Gri Bulutlar

105 4 8
                                    

Küçük bedenlerde büyür büyük yürekler.Kafasını gökyüzüne çevirmemiş insanlar henüz çaresizliği tadamamışlar.Çünkü gökyüzü kaçabilmenin,yok olabilmenin mümkün olduğuna inanılan tek yerdir.

Zorlukla da olsa kafasını güneşe çevirmemiş insanlar;düştükten sonra ayağa kalkmanın hazzını yaşayamayanlardır.Çünkü güneşe bakabilmek gözü yorar,başı ağrıtır.Tüm bu zorluğa rağmen güneşe bakabiliyorsa bir insan, çamura batmış ayaklarıyla yürür hedeflediği yollarda.

Güneş,karanlığı aydınlatan demektir.

Çünkü Güneş aydınlık demekti.

Çünkü Güneş aydınlığın ta kendisiydi.

Önüne gelen saçları rahatsız etsede buna aldırış edemeyecek kadar yorgun düşmüştü genç kız.Saçlarını arkada toplamasına rağmen birkaç asi tutam dökülmüştü gözlerinin üzerine.Içerideki basık ve boğuk ortamda alnından ve şakağından terler boşalıyordu.Tezgahın üzerinde bir düzine bulaşık yığını dizilmişti.Önündeki tabakları sıcak sudan geçiriyor ve tezgahın altında bulunan bulaşık makinesine diziyordu.Siyah uzun saçları uzun süredir bakımsız olamsına rağmen hala güzel ve düz duruyordu.

Şu an bulunduğu mutfakta kendisinden hariç iki çalışan daha vardı.Bugünkü işin yoğunluğundan bahsediyorlardı.İşteki yoğunluktan sıkılmışçasına cebinden bir sigara pakedi çıkardı kızıl saçlı olan ."Patron resmen hakkımızı yiyiyor.Eğer bu iş böyle devam ederse bırakacağım."dedi elindeki sigarayı dudağına götürmeden önce.Saçları kısa olan ve ara ara saçlarına beyaz renkler hakim olan otuzların başında olan kadın"Bu devirde iş bulmak kolay mi Sude?" dedi.Sonra kafasını iki yana salladı kadın."Hayır kızım kolay değil.Benim evde iki afacan var.Babaları öldükten sonra bana kaldı tüm sorumluluk."derin bir iç çekti kadın .Sonra bakışlarını hala tezgahtaki bulaşıklarla cebelleşen güzel kıza çevirdi, tebessüm etti.Bakışları bir müddet daha kızın üzerinde durmaya devam ederken gözleri dolmaya başladı.O kızda kendi gençliğini gördü sebepsiz.

Sude adındaki kız elindeki sigarasını söndürüp çöpün içine fırlattı.

Sustu,sessiz kaldı.

Biliyordu Sude,yanındaki kadının haklı olduğunu. İşte içini dökmek istiyor daha yaşanılabilir bir hayat istiyordu kendine.

Her şeyi sessizce dinleyen genç kız sonunda önündeki bulaşıkları bitirmişti.Gözlerini sımsıkı kapadı ve elleri tezgahın kenarına tutundu.Elleri titriyordu hem uykusuzluktan hem açlıktan.Dört saatlik uykuyla duruyordu ayakta.Katlanmalıydı ve katlanmak zorundaydı.Hem bu iki haftayı çok iyi değerlendirmeliydi.Işe gitmeli ve çalışmalıydı.Ankara Üniversitesine gidiyor ve Hemşirelik okuyordu.
Tüm bunları düşündüğünde mutfağın çift kapıları sertçe açıldı.Tüm bakışlar o yöne çevrildi.

Lise sona giden ve ara tatili fırsat bilip bu izbe yerde çalışan,henüz yirmilerine ayak basmamış esmer bir garson girdi içeriye.Ellerinde her zamanki gibi bulaşıklar vardı.Genç garson üzgün olduğunu belirtircesine bakıyordu kızın masmavi harelerine.Ağlamak istiyordu artık.Evine gitmek ve uyumak istiyordu.Gözlerine baktığını fark ettiğinde genç garsona 'sorun yok 'der gibi gözlerini kapadı sakince.

Aralık olan kapının ardından bir şarkı yükseldi.Bu şarkıda kendini buldu ve boğazına bir yumru oturdu.

Hani benim sevincim nerde

Bilyelerim topacım

Kiraz ağacında yırtılan gömleğim

Çaldılar çocukluğumu habersiz

GECENİN KIYISINDAМесто, где живут истории. Откройте их для себя