56. Bölüm: Çekim Yasası

Start bij het begin
                                    

Gerçeğin ne olduğunu anlayınca parmaklarımı saçlarımın arasına geçirip sırtımı soğuk duvara yaslayabilmiştim sadece.

Mete'nin benim için bu kadar çabalamış olmasına mı, çabaladığı kişinin de onun kendisinin beslediği hisleri beslemeyi geçtim onu incitmesine mi şaşırmış üzülmüştüm?

O duvarın soğukluğunu rüzgar bir daha bana hissettirdiğinde ani çıkılım karşısında bana şaşkınlıkla bakan Mete'ye döndüm.

Ne diyecektim?

Sen beni seviyorsun ama kusura bakma ben sevemiyorum çünkü kendim dışımda kimse ile ilgilenmek istemiyorum mu diyecektim?

O an bir kez daha durdum. Az önce kurduğum cümle... Sahiden sadece kendimi mi düşünüyordum. Sadece kendi iyiliğimi mi?

Hiddetle sıktığım dişlerim gevşedi bu yüzleşme ile. Ben sadece kendimi hiçbir anlamda riske atmamak için mi reddediyordum onca şeyi?

Onun için mi kırdım o insanları? Mete'yi, Kardelen'i...

Bencilliğim için mi?

"Bir şey mi oldu?"

Ani çıkışıma karşı hızlı ve meçhul sönüşümü fark eden Mete neler olduğunu sorunca gözlerine baktım.

Nasıl hala yanımda oturabiliyordu? Nasıl hala bana bakmaktan nefret etmiyordu?

Hiçbir şey diyemeden çantamı aldığımda şaşkınlıkla "Gidiyor musun?" diye sordu.

Birden başıma saplanan bir ağrı ile "Dersimin başlamasına az kaldı." diye uydurdum. Ne diyebilirdim ki? Boş ver deseydim daha çok üstelerdi. Ama bu kalitesiz yalandan anlayacaktı konuşmak istemeyeceğimi.

Gülüp kafasını salladı. "Ben alışığım o derslere."

Hiçbir şey demeden kafamı eğip ağır adımlarla uzaklaştım oradan.

🥀🥀🥀

"Kaan biraz daha geç olur dedi de..." lafını ne diyeceğini bildiğimden o an için tamamlama gereği duymayan Kardelen ile yerlerimize geçtiğimizde dayanamayıp "Bu kadar erken gelmelerini ben de beklemiyordum." diye bir şekilde devam ettirdi cümlesini.

Kafamı çevirip arkalara baktık. Lavaboda en fazla on dakika durmuş olabilirdik. Yine de bu süre zarfında epey insan salonda yerlerini almış heyecanla onları bekliyordu.

Önüme döndüğümde telefonu ile uğraşan Kardelen'i fark ettim. "Ne o? Başarılar mesajı mı?"

Kafasını sağa sola yatırır şekilde sallayıp "Sayılır." dedikten sonra "Dönmedi ama. Müsait değil sanırsam." diye ekledi.

O sırada gelen bildirimle alttan alttan bakıp "Adamın hakkını yiyorsun." dediğimde omuz silkip telefonu bana çevirdirdikten sonra iyice bana yakınlaştırdı.

"Hiç de bile. Bak, Handan. Daha iyiymiş."

Regl gününe denk geldiği bize katılamayan Handan'ın durumunun daha iyi olduğunu duymamla gülümsedim. "Sevindim."

Birkaç dakika sonra beklenen an geldi ve sahneye görmek istediğimiz ikili çıktı.

Kulak patlatırcasına çalınan alkışlar ve ıslaklar... Hak ettikleri bundan çok daha fazlaydı. İkili nazik bir şekilde selamladı kendilerini görmek için gelen yüzlerce insanı.

Kaan'ın alkış seslerinden dolayı verdiği selam ve sorduğu 'nasılsınız' tarzı soru bile tam anlaşılmıyordu.

Yine de ikili bundan hoşnut olmuş hatta biraz çekinmişlerdi.

√61+2x≠-4y [MAZRUB]Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu