Herkesin bakışları hızla üzerime düşerken ıslanan saçlarımı elimle karıştırıp her zaman oturduğum pencere köşesine geçtim. Dışa doğru oyulan pencere girintisine oturup üzerimdeki ıslanan ceketi çıkardım. "Ee buldun mu bir şeyler?" diye sordu Faris meraklı bir ses tonuyla. Omuzlarım aşağı doğru çökerken ıslanan pantolonumun verdiği rahatsızlıkla yerimden doğrularak yanan varile ilerledim. "Var birkaç bir şey ama beş para etmez bilgiler." Alaz'ın başı yine yerden kalkmazken Oflaz yanaklarının içini dişleyip ellerini yanan ateşte ısıttı. "Anlat, bizde dinleyelim." Oflaz'ın cümlesiyle aklımdaki duyduklarımı önce kendime tekrar ederek kelimeleri toparladım. "Bara elimizi kolumuzu sallayarak giremiyoruz. Önce yükselmemiz gerekiyor." 

Safir'in yüzü buruşurken "Kanatlanıp uçacak mıyız kızım, ne yükselmesi?" diye sordu. 

Ona gözlerimi devirip ıslanan pantolonumu kurutmaya devam ettim. "Mekana ya VIP biletle gireceğiz yada hazırlanan seviyeleri geçeceğiz." Oflaz son dediğimi umursamadan "VIP bileti nasıl kazanabiliriz?" diye sorduğunda "Kazanamayız." diye kısaca yanıtladım. "VIP bileti diğer mekanlardaki gibi parayla alamayız bu sefer. Bu mekanın biletleri kişiye özel yapılıyor bu yüzden de kenar köşe satıcıları kopyalayamıyor." Alaz'ın sırtı dikleşirken ellerini saçlarından geçirip irislerini yüzümde dolaştırdı. "Kişiye özel ne demek lan, renk renk mi oluyor?"

Dudaklarımı büzüp Oflaz'ın yanına otururken ellerimi varile yaklaştırıp ısıyı bedenime hapsettim. "Ne bileyim oğlum, davetiyeleri gözüyle gören olmamış ki." Oflaz sırtındaki ceketini çıkartıp omuzlarıma koyduğunda hafifçe gülümseyerek teşekkür ettim. "Peki seviye geçme dediğin şey ne?" diye sordu Arben. "Teslimat." Yorgun göz kapaklarım kapanırken başımı geriye atarak koltuğa yaslandım. "Yoruldun mu?" Oflaz'ın sesiyle yandan bir gülümsemeyle gözlerimi açtığımda görüş açıma ilk çatık kaşları girdi. "Uykum var." Gözlerini kaçırıp bana sokulduğunda sersemce sırıtıp başımı kendi omzuna yasladı.

Başımın üzerindeki elini sertçe geriye itip homurdanırken "Çek ellerini." diye söylendim. Elini geri çekerken alnıma bir tokat yapıştırıp geriye yaslandı. "Oflaz!" Elini tekrar alnıma çarptığında başımı omzundan kaldırarak omzumdaki ceketi sertçe suratına geçirdim. "Lan vurmanın neyini anlamıyorsun yavşak herif!" Yanağını çizen fermuara küfürler savururken ceketi koltuğa atıp sinirle soludu. "Yanağımı çizdin gerizekalı." Yüzümü buruşturup koltuğa geri sokulurken Alaz'a göz kırpıp yanındaki sevgilisini işaret ettim. "Sızmış." Dudaklarını birbirine bastırıp sevgilisine gülümsedi. "Beyaz çekti." Kaşlarım çatılırken ayağımın dibindeki tahta parçasını ittirerek dirseklerimi dizime yasladım. "Övünüyor musun birde Alaz?" 

Gülümsemesi yüzünde solarken birkaç kez yutkunup yanıma geldi. Oflaz'ın kıçını ittirip yerine kendi yerleşip başını karnımın üzerine koyarak kollarımın arasına sokuldu. "Özür dilerim abla." İşine geldiği zaman abla diyordu serseri. Ellerimi saçlarına karıştırıp sarı saçlarını okşarken başının üzerine uzun bir öpücük bıraktım. "Affettim." Genişçe gülümseyip karnımın üzerine sayısız öpücük bırakırken saçlarıyla oynamaya devam edip arkama yaslandım. "Dün gece yanına geldim, açmadın." Alaz'ın kısık sesle söylediği cümleyi zar zor duyup başımı sallarken "Uyuyordum, neden geldin?" diye sordum. Yanakları al al kızarırken dudaklarını ıslattı. "Yağmur yağıyordu, Leyan'da erken uyudu bende yanına gelmek istedim." 

Şapşallığına gülmemek için yanaklarımı dişlerken "Hala mı korkuyorsun Yağmur'dan?" diye sordum. Yanakları morarma noktasına gelirken yüzünü görmemem için gözlerini karnıma bastırdı. "Leyan'la seviştiğim zamanlar korkmuyorum." Anlayışla başımı sallarken başını geriye doğru asılıp gülümsedim. "Utanmana gerek yok Alaz. Bu normal bir şey değil mi?" Omzuma dökülen saçlarımı düzeltip kendi saçlarını da alnına bastırdı. "Normal bir şey ama ablamsın sonuçta, utanıyorum." Alnına dökülen saçlarını geriye itip güzel yüzünü izledi bir süre. "Hiç bana çekmemişsin sen, ne bu utanma falan? Çocuk gibisin resmen." Elini dudaklarına kapatıp gülerken kucağımdan doğrulup başını omzuma yasladı. "Bir kerecik öpsem kızar mısın?" 

SON CADDEWhere stories live. Discover now