16. BÖLÜM "GÖĞSE BATAN DİKENLER"

9.2K 206 165
                                    

Merhaba canlarım. Bu bölümü güzel yorumlarıyla beni motive eden,
queen_huysuz
McahidHseynli
songuzdmr
kemikle
srkplzmkbklm
nisanursgtcu
pikachu42kitap3
isimli kullanıcılara ithaf ediyorum.

Göğsüme batan dikenler canımı yakarken sakin olmaya ve bir an önce buradan uzaklaşmaya çalıştım. Adımlarım yüreğime konan telaş yüzünden aksıyor düşmemek için büyük bir çaba sarf ediyordum.

Yüreğime konan telaş beraberinde yüzümü düşürdüğünde pençelenen benliğime çöreklenen acıyla baş etmeye çalışıyordum. Aynı anda bir çok duyguyu bedenimde ağırlıyor omuzlarım ağırladığım duyguların yüküyle çöküyordu.

Kafesin içinde bir o tarafa bir bu tarafa uçan ve çıkış yolu arayan bir kuştan farkım yoktu. Vaktim varken iyi değerlendirmeli uçmalıydım hemen. Yoksa bir daha uçamazdım. Bu ilk ve son şansımdı eğer şimdi özgürlüğe uçup kaçamazsam celladım beni yakalar ve altın varaklı kafesime kapatırdı. Özgürlüğe uçmak için açtım kanatlarımı. Adımlarıma hız vererek uçtum parkın kapısına.

" Helya. Dur!"

Azadın sesi kulağıma ulaşınca içimde bir yer burkuldu. Kanatlarım kırıldı acımasız olmaya and içmiş zebaniler tarafından. Yüzümdeki burukluğa göz yaşlarımda eklenince kalbim sancımaya başladı. Göğsüme kaktüs dikenleri batarken dudaklarımın arasından bir yakarış bir hıçkırık firar etti semaya.

Sanki yüreğimi pençeleriyle parçalayan, hayallerimi buruk bırakan, kalbimdeki şehri viraneye çeviren kendisi değilmiş gibi bir de peşime düşmüş arkadaşını salmıştı beni bulması için. Bana ümit vermişti önce sinsice. Sevgiyi, sevilmeyi tattırmış korunması gereken bir mücevher gibi davranmış sonra hiç beklemediğim bir anda itmişti beni dikenli uçurumlardan.

Bu kadar kolay mıydı. Duygularımla oynamak beni yarım bırakmak gerçektende bu kadar kolay mıydı. Onun için kolay olmalıydı. Benim değer verdiklerim onun gözünde bir hiç ten ibaret, değersiz bir kaç safsataydı. En çok acıtanda ona kanmış olmamdı. Aslında başıma gelenlerin en büyük suçlusu bendim.

O sadece gönül eğlendirmiş zevk almıştı. Sevgilisi olduğunu unutup ona bel bağlayan bendim. Bana hiç bir zaman benden hoşlandığını beni sevdiğini söylememişti. Kendi kendine gelin güvey olan hayal kuran bendim.
Belkide acımıştı bana bu yüzden iyi davranmıştı. Sahi acımış mıydı bana.

Abimin çukurlara hapsedip balmumuyla yaktığı gençliğime acımış, zavallı kız da demiş miydi acaba içinden. Göğsüm kasıldı içinde bulunduğum göz yaşı çukurunda daha fazla kalamaz daha fazla hüzünle sarmalanamazdım. Acıyla harmanlanan benliğime yeni bir acıyı ekleyemezdim kaldırmazdı burkulan yüreğim.

Kimsenin acımasına ihtiyacım yoktu benim. Kendime gelmeli ve ruhumu çıkarmalıydım bu bataklıktan.
Durmamalıydım. Kanatlarım kırılsada hala benimleydi bir parçası. Tamamen sökülüp alınmadan son bir umutla kendimi topladım ve uçtum saplandığım bataklıktan güneşe ev sahipliği yapan semaya.

Parktan çıktım ve eteklerimi tutarak gördüğüm ilk mahalleye girerek koşmaya başladım bedenimdeki bütün güçle. Bir şekilde izimi kaybettirmeliydim. Ne kadar hızlı koşarsam koşayım bacakları erkek oldukları için benimkilerden uzundu ve sayıca fazlaydılar. Girdiğim mahalleden soldakine, ondanda sağdakine sapıyor hedef şaşırtmaya uğraşıyordum.

Nefes nefese kalmıştım ve bacaklarımın dermanı tükenmişti. Yoğun bir acıyla sarmalanmıştı bacaklarım ve boğazım alıp verdiğim düzensiz nefesler yüzünden ağrımaya başlamıştı. Dilim damağıma yapışmış susamıştım. Arkama baktım ve izimi kaybettirdiğimden emin olunca, yüzümde açan buruk zafer gülümsemesiyle ilerde gördüğüm kaldırıma oturdum.

KANLI VİSAL ~ TARUMAR ~ (Zoraki Aşk) Where stories live. Discover now