Taehyung elimden tutarak beni çekiştirdiğinde elimden sıkıca tutuyor olduğunu görmek, beni hem mutlu hemde güzel hissettirmişti. Birleşik ellerimizden gözlerimi zar zor ayırabildiğimde kafamı kaldırmış ve karşımızdaki kadına bakmıştım.

Taehyung'a pek benzemiyor olsa da tıpkı o da Taehyung gibi zarif bir omegaydı. Annesinin karşımda durmasıyla panikle Taehyung'la ellerimizi ayırmış ve saygıyla eğilmiştim. "Merhaba efendim, ben Jeongguk."

"Anne, Jeongguk bunları sana almış."

Annesi gözlerini Taehyung'un kucağında tuttuğu sarı lilyum buketinde gezdirdiğinde tek kaşı kalkmış, öyle ki her bir ifadesini izleyen benim için bu hiçte iyi olmamıştı. Tekrar gerildiğimi hissederken ellerimi birbirine kenetlemiş, ne söyleyeceğini bekliyordum.

"Teşekkür ederim Jeongguk. Çok güzeller."

Tekrar gerginliğimden kurtulup gülümsediğimde Taehyung'ta tıpkı benim gibi gülümsemişti. O sırada annesi çiçekleri incelerken tekrar konuşmuştu. "Siz masaya geçin. Bende bu güzel çiçekleri vazoya koyacağım."

Taehyung tekrar elimden tutup beni yönlendirdiğinde altı kişik masaya hazırlanmış olan yemekleri gördüğümde heyecanlanmış, içimde, gergin olsam bile hala bitmek bilmeyen bir iştah vardı. O sırada kulağıma yaklaşan Taehyung'un sesini duydum.

"Senin sevdiğin yemeklerden yaptım Jeongguk, senin için."

Kafamı ona çevirdiğimde yüzlerimiz arasında çok kısa bir mesafe, gözlerinden gözlerime işleyen harika bir duygu varken aynı anda gülümsüyorduk. "Teşekkür ederim Taehyungie."

Belimden nazikçe ittirerek masaya yöneltmiş, sandalyeye oturduğumda o da hemen yanıma oturmuştu. Annesi ise bir süre beyaz bir vazonun içine, aldığım sarı lilyumları koyarak yanımıza gelmiş ve masanın ortasına koymuştu.

"Afiyet olsun çocuklar."

Yemeğe bağladığımızda annesinin bakışlarını arada üzerime hissediyordum. Ki zaten hemen sonra konuşmaya başlamıştı, bana bir garip bir soru yöneltmeyi seçerek.

"Çiçeklerden anlar mısın Jeongguk?"

Titrek bakışlarımı ona çevirdiğimde öylece durmuş, daha sonra çekinerek cevaplamıştım sorusunu. "Evet, biraz."

"Öyle mi? O halde anlamlarına da önem veriyorsundur."

Taehyung'un annesi yemek yemeyi bıraktığında yüzüne yerleştirdiği ciddi ifadeyi gördüğümde yutkunup ellerimi kucağımda birleştirdim. Annem gelmeden önce bana tüyolar vermişti. Madem omegamın annesi ciddi bir ifadeye bürünmüştü, bende onu aynı ciddiyetlikle dinlerdim.

"Oğluma aldığın mor menekşe kolyesinin anlamını biliyorum. Ve şimdi de bu sarı lilyumlar var. Bize sevgini ve güvenini mi göstermek istiyorsun? Oğluma iyi davranabilir misin? Umarım onu üzmezsin, bu konuda sana güvenebilir miyim Jeongguk?"

Bu kadar dikkatli olmasını ve kısa sürede ifşa edilmeyi beklemezken yutkundum. "Elbette, elbbete güvenebilirsiniz. Ben, oğlunuzu onu ilk gördüğüm andan beri seviyorum efendim. Onu asla üzmem, bunu yapmam."

"İyi bir alfasın. Oğlumu mutlu edebilirsin, güveniyorum sana. Yemeğinize devam edin."

***

"Tekrar bekleriz Jeongguk. Belki bu sefer aileni de getirirsin ha?"

Annesinin minik gülümsemesi ile sorduğunda aynı şekilde kafa salladım. "Elbette efendim." Biraz daha kapının önünde Taehyung'la birlikte beklediğinde muzip bakışları altında bakışlarını bize gezdirmiş, sonrada "Ben içerdeyim." diyerek gözden kaybolmuştu.

Impossible Omega × TaeKook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin