Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Bu Jeongguk'un yemeğe giderken giydiği. Başka bir beyaz takım elbisesi aradım ama en az abartılı olan buydu. Hele bir tanesi üf ama o hiç uygun değildi. Siz hem şu boncukları yok sayın hem de saçları siyah diye şee edin
Bu da aldığı çiçek. Sarı Lilyum
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
_
|Jeon Jeongguk|
Gençtim.
Şanslıydım.
Hemde her bakımdan.
Güzel bir hayatım vardı, güzel bir ailede düyaya gelmiştim. Şanslıydım, çünkü iyi kalpli arkadaşlarım vardı. Şimdi ise hayatımı birleştirmek istediğim, onu hayatımdan bir parça yapmak için omegamın, annesi ile tanışmaya gelmiştim.
Heyecanla avuçlarımın içinde darı lilyum çiçek buketini daha da sıktığımda elimi kaldırıp küçük düğmeye basmış, ev içinde yankılanan zilin kendi kulaklarıma ulaşmasını sağlamıştım. Dudaklarımdan titrek bir nefes daha verdiğimde, işaret parmağımla özenle şekil verdiğim ve biraz kestirdiğim saçlarımı alnımdan çektim.
Hemen sonrasında kapı açıldığımda kafamı kaldırıp ona baktım. Yüzünde geniş bir gülümseme, gözleri kısık olmasına rağmen gördüğüm o parıltılarla beraber gerginliğimi bir kenara bıkarıp gülümsemesine karşılık verdim. Beyaz bir gömlek giymiş, siyah kot pantolonun içine vermiş, fakat gömlek biraz dışarıda dururken, özenle yaptığı belli olan kıvırcık saçları onda yine ve yine harika duruyordu.
"Jeongguk, hoş geldin."
Tam olarak içeri girmeden önce elimdeki çiçeği ona uzattım. "Bu annen için." Gülümseyerek çiçeği aldığından içeri girmem için çekilmek istemiş, fakat kolundan tutup onu durdurmuştum.
"Taehyung, şey, güzel görünüyor muyum? Ne giymem gerektiğini bilmiyordum Seokjin hyunga sormuştum o da bana beyaz giyinmelimiymişim, öyle söyledi. Olmuş mu?"
"Endişelenme. Harika görünüyorsun. Annem sana bayılacak." Biraz yakınıma girip yüzüme karşı fısıldadığı cümlelerden sonra elimde olmadan gözlerimi irice açmış, o elimi sıkıca tutup beni içeri çekerken, "G-gerçekten mi?" diye mırıldanmıştım.
