Açabilirdi bu çok da sıkıntı yapacağım bir şey değildi.

"Öyle mi? Kimmiş? "

"Sevgilin.. "

Gülen yüzüm donuklaşırken gözlerimi kırpıştırdım. Utandığımı hissediyordum. Acaba açmışlar mıydı telefonu?

"Ay Onur vallahi çok tatlısın. "

Seda karnını tutarak gülerken Cem ona bakarak güldü. Kemal ilgilenmiyormuş gibi gözüksede ilgisi buradaydı.

"Sevgilin olmasını beklemiyorduk sadece. Hiç de bahsetmedin. "

Muhtemelen telefonu açmamıştı. Yoksa şu an böyle bir tepkiyle karşı karşıya kalmazdım.

"Konusu açılmadı hiç.. "

"Haklısın seni baya merak etmiş olmalı çok kez çaldı telefon. Fotoğrafınız var mı? Kaç yaşında? Ay güzel mi? "

'Çok yakışıklı' demek istedim. Kız sanması dünyanın en doğal eylemi olabilirdi. İç çekip sadece başımı salladım. Beni cevap vermekten kurtaran Cem'in toplanan bedeni ve kapıya doğru bakması oldu. Diğerleri gibi bende oraya döndüm. Nefes nefese kalmış bir Bars'ı görmek beklediğimiz bir şey değildi. Gözleri ilk önce bana takıldı. Rahat bir nefes bıraktığını fark ettim.

"Bars Bey bugün şirkette olmadığınızı sanıyordum. "

Cem tedirgin bir ses ile konuştu. Bakışlarını benden çektiğinde üzerini süzdüm. Normalde şirkete gelirken takım elbise giyerdi ama şu an siyah kot, beyaz tişört ve üstüne haki rengi bir ekose gömlek giymişti.

"Sistemler ile ilgili bir sorun için geldim. Onur Bey işiniz yoksa ofisime gitmemiz lazım. "

Ona 'ne yapıyorsun' bakışlarımı attığımda bana 'yürü çabuk' bakışlarını attı.  Bu olaya gerçekten bayılıyordum. Gülmemek için kendimi dizginleyip konuştum:

"Tabiki Efendim. Geliyorum. "

Kafasını sallayıp önden çıktığında diğerleri hâlâ kapıya bakıyordu.

"Kızacak sandım. "

"Vallahi bende öyle bir geldi ki..Onur fazla bekletme git. "

Belkide bana kızacaktı. Telefonumu alıp hızlı adımlarla çıktım. Asansörlerin oradaydı. Yanına ulaştığımda geldiğimi görse de bana bakmadı. Gerçekten bir şey mi yapmıştım?

Açılan kapıdan içeri girdiğinde ardından girdim. Israrla yüzüne baksam da asla bakmıyordu.

"Bars? "

"..."

"Sayın sevgilim? "

"... "

"Bars Eraslan! Bakacak mısın bana? "

Sinirli sesimle bana dönüp aynı beni gibi sinirli bir şekilde baktı yüzüme.

"O telefonu neden taşıyorsun Onur? Kaç defa aradım, mesaj attım. Ne kadar endişelendiğimi biliyor musun? Başına bir şey geldi sandım. "

Elimdeki telefonu açtığımda otuza yakın cevapsız çağrı ve bir ton mesaj gördüğümde dudağımı ısırıp bu sefer suçlulukla baktım ona.

Açılan kapıdan gözlerini devirerek çıktı. Koşarak yanına yetişip konuşmaya başladım.

"Öğlen yemeğine giderken masamda unutmuşum. Geri dönüp alamadım.. "

Odasına girdiğimiz an kapıyı kapatıp önüne geçtim.  Beline sarılıp aşağıdan yüzüne kedi bakışları attım.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Yaşıyoruz İnadına | GAYWhere stories live. Discover now