2.3🍁

1.3K 177 474
                                    

İyi okumalarrr

Deniz Ada'dan devam

"Eveettt.. Yavaş yürüyoruz, adımını bana ağırlığını vererek at. İşte böylee, dur çok hızlanma!"

Yürümeyi bırakıp Aşkın'a bakmaya başladım. Hareket etmeden yüzüne bakarken "Noldu bi yerin mi acıdı?" diye sordu.

Bana iki gündür bu soruyu sorduğu kadar uyusaydı şuan göz altları mosmor olmazdı. Gelde dinlet beyefendiye! Diyorum ki iyiyim. Yok dinlemiyor. Çıldırtıcak insanı.

Yüzüne küfredicek gibi bakmaya başladığımda sırıttı. Birde şirinlik yapması yok mu zaten..

"Kanka neden öyle bakıyorsun?"

Alnımı ovup "İki gündür hastahanede yatıyorum, darlıyorsun be Aşkın'ım!" dedim. Tamam benim için endşelenmesi güzel bir şey fakat parmağımı oynatsam 'Dur yapma canın acır!' diyor. Olmaz ki öylede..

"Ne yaptım sanki.. İyi olmanı istemekte suç mu?" dedi. Bir yandanda hafif dudağını büzmüştü.

"Ya bakma öyle.." dediğimde boynunu büküp gözlerini büyülttü.

"Hay bükük boynuna kurban.." diye mırıldandım.

Oflayıp koluna girdim, kıvırcık saçlarını karıştırıp "Yürü bakalım.." dedim.

"Kıyamazsın öyle işte haha!" dediğinde ister istemez güldüm.

Benim manyak kıvırcık prensim yaf..

Aşkın ile beraber hastahaneden çıkıp hemen kaldırımın önünde bekleyen babamın arabasına doğru küçük adımlarla ilerliyordum. Aslında daha hızlı yürüyebilirdim. Hoş yapsam Aşkın'ın yüreğine iner.

Bazen tam bi anne yüreğine sahip oluveriyor şaşik şey. O yüzden şimdilik sözünü dinliyordum.

"Bekle." diyen kişinin sesini duyduğum an arabanın kapısını açmak için elimi uzattım. Bileğimi saran el buna engel olduğundan kafamı kaldırdım.

Benden önce Aşkın lafa girip "Geri bas Eren." dedi.

Eren konuşmadan önce derin bir nefes aldı. "Seni ilgilendiren bir durum yok. Deniz ile konuşucam." dediğinde, yüzümü buruşturup gözlerine baktım.

"Deniz'in fikrinide alsaydın, konuşmak istiyor mu istemiyor mu diye?" dedim. Kolumu kendime çekip bileğimi Eren'den kurtardım.

Babam ön kapıyı açıp aşağıya indi, bize bakarken "Bir sorun mu var çocuklar?" diye sordu.

"Hayır gidebiliriz" der demez kapıyı açtım ve arka koltuğa oturdum. Aşkın diğer taraftan dolanıp sol tarafıma geçti. Eren ise camın ardından bana bakıyor ve sanki bir şey demek istiyordu.

Biliyorum konuşmak istiyordu fakat ben olanlar hakkında konuşmak istemiyordum. Ne dün geceyi ne de o anı..

Gökhan'dan devam

"Merhaba bay ve bayan Soner" derken kahvaltı yapan Kıvanç'ın anne ve babasına bakıyordum. Annesi bana içtenlikle gülümseyip "Hoşgeldin Gökhan, bize katılmak ister misin?" diye sordu.

"Teşekkür ederim ama ben Kıvanç için gelmiştim" diyerek kibarca teklifini reddettim. Kıvanç'ın babası "Odasında." diyerek bana yardımcı olduğunda kafa selamı verip oradan ayrıldım ve merdivenlere yöneldim.

Üst kata çıkar çıkmaz tuttuğum nefesimi dışarıya verdim. Neden nefesimi tutuyorum.. Çünkü bunlar kadar resmi ve sıkıcı bi aile görmedim aq.

Karaağaç KolejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin