"Cevap ver lanet olası kadın! Sana zorla sahip olmalarını mı istiyorsun?" dedi kollarından sıkıca tuttuğu kadını sarsıp.

Sözleri yeterince korkmuş kadını daha da korkutuyordu. Sadece Lidya ile konuşmak istemişti. Böylesi bir muameleye maruz kalacağını asla düşünmemişti.

"Neler söylüyorsunuz siz? Bana kimsenin dokunmasını istemiyorum. Siz de dahil! Bırakın beni artık!" 

Yükselen sesi adamı daha da öfkelendirmiş gibi duruyordu. Yüzüne iyice yakınlaşıp "Sana asla dokunmam. Ama bana karşı gelip asilik edersen bedelini ağır ödetirim. Kaldıramayacağın kadar ağır hem de!"

Korku dolu gözlerle adama bakıyordu. Sözlerinin altında yatan manayı anladığında gözlerinin dolmasına engel olamadı. Neler söylüyordu böyle?

"Şimdi istediğin yere gidebilirsin!" dedikten sonra kadının kollarını sertçe itip arkasını döndü.

Gözyaşlarını daha fazla içinde  tutamayacağını anladığında hızla odadan çıktı. Merdiven basamaklarını kafası eğik şekilde inerken bir bedene sertçe çarpmasıyla durdu istemsizce. Özür dilemek için kafasını kaldırdığında karşısında gördüğü Lidya'ya sıkıca sarıldı. Pusuda bekleyen gözyaşları tane tane aktı gözlerinden.

"Sana bir şey yaptı mı? Bağırışlarınızı duyunca çok korktum."

Kollarında ağlayan kadını kendinden uzaklaştırıp gözlerine baktı.

"John bir şeyler söyledi ama... Ondan mı böyle yaptı?" dediğinde John'un neler anlattığını düşündü. Gözlerini silip Lidya'dan uzaklaştı.

"John ne anlattı?"

Lidya kısa bir sessizlikten sonra çekinik çıkan sesiyle konuştu.

"Kaiden'in odasındaymışsın. Üstünde onun kıyafetleriyle."

Genç kadının ilk düşündüğü ismiyle seslenmesi olmuştu. İçinde bulunduğu  durumda düşündüğü şey için kendine kızdı. Onunla yatmıştı ve o sadece ismini kullanmasına şaşırıyordu. Hem de az önce yaşananlardan sonra.

"Burada konuşmayalım. Odana gidelim." dedi kısık sesiyle. Lidya kadını kırmayıp kollarına girdi. Haklıydı, ortalıkta bu tür şeylerden konuşmak doğru değildi. İçindeki coşkuya rağmen Iris'in mutsuz olması onu dizginliyordu. Basamakların sonuna geldiğinde hızla odaya girdiler. Lidya rahat konuşabilmek için kapıyı kilitledi. Iris'in gözleri bir anlığına dağınık yatağa kaydığında pencere kenarındaki sandalyelerden birine oturdu. O anları tamamen silmek istiyordu aklından.

"Aranızda bir şey geçmedi mi?"

"Hayır, hiçbir şey olmadı. Olamaz da!" Sinirle Lidya'ya baktığında düzgünce giyinmediğini fark etti. Kaiden Iris'in kolundan tutup dışarı çıkardığında peşlerinden gitmişti ama odaya girmeye cesaret edememişti.

"Neden bağırıyordunuz öyleyse?"

Meraklı sesi genç kızı rahatsız etti. Başka adamlarla olduğunu bilse de ilk kez  kendi gözleriyle gördüğü için tuhaf hissediyordu.

"Beni tehdit etti. Hani kadınlara zarar vermiyordu?" İma ettiklerini düşündükçe içine endişe doluyordu. Lidya bir süre sessiz kaldı. Nedenini anlamaya çalışsa da Iris'in üzerine gitmek istemediği için soru soramıyordu. Aklına hiçbir şey gelmese de sormak istediği çok şey vardı.

"Bilmiyorum Iris. Fazlasıyla kızgın görünüyordu."

Genç kadının sessiz kalmasına daha fazla dayanamadı Lidya. "Kızacaksın biliyorum ama benimleyken de fazla sertti." Iris inanmazca baktı arkadaşına. Üstü kapalı da olsa böyle şeyleri konuşmak istemiyordu. 

"Her zaman böyle olmalı demeye mi çalışıyorsun Lidya?"

Iris'in anlatmadığı şeyler olduğunu düşünse de üstüne gitmedi. Aylardır beraberlerdi ve onu çok sevmişti. Son gününü bu şekilde kötü geçirmek istemiyordu.

"Yarın buradan gidiyorsun. Kırgın ayrılmak istemiyorum seninle."

Lidya haklıydı. Olanlardan sonra yaşayacaklarından fazlasıyla korksa da gidecekti. Bir gün buradan ayrılması gerektiğini biliyordu ama Edward ve kendi için yeterince güvenli bir yer bulduğunda gitmeyi düşünüyordu.

"Korkuyorum Lidya."

Kapı açılmak için zorlandığında Lidya ayaklandı. Kilidi açtığında karşısında gördüğü küçük çocuğu kucağına alıp sıkıca sarıldı.

"Oğlun uyanmış. Sen onunla ilgilen.  Biz sonra konuşuruz."

Küçük çocuğu kucağına aldığında çoktan öpücüklere boğmaya başlamıştı  bile.

Kendi odasına girdiğinde kapıyı kapatıp kilitledi. Edward'ı yatağa oturttuktan sonra yüzündeki peçeyi açıp yanaklarından uzunca öptü.

"Buradan gidiyor muyuz abla?"

"Evet tatlım gidiyoruz. Ama orada abla demek yok. Daha dikkatli olmamız gerek tamam mı?"

_ _ _

Umarım beğenmişsinizdir. İllaki yanlışlarım, eksiklerim olacak ama yazmayı bitirince düzenlemeyi düşünüyorum. Düşüncelerinizi yazmayı unutmayın lütfen  bu arada kafamdaki Kaiden için erkek bulabilirsem paylaşacağım, sevgiler.

Tutsak Yüreğim Where stories live. Discover now