Çiçek

770 104 54
                                    

"Peki sen? Sen benim için yaşar mıydın?"

Ne diyecektim ki? 'Ya bırak yaşamayı Chan ben senin için ölürüm bile' desem... Yok daha neler!

'Evet, yaşarım' desem... Niyetim çok belli olurdu. Ona karşı duyduğum küçük (?) hoşlantıyı ona belli edersem benden uzaklaşabilirdi.

'Tabi ki de yaşarım canım arkadaşım'  desem...Eğer bana karşı varsa ufak hisleri bu cümle katili olurdu onların.

'Hayır, yaşamam' desem... Bu kocaman bir yalan olurdu.

Boşversene Seungmin en iyisi doğru ve dürüst olan cevabı vermek.

"Evet, yaşarım." dedim net sesimle.

Dudağının kıvrıldığını ve elini ensenine atıp başını flört eder gibi yere eğdiğini görünce koşarak odadan çıktım. Arkamdan seslenmesini duysam bile koşmaya devam ettim. Az önceki flörtöz Chan'ı bir an önce aklımdan silmem lazımdı. Tabi şu an arkamdan bağırarak söylediği cümleler buna hiç yardımcı olmuyordu.

"Ben zaten senin için yaşıyorum Seungmin"

Kafayı yiyecektim. Kurduğu cümleye bakın ya! Hayır ya hayır içimdeki 'o da senden hoşlanıyor' diyen tarafın 'siz sadece arkadaşsınız' diyen tarafa şu an üstünlük sağlaması beni delirtiyordu.

Bir süre sonra durup arkama baktım, gelmiyordu. Minho ve Jisung'u görmek isterken buraya geldiğime inanamıyordum. Hayat ağacının yanına gelmiştim.

Ağacın hemen yanı başında duran Zoe ve Juyeon oturuyordu. İkisinin yanına gidip selam verdim ve karşılarına oturdum.

"Minho da uyandı" dedim. İkisi de başını sallayıp önlerindeki boşluğa bakmaya devam ettiler. Araları mı bozuktu?

"İnat etmeyi bırakıp durumu kabullensen şu an ikimizin de sağlığı daha iyi olabilirdi!" dedi Juyeon. Tahminim doğrulanmıştı. İkisinin arası bozuktu.

"Ya geçmişte yaşanan bir hata yüzünden seninle olan ruh eşliğimi kabul mu etmemi bekliyorsun cidden!?" dedi Zoe. Ne ruh eşliği, ne geçmişi, ne kabul etmesi? Ne oluyor ya?

"İkimizi de senin inadın bitiriyor Zoe. Ağaç bile güçsüzleşmeye başladı. Hadi ikimizi geçtim diğerlerini de mi düşünmüyorsun? Haksız mıyım Seungmin?" dedi Juyeon. Al işte daha da karışmıştı olaylar.

"Konuyu anlamıyorum ki doğru tarafı bulayım" dedim onların aksine kısık çıkan sesimle.

"Olay şu ki Seungmin, yıllar önce bir olay yaşandı" dedi Juyeon.

Onun devam etmesine izin vermeden konuştum. "En başından anlatmanız gerek, müneccim değilim"

"Tamam, en başından anlatıyorum. Zoe ağaç ruhu ile doğan bir kurt. Yaşam ağacı ne dersen o da kurtların yaşamını barındıran her çiçeği üç taç yapraktan, taç yapraklarının her biri de bir kurt ruhunu taşıyor.

Ağaç ruhu taşıyan kurtlar 15 yaşına geldikleri zaman kendilerine bir ömür boyu yardımcı olmakla görevli bir kurdu daha seçerler. Tam 15. Yaş gününde kimin elini tutarsa o kişi ve kendisi tüm hayatları boyunca ruha hizmet ederler. Ancak bu hizmetin en iyi derecede olabilmesi için ağaç ruhunun ikisinin nikahını kıyması gerekir. Hatta en iyi hizmet için kalplerinin bağlı olması.

Zoe 15 yaşına girdiğinde herkes onun kimi seçeceğini tartışıyordu. Ve biz hiç  tanışmamıştık bile. Ancak o gün Zoe'yi oğullarını ruh eşi seçmesi için biri zorladı. Ellerini zorla kavuşturmaya çalışıyorlardı. Ama Zoe istemiyordu. Daha sonra Zoe yere düştü. Ben de izlemeye daha fazla dayanamayıp o aileye saldırdım. İsteselerdi bana zarar verebilirlerdi ama çocuklara şiddet uygulama yasağı var dağımızda. Onlar gittikten sonra ben Zoe'yi kaldırmak için elimi uzattım. O da tuttu. İkimiz de hatalıydık. Ama olan olmuştu. O gün bizim ruhlarımız bağlanmıştı." dedi Juyeon. Ardından sustu. Devamını Zoe'nin anlatmasını isteyip kalktı yanımızdan.

Moon And Sun (Chanmin)Where stories live. Discover now