two - i said i want

410 63 104
                                    

I Said I Want

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

I Said I Want

Genç kızın ailesiyle gitmesi üzerinden saatler geçmişken Haruto oldukça karışık duygular içindeydi. Kendi içinde verdiği bazı kararlar olsa da neler olup bittiğini daha detaylı öğrenmesi gerekiyordu.

"Türk Han'ıyla bu konuyu konuşamadım. Onu ziyarete gitsem iyi olur, kötü bir niyetimiz olmadığını anlatmalıyım." diyen babası ona bir fırsat vermişti. Boğazını hafifçe temizleyip babasına baktı.

"Düğün konusu ne oldu?"

"Türkleri azıcık tanıyorsam, o iş bitti. Barış zamanında bile saldıran Çin'e prenses emanet edilmez." Haruto başını salladığında sessiz kalmak istese de geç kalmak istemiyordu.

"Peki Türkleri ziyarete gittiğinizde Prenses'e talip olduğumu belirtmenizi rica ediyorum.


Türk Han'ı saraya geldiğinde arkalarında bir aile faciası bıraktılarının farkında bile değildi.

Kızını dinlensin diye odasına göndermiş, onun yanında Çin Hükümeti yüzünden yaşadığı bu durumu dile getirip onu üzmek istememişti.

Çin ile olan tüm ekonomik, kültürel ve siyasal bağlantılar kesilmiş, bu yapılan alçakça durum dünyaya duyrulmuştu çoktan. Sınırdaki güçler arttırılmıştı. Zaten Çin'in en büyük ekonomik desteği Türk hükümeti olduğundan yakın zamanda pes edeceğini iyi biliyordu Türk Hanı.

Büyük salona giren yaşlı kadın hafifçe gülümseyip oğlunun karşısına oturdu.

"Bak görüyorsun değil mi, Çin prensi ne kadar çok istiyor senin çirkin kızını? Bir de kaçmış onlardan, değer bilmez."

Han, sinirle annesine döndü. "Prens o kadar isteseydi prensesi öldürme riskiyle onun olduğu at arabasına ateşli oklar attırmazdı." Han derin bir nefes alıp işaret parmağını tehtid edercesine salladı havada. "Eğer bir kez daha bu topraklar içinde Çin hükümetinden bahsedersen annem demem, acımam atarım seni o sevdiğin ülkenin sınırına." Elini yumruk yapıp masaya vurdu ve hiddetle bağırdı. "Anladın mı beni? Karşında sadece oğlun yok, senin karşında kızı ölümden dönmüş bir Türk Hanı var!"

Kadın buruk bir sinirle dudaklarını büzdü ve ayağa kalktı. Ne olursa olsun oğlunun Türklük sevdasından vazgeçmeyeceğini biliyordu. Bu onun içindeki siniri daha da büyütüyordu. Eğer kabul edileceğine dair en ufak bir umudu olsa giderdi ancak oraya gittiğinde bir Türk varsayılacak ve ülkesine alınmayacaktı, bunun çok iyi farkındaydı.

Kadın bunları düşünürken merdivenleri daha sert adımlarla çıkıyordu. Karşısından gelen adım seslerini umursamadan hızla yürümeye devam ettiğinde ufak bir gürültü oldu sarayın içinde.

chalice ❧ harutoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin