Chapter Eight

141 8 4
                                    

"Otobüs durağında gittiğimde-" T-shirt'ü kafamdan aşağı doğru çekiştirirken söylenmeye başladım. "Kyle'ın- ugh! Sonunda!" Nefes nefese aynanın karşısına geçtim ve kafamdan geçmek bilmeyen, o yüzden çekmekten kırış kırış olan t-shirt'üme bakarak devam ettim. "Kyle'ın suratına bile bakmayacağım." Geçen sefer beni cidden çok kırmıştı. Ve ona tavır alarak ona bu kırgınlığımı göstermeyi planlıyordum. Aklımdan bir milyon düşünce geçerken telefonum çaldı. Arayan Kenny'di.

"Günaydın pis fakir." "Günaydın şişko göt. Hadi gel artık. Hazır Kyle ve Stan yokken durağa gidene kadar Kyle ile ne yaşadınız çok merak ediyorum." Pislik. Son kelimeleri bilerek cilveli bir şekilde söylemişti.

"Durağa gidene kadar derken?" Kapıyı açar açmaz üstü başı toz içinde olan arkadaşımı gördüm. "6 saat dayanamadın değil mi Kenny?" İğrenç bir şekilde kahkaha atıp konuştu. "Kesinlikle hayır. Ee anlat bakalım n'oldu?"

Kapıyı kilitleyip durağa doğru yürümeye başladık. "Gelmedi." Suratına baktım. Şaşırmıştı. "Ne... Ne demek gelmedi? Taşşak geçme Cartman! N'oldu anlat hadi." Önüme dönüp cevap vermedim. "Cidden mi? Ne- Neden peki?" "İşi çıkmış. Oraya geldikten yaklaşık 45 dakika sonra Stan gelip bana Kyle'ın gelemeyeceğini söyledi." Stan'in adını söyler söylemez yüzü kırıştı. "Cartman cidden onlar-"
"Bilmiyorum Kenny." Sinirlenmeye başlamıştım. Konuyu kapatım otobüs durağına ilerlemeye devam ettik.
Geldiğimizde o iki satıcı ibne çoktan oradaydı. "Ah- Selam Cartman!" Kyle büyük bir neşe ile şakıdı. Soğuk bir selam verip otobüsü beklemeye başladık. Şuan ne Kyle ile ne de Stan ile ilgilenebilecek gücüm vardı.

* * *
İlk 3 dersi zarzor atlattıktan sonra eşyalarımı toplamaya başladım. Yemeğe inmeden çantamı toparlamak zorundaydım çünkü 9. sınıflar biz yokken sınıflarımıza giriyor, eşyalarımızı dağıtıyorlardı. Ayrıca Kyle da geç indiği için mecbur ikimiz birlikte iniyorduk yemeğe. Çantamı toparlarken orda olduğunu biliyordum.
"Cartman?" "Söyle Kyle." Suratına bile bakmak istemiyordum. "Dünkü olay için kızgınsın, biliyorum. Ama-" "Evet kızgınım Kyle! Son anda çıkan işine değil, bana mesaj atma zahmetinde bilr bulunmadığın için kızgınım. Neden Stan'i gönderdin?" Kafasını yere eğdi. Ben... Haklıydım. Ve o, bunu biliyordu. "Telefonumun şarjı bitmiş..." Yalan söylüyordu. "Peki Kyle. Doğruyu söylediğine inanıyorum." Son cümlemi bastırarak söylemiştim. Yanakları kıpkırmızı oldu. Normal şartlar altında onu böyle görmek beni de kızartırdı ama şuan çok kırgındım. "Yemeğe inelim artık. Karnım aç benim."

Kenny'nin gözünden çünkü why not?

Cartman'ı, bunca yıllık arkadaşımı, ilk defa bu kadar çökmüş görüyordum. Kyle böyle yapacak bir insan değildi. Neden birden bire aracı olarak Stan'i göndermişti bilmiyorum. Bu durum Stan'e karşı olan tahminlerimi doğrulamıştı artık. Normalde Stan bu kadar önyargılı değildi. Cartman ne yaparsa yapsın bir şekilde yine onunla konuşurdu ama bu sefer durum çok farklıydı. Onun aksine Kyle ilk defa bu kadar anlayışlı davranıyordu. Sanki roller değişmiş gibiydi.

Okul biter bitmez Cartman çıktı. Onu anlıyorum, onların suratını dahi görmek istemiyordu. Benim onunla gitmememin sebebi ise Kyle'la ve Stan'le konuşmak istememdi. Ne konuşmak istediğimi ben de bilmiyordum ama en azından ne olduğunu öğrenmek istiyordum. Grupla beraber Cartman'sız yürüdük ama, bizi asıl bi arada tutan, grubu eğlenceli kılan kişinin Cartman olduğuna hep beraber farkına varmış olarak.

Hayır Sevmiyorum ~Kyman~Where stories live. Discover now