Chapter Ten

116 11 1
                                    

Öğlen arasının nasıl bu kadar hızlı geldiğini anlamadan eşyalarımı topluyordum. Tabiki sınıfta yine Kyle ve ben dışında kimse olmadan. Onunla yalnız kalmak beni rahatsız ediyordu. Özellikle son olanlardan sonra. Yanıma gelip bana bakmaya başladı. O, öyle baktıkça elim ayağım birbirine dolaşıyor, neyi nereye koyacağımı kestiremiyordum.
En sonunda sessizliği -ve ortamdaki bu tuhaflığı- kesen Kyle'ın sesi oldu. "Cartman?" Suratına bakabilecek halim yoktu ne yazıkki. Olaylardan hâlâ kendimi sorumlu buluyordum ve benim bu halim iyice canımı sıkmaya başlamıştı.

"Cartman!" Suratına baktım. Endişeli bir hali var gibiydi. Ağzımı açıp tek kelime bile edemedim. O an nasıl suratına baktığım hakkında da bir fikrim yoktu ya.
"Ben... Stan ve Kenny'yi duydum." Bunu duyar duymaz kafamı eğdim. Ağlayacaksam onun gözünün önünde ağlamak istemiyordum. Her zaman bebek gibi ağladığımı görmüştü ama, bu sefer görmesine izin veremezdim.
"Bu konu hakkında bir şey yapmayacak mıyız?" Sessizce kafamı eğmeye devam ettim. Ne yapabilirdik ki? Bunu halledebilmemiz için benim Kyle'a açılmam lazımdı. Ama bu olmayacaktı. Asla.
"Cartman sana diyorum bir şey yapmayacak mıyız?!"
"Ne yapabiliriz Kyle?!" Sinirle suratına dönüp bağırdım. Rahatsız yüzü birden afallamıştı.
"Bu bizim sorunumuz mu?! Bu, onların kendi aralarında konuşup çözebileceği bir sorun!" Sinirle sıradan kalkıp önünden yürümeye başladım. Donuk olduğuna inandığım bir sesle de konuşmayı bitirdim. "Beni etkilemediği sürece ilgilenmiyorum."

 
                         *         *         *
Uzun bir süredir hiç ayrı ayrı oturmamıştık. Kenny ve Stan bizden önce gelip ayrı yerlere oturmuşlardı. Kyle'a gözümün ucuyla baktım. O da ne olduğu anlamayan gözlerle bir Kenny'yi bir Stan'i süzüyordu. Ne yapacağını bilmiyor gibiydi. Ben de bilmiyordum. Buna kendimi hazırlamama rağmen gergince ikisini de süzüyordum. Aradan geçen yaklaşık bir dakika sonra Kyle kafasını eğip Stan'nin yanına gitti. Böyle bir durumda Kyle'ı takip edemeyeceğim için ben de Kenny'nin yanına oturdum.

Yanlarından geçerken Stan'nin attığı bakışlar vücudumun- hayır, ruhumun ürpermesine sebep olmuştu. Sanki legal olsa beni oracıkta boğarak öldürecekti. Sertçe yutkunup derin bir nefes aldım. Cidden bu bakışlar iyiye işaret değildi. Kenny ise yanımda yavaş hareketlerle yemeğini çiğniyordu. Bu ikisi fena kavga etmişler gibiydi. İlk başta o kadar abartılacak bir şey değildir belki diye kendimi avutmaya çalışmıştım ama hayır. Olanlar hafife alınacak gibi değildi.
Belli ki Kenny sinirlenmiş ve sakinleşmeye çalışıyordu. Çatalı hırsla tutmuş, kafasını bir an için bile yemek tepsisinden ayırmadan yiyordu yemeğini. Onu böyle görmek daha da gerilmeme sebep oldu. Yemeği bitiremeden bahçeye çıktım. Ve öğlen arası bitinceye kadar da okul binasına girmedim. O süre zarfı boyunca ne Kenny ne de Kyle yanıma geldi. Herkes burnundan soluyor gibi gözüküyordu. En ufacık bir yanlış hareket veya sözde kıyamet kopacaktı sanki. Daha fazla dayanamadım ve okuldan kaçıp gittim. Kimsenin birbirleriyle bırak uğraşmayı, konuşacak hali bile yoktu sanırım. Böyle bir durumda ortalıkta fazlalık gibi kalmaktansa en iyi çözüm eve gidip kafamı dağıtmaya çalışmaktı

Hayır Sevmiyorum ~Kyman~Where stories live. Discover now