İnci hanım

1.5K 77 7
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda huzursuz bir uyku uyumanın verdiği yorgunluk vardı üzerimde komodinin üzerindeki telefonu alıp saate baktım işe gitmek için bir saatin vardı kalkıp rutin işlerimi halledip üzerimi giyindim büyükannemin yanaklarından öpüp hızlıca evden çıktım iş yerime normalde otobüsle gidiyordum fakat daralan ruhum şiddetle yürümemi tavsiye ediyordu hafif bir yağmur çiseliyordu hızlı hızlı kafeye doğru yürümeye başladım  dalgın dalgın yürüyordum

"Konuşmalıyız" tanıdık ses irkilmemi sağlamıştı Özgür'ün sesi tüm hücrelerime dolmuştu sanki asla burnumu düşürmeyerek

"Herşeyi zaten zamanında konuştuk " gururumdu bu konuşan ki

"Defne cidden konuşmalıyız"

"Buna değer mi sence çünkü ne zaman konuşmalıyız desen dünyamı başıma yıkıyorsun " sözlerim sanki yumruk gibi geçmişti Özgür'e

"Senden son bir şans istiyorum aylarca seni tekrar göreceğim gün için bekledim seni çok kırdım biliyorum fakat bunu seni kırmaktan zevk aldığım için yapmadım Yosun sakat bir adamın sorunlu hayatıyla uğraş istemedim evin kurşunlandı bizim yüzümüzden sana birsey olacak düşüncesi ve benim sakat halimle seni koruyamayacak olmam delirtti beni "

"Ne zamandan beri ne isteyeceğim hakkında karar verebiliyorsun ben seninle herşeye razıydım sakat bir adammış aynı durum herkesin başına gelebilir peki aşk denen şey koşulsuz şartsız hiç bir durumdan etkilenmeden sevmek değil mi ? Ben sana aşık olmuştum Özgür sen ise sana aşık olan bir kalbi uyarmama rağmen dal kırar gibi kırdın " konuşmamın şiddeti artarken yağmurda şiddetleniyordu Özgür'ün gözleri yavaşça doluyordu ben zaten ağlıyordum

"Yosun özür dilerim" çaresizce söylemişti bunu yorgundu sesi tam konuşacakken çalan telefon susmamı sağlamıştı Özgür telefonunu cebinden çıkarıp aramayı cevaplamıştı

"Acil değilse kapatıyorum Onur " Onur her ne söylediyse Özgür'ün yüzü kireç gibi olmuştu

"Ne diyorsun Onur sen ne demek annemi hastaneye kaldırmışlar?" Duyduklarım İnci hanımı ve hastalığını aklıma getirmişti bunca zaman boyunca durumu daha da kötüleşmiş olmalıydı

"Hemen çıkıyorum yola" Özgür telefonu kapatıp yüzüme baktı çaresiz bir şekilde

"Yosun annem annemi hastaneye kaldırmışlar" çocuk gibiydi şuan onu teselli etmek amacıyla omzuna dokundum

"Korkma eminim iyidir İnci hanım hadi gidelim " destek olduğumu görünce sanki benden güç almışçasına yüzü parlamış ve arabasının olduğu yeri göstermişti arabaya giderken telefonumu çıkarıp önce büyükannemi sonra da Aslı'yı arayıp durumu anlattım ikiside dikkatli olmamızı dileyerek telefonu kapattı yol boyunca Özgür sessiz ve gergindi bende konuşmuyor yolu izliyordum bir kaç saat sonra İstanbul'a giriş yapmıştık nihayet normalden bir tık hızlı sürüyordu Özgür ben ise acil durum diye yorum bile yapmıyordum hastane önüne geldiğimizde derin bir sıkıntı kaplamıştı her yanımı.

Arabayı park edip hızlıca arabadan indik aceleci adımlarla hastaneye girdik girişte Onur bizi bekliyordu gözlerindeki hüzünle güzel bir haber alamayacağımız kesinleşmişti artık Özgür korkuyla Onur'a baktı Onur'un dudaklarından bir hıçkırık kopmuş ve Özgür'ün dizlerinin üzerine çökmesi bir olmuştu dolu gözlerle

"Ne bu halin !? " Alacağı cevaptan korkuyor gibiydi yineledi sorusunu

"Neden böylesin lan annem nerde !?" Onur daha çok ağlamaya başlamıştı o an İnci hanımı kaybettiğimizi anlamıştım gözyaşlarımı daha fazla tutamayıp ağlamaya başlamıştım bende Özgür gözlerini bana çevirip

" Neden ağlıyorsun Yosun bu gerizekalı bizi korkutuyor şaka yapıyordur" öyle olmasını umut ederek konuşuyordu ama çok iyi biliyorduk gerçeği

"Özgür.."diyebildim sadece sesim acı doluydu annemi kaybedişim gelmişti gözlerimin önüne aynı acıyı sevdiğim adam yaşıyordu şimdi

"Yosunum yapma böyle bakma annem iyi bak İnci Arslan'ın odası nerde biri söylesin!!!" Görevlilere bağırmaya başlamıştı şimdi de çaresizce annesini görmeyi umut ediyordu ellerini tuttum

"Özgür yapma.." gözlerinden akmaya başlamıştı yaşlar

" Yosun olmaz ben söz verdim ona seni görecekti daha annem iyidir Yosun bak bı gidip bakalım nolur "

" Özgür çok üzgünüm" ikimizde hüngür hüngür hastanenin girişinde yere çökmüş bir vaziyette ağlıyorduk Onur hıçkırıyor hastane çalışanları acıyan gözlerle bu tarafa bakıyorlardı

"Annem nerde ?" Dedi Özgür kısık bir sesle

" Morga aldılar" şu cümle ne kadar ağır gelmişti yüreğime Özgür içinde kalan son umudu da kaybetmişti bu cümleyle ayağa kalkıp morga gitmek için alt kata doğru yöneldi sessizce nolur bir yanlışlık olsun diye dua ediyordu aynı şeyi bende yapmıştım.Morg yazan kapıya geldiğimizde sanki herşey donmuştu kapıda bir görevli vardı Özgür'ün içeri girmesi için kapıyı açtı yanında gitmek istedim eliyle durmamı söyledi itiraz etmeyip olduğum yerde kaldım görevli ile birlikte içeri girip kapıyı kapattılar ağlayarak dışarı çıkmasını bekliyordum uzun bir sessizliğin ardından acı bir feryat duyuldu koridora Özgür ağlıyordu bağıra bağıra biraz daha ve ses aniden kesilince panikle odaya girdim yere yığılıp kalmıştı hemen başına gidip kafasını dizlerimin üzerine koydum Onur doktor ve hemşire arıyordu buraya gelip yardım etmeleri için bağırıyordu bende yaşlı gözlerle Özgür'e sesleniyordum

"Özgür kendine gelmelisin lütfen lütfen aç gözünü " yüzünü ellerimin arasına almıştım yaşadığı acıyla bu hale gelmesi normaldi ama onu böyle görmek aklımı kaybedecek gibi olmama sebep olmuştu
Kısa zaman sonra doktor ve hemşireler gelip Özgür'e yardım etmek için onu sedyeyle morgtan çıkarmışlardı

Onur Özgurle giderken İnci hanımın cansız bedenin başında kalmıştım o güzel kadın solmuş zayıflamıştı teni sıcaklığını kaybetmiş o güzelliği bir anda gidivermişti soluk yüzüne bakınca o konuşma canlandı aklımda benden istediği tek bir şey vardı tek bir vasiyeti vardı bana

"Oğlumu yalnız bırakma " cansız bedenine dokundum son bir kez bir elimle göz yaşlarımı silerken kendi kendime bir söz verdim

" Yemin ederim İnci hanım oğlunu asla yalnız bırakmayacağım."

UMUTSUZWhere stories live. Discover now