3.2

327 26 22
                                    

"Mina, iyi misin?" Oturduğum sedyeden Deniz'in seksen beşinci kez sorduğu soruya kafa sallıyordum. Düştükten sonra gözlerim kararmış kalkamamıştım. Sonra beni acile taşıyıp serum takmışlardı. Yan tarafta da Yağız, Kenan beye pansuman yapıyordu.

"Lan bunlar nasıl dikiş?" Benim de beğenmediğim dikişlere laf ettiğinde doğruluk payım olduğunu anlamıştım. "Niye çok mu kötü?"

"Rastgele yerlere atılmış, yeni dikiş öğrenen çocukların diktiği ilk bez gibi olmuş kafan." Söylediğine gülerken onu affetmediğimi kendime tekrar hatırlatıp susmayı başardım. "Ay saat kaç?"

"12.05" Biten serumumu kendim söküp yara bandı yapıştırdıktan sonra 387.odaya koştum. Nefes nefese içeri girdiğimde odadaki kalabalığın gözleri üzerime dönmüştü. "Wow, burası neden bu kadar kalabalık?"

"Ziyarete de mi gelmeyecekler?" Sorusuna cevapsız kalıp kendi sorularımı sordum. 'Ağrılarınız ne durumda?'

"Son verilen şeyden sonra daha iyi."

"On üzerinden bir derece vermenizi istesem?"

"6." Gerekli kontrolleri yaptıktan sonra odadan çıktım, onları bir süre daha burada misafir etmek zorundaydık."

"Lan nereye gittin koşarak?" Sedyenin üzerinde kalan önlüğümü giyip düzelttikten sonra Yağız'a döndüm. "387.oda gece ikide kontrol edilecek."

"Uyuyacaktım ben ya." Gözlerimi devirip Deniz'e döndüm. "Kontrol edilmesi gereken hastamın kontrolü beş dakika gecikmişti o yüzden koştum."

"Sen gece uyudun mu?" Kafamı sallayıp herkesi kafeteryaya sürükledim. "Hayır, nasıl uyuyayım?"

"Niye uyumayasın?"

"Deniz, doktorum ben. Ya ben uyurken birileri benim hastama yanlış bir şey uygularsa?" Şaşkın gözlerle bana bakarken asla beni anlamayacaklarını fark etmiştim. O yüzden susup konuyu değiştirdim. "Siz niye gelmiştiniz?"

"Gece, seni merak etti."

"Allah razı olsun, bir geldiniz hem hastam dövüldü hem de uçtum."

"Hastan mı takıntılın mı?" Susup kahvemi içmeye devam ettim. "Yağız, Berk hoca seni çağırıyor."

"Sıçtın, temizle şimdi." Böyle olacağı belliydi, beni niye çağırmamıştı bilmiyordum ama o saatlerde sorumluluk bana aitti. "Sağ ol."

"Sizin aranız mı açık?" Omuzlarımı silkip susmayı tercih ettim, yorgunluktan ağzımı bile açasım yoktu ama neyse. "Cidden bizden mi saklayacaksın?"

"Yağız, hastamı dövdükten sonra bahçede sigara içerken bana yakalandı." Deniz gözlerini kaçırdığında onun bu durumu bildiğini anladım. "Yağız, sigara mı içiyormuş?"

"Kocan benden daha iyi biliyor sanırım Gece." Gözlerimiz Deniz'e döndüğünde konuşmaya başladı. "Üniversiteden beri içiyor da aynı evde yaşıyorsunuz nasıl fark etmedin?"

"Babam on yıl boyunca annemden gizli sigara içti ben birkaç ayda nasıl anlayayım?" Konunun üzerini şimdilik kapatıp onları yolladıktan sonra işimin başına döndüm. Merdivenlerde Yağız'la karşılaştığımızda durdurdum. "Gitmene gerek yok."

"Cidden mi?" Gözlerimle onu onayladığımda Berk hoca'nın ne dediğini sordum. "Uyarı aldım." Gözlerimi devirip yoluma devam ettim. Birkaç saat daha dosya incelediğimde hasta kontrolüne gidecekken başhekimle karşılaştım. "Merhaba hocam, nasılsınız?

"İyiyim." Hocam, biraz gülümsemeyi deneseniz çok iyi olacaksınız ama neyse. "Bir sonraki hafta yapacağınız nodüler guatr ameliyatında sizi asiste edebilir miyim?" Gözlerinde anlık geçen şaşkınlığı gördüğümde reddedeceğini anlamıştım. "Herkes o ameliyattan kaçıyor, hastanın kurtulma ihtimali çok düşük sen neden istiyorsun?"

Sen Benim Şarkılarımsın|yarı textingWhere stories live. Discover now