3.0

365 25 29
                                    

"Aşkım annemi İstanbul'a mı taşısak?" Kahvaltı yaptıktan sonra eve dönmüş bir süre Tuna ve Damla'nın tribini çekmiştik. Şimdi de Yağız'la şezlonglara uzanmış sohbet ediyorduk, geri kalanda havuzda kendince eğleniyordu. "Kadının orada kurulu bir düzeni var, hiç bozmayın."

"Ya orası öyle de Mert gitmeme henüz alışabilmiş değil." 6 sene, önceki senelerin özlemine yetmemişti. Hep daha fazlasını istiyorlardı, bir yerde haklılardı ama hayatın düzenine karşı koyamazlardı. Kabullenmek zorundalardı. "Birkaç senesi kaldı sınava girmesine, hem şuan çok iyi bir okulda okuyor buraya gelmesi dengesini bozar. Sonra beraber yaşarsınız."

"Haklısın da, sen ister misin bizimle yaşamasını?" Cidden bu konu da rahatsızlık hissedeceğimi mi düşünmüştü? Ya beraber olduğumuz sürece beni hiç tanımamıştı ya da bu konu da kafası karışıktı ne dediğini bilmiyordu. "Saçmalama istersen Yaaz."

"Yaaz sana çok aşık biliyorsun demi?" Kalkıp yanağına öpücük bıraktıktan sonra sohbet eden Tuna ve Ateş'in ortasına atladım. "Yavaş kız." Ona dil çıkarıp Selinlerin yanına doğru yüzmeye başladım. Havuz, şu sonsuz havuz diye geçenlerdendi. Yani tam deniz kenarındaydı ve hiç bitmeyecek gibi görünüyordu. Tam ortada durup kenardan çarşaf gibi denizi izlemeye başladığım da biri bacaklarıma sarılıp beni aşağıya çekti. Ne olduğunu anlamadığım için çığlığım suyun içinde kayboldu.

"HAYVAN ÖDÜM KOPTU BE!" Tuna olduğu anlayıp çırpınarak ondan kurtuldum. "Nişanlımı rahat bırak Tuna!" Yağız uyarısını yaptıktan sonra o da daldı.

"Aman al yemedik nişanlını." Elimle ona su sıçratmaya başladığımda o da bana karşılık verdi. "Çocuk musunuz lan, anaokuluna döndü ortalık."

"Dedi aile babası." Onunla böyle dalga geçtiğimiz zaman çok sinir oluyordu ama susmak zorunda kalıyordu, çünkü Selin'de bizim tarafımızdaydı. "Ay ablalarım ben acıktım."

"Evet geçen gece kızlarla aldığımız karara göre bundan sonra yemekler sizden beyler. Ellerinize sağlık şimdiden." Bize şaşkın şaşkın bakarlarken suyun soğumaya başladığını fark edip havuzdan çıktık. Havluya sarınıp odaya doğru yürürken herkes içeriye gelmişti.

"Aşkım ciddi misiniz?" Duştan sonra ne giyeceğime bakarken Yağız'da odaya girmiş kararımızı sorgulamaya başlamıştı. Dolaba doğru dönük olduğum için nasıl bir ifadesi vardı göremiyordum.

"Şaka yapıyor gibi bir halim mi var?" Bana gelip sarıldığında kafasını boynuma gömdü ve küçük öpücükler bırakmaya başladı, ona yer açmak için kafamı diğer tarafa yatırdığımda sıcak nefesi tüm irademi titretmişti. "Beni böyle kandıramazsınız Yağız bey!"

"Duşa mı gireceksin?"

"Evet." Gözleri yaramazca parladığında aklında geçen edepsiz şeyleri anlayıp omzuna vurdum. "Sıra beklemek yerine beraber mi girsek? Tamamen zaman kaybı olacağından diyorum yoksa tabii ki başka bir amacım yok."

"Edepsiz çekil şuradan." Onu ittirip banyoya doğru yürümeye başladığımda arkamdan gelip beni kendine çekti. Yüzümüz arasında santimler olduğunda bile şüpheliydim. Nefesi dudaklarıma vuruyor, gözleri beni yiyecekmiş gibi bakıyordu. Dudaklarımızı birleştirdiğimizde çok naifti, canımı yakmaktan korkarak yaklaşıyordu bana hep. Ayrılınca bana çapkınca göz kırpıp önümden çekildi.

"Hadi size kolay gelsin, çok acıktım." Kızlar olarak irademizi korumuş, onlara yemek yaptırmayı başarmıştık. Mutfak gayet topluydu ve yemekler çok güzeldi. Şaşkın şaşkın birbirimize bakarken bundan sonra evde Yağız'a yemek yaptırmaya karar verdim.

Sonraki günler aynı geçmişti, arada şehre inmiş gezmiştik ama onun dışında ekstrem bir şey olmamıştı. Bu sabahta dönmemiz gerekiyordu çünkü Yağız'la iş başı yapacaktık. Son senemi hastanede geçirmiş olsam bile işe başlamak bana tatlı bir heyecan veriyordu. Gergin değildim çünkü gayet güzel yönetebileceğime emindim.

Sen Benim Şarkılarımsın|yarı textingWhere stories live. Discover now