2.5

519 29 148
                                    

~6 SENE SONRA~

"Kalbimi alıp vermedin

Geri vermedin

Geri vermedin."

6 senelik uzun tıp serüveninin sonundaydık bugün, daha doğrusu üniversite hikayesi kapanırken çalışma hayatı başlıyordu. Asla bitmeyecek bir koşuşturmaca içindeydik, bu hızlı zamanın içerisinde birbirimizi asla kaybetmemiştik hatta artarak devam etmiştik. Hala olmuştum, Ateş ve Selin iki sene önce evlenmiş birde çok minnoş ikizleri olmuştu, hayatımda gördüğüm en iyi abiydi zaten şimdi hem çok iyi bir eş hem de çok iyi bir babaydı.

Yağız'ın da seneler önce söylediği gibi Gece ve Deniz barışmıştı hatta geçen hafta nişanlanmışlardı bu ayın sonunda da düğünleri vardı. Ah benim inatçı çocuklarım aylar sonra barışmışlardı, şuan o kadar mutlular ki sanki ben değilmişim gibi hala onlara özeniyorum.

"Canımın için hazır mısın?" Yağız'ın mezuniyeti benden bir hafta önce olduğu için benim mezuniyetime gelebilmişti. "Heh, işte şimdi hazırım." Kolyemi de taktıktan sonra tamamen hazırdım. Annemler aşağıda bizi bekliyorlardı teyzemler hatta zoraki barıştığımız amcamlar bile aşağıdaydı. Hoş halamın sırf nispet yapmak için geldiğine adım kadar emindim ama ses çıkarmıyordum.

Yağız, elbisenin ince askılarının açık bıraktığı omzuma küçük bir öpücük bıraktığında yüzümde tebessüm belirmişti. "Güzel kızım benim, peri kızım."

Ah Yağız, Yağız'ım seni hak edecek ne yapmıştım ki bu hayatta? Sadece şarkıları çok sevdim en az seni sevdiğim kadar.

Topuklularımı giyip aşağıya indiğimde Yağız'ın arabasının ön koltuğuna atladım, kendi arabamı çıkarmaya çok üşenmiştim.

Durun durun size anlatmayı unuttuğum bir şey var. Yağız'ın bana nasıl evlenme teklifi ettiğini anlatmadım. Gelin beraber hatırlayalım;

"Efendim Gece." Ders kitaplarından iki dakika nefes almak için başımı kaldırdığımda Gece'nin beni defalarca aradığını fark etmiştim.

"Ya annemler bir yere gittiler, ben kendimi çok kötü hissediyorum bize gelebilir misin?" Gece, üniversiteyi bitireli bir yıl oluyordu ama özel sektöre atılmak istemediği için KPSS'ye hazırlanıyordu. Stres dolayısıyla da birkaç ay önce vertigosu olduğunu öğrenmiştik. Yine başı dönüyordu sanırım.

"Tabii hemen geliyorum, evde ilacın var mı?" Yoksa yolda durup eczaneye uğrayacaktım.

"Var, var ama kalkıp alamıyorum" Daha önce sesinin bu kadar kötü geldiğini hatırlamıyordum. "Tamam sakın kıpırdama gelebildiğim en hızlı şekilde geleceğim." Geceler kadıköy'de oturuyorlardı ben ise Fatih'te eğer şanslıysam ve köprüde trafik yoksa yarım saate oradaydım.

Elbette şanslı değildim ve tam iş çıkışı saatine kaldığım için oraya ulaşmam bir saat sürmüştü. Deniz burada olsaydı benden önce burada olurdu fakat Ankara'da çok iyi bir fırsat bulunca orada kalmaya karar vermişti.

Arabayı bir sokak arkaya park edip yolda yürürken de ev topuzumu açarak Gecelerin evine ulaşmıştım ama apartmanda güller olması eğer Gece bana evlenme teklifi etmeye karar vermediyse amaçsızca dökülmüştü, çünkü burası aile apartmanıydı evlenme teklifi edilecek kimse yoktu. Gecelerin evinin karşısı geçen ay boşalmıştı ve güller tam orada bitiyordu. Tam beni ilgilendirmez deyip çalmam gereken kapıya döndüğümde arkadan bir ses yükseldi.

"Gitmen gereken yer karşı daire Mina, burası değil.'"Gece, sevgilin varken benimle evlenmeye karar vermemişsindir umarım.

Korkak adımlarla karşı dairenin kapısını ittirdiğimde açık olduğunu fark ettim. "Kimse var mı?" Her yer karanlıktı daha doğrusu tavandan sarkan yıldızlar dışında evi aydınlatan hiçbir şey olmadığı için etraf loştu. Ses gelmeyince gülleri takip ederek salona kadar yürüdüm.

Sen Benim Şarkılarımsın|yarı textingWhere stories live. Discover now