27. bölüm: Akşamüstü Yalnızlığı (BBPCSU)

Start from the beginning
                                    

Rehbere girip Murat'ın adını buldum ve bir banka geçip çağrıyı yanıtlayan Murat ile konuştum sesi de hoparlöre verip,

"Alo. Murat n'aber?"

"Oo Kaan bey, arar mıydınız bizi? İyiyim kardeş, sen nasılsın?" Samimiyetinden hiçbir şeyin eksilmediği Murat samimi bir şekilde yanıtlamıştı beni. Mete de bu konuşmadan geri kalmayarak bir selam çaktı Murat'a

"Lan hayırsız Murat. Ne çabuk unuttun bizi."

"Mete?" Fazla uzun olmayan, özetlerle başta iş güç olmak üzere bir çok olayı kısaca konuşup asıl konuya geldim.

"Murat senden bir ricam olacak. Bu şey hem senin için hem benim için iyi olur." Merakla sordu,

"Tabi oğlum ya. Ne demek, söyle bakalım neymiş bu iş."

Mete de o da merakla söyleyeceğim şeyi beklerken kısa bir soru yönelttim Murat'a, "Şu Allium kızı var ya? Onunla bir röportaj yapmak ister miydin?"

"Tabi ki. Şu an gündem de sadece kız var. En ufak bir cümlesi bizim haberi TT yapar. Biz de düşündük arkadaşlarla. Biraz araştırdık ne ismini ne yüzünü bulduk. Baya sıkıntılı yani." Yüzüm sinsi bir gülüşle şekil alırken sordum,

"Bak oğlum, ben senin yerine onunla röportaj yapabilirim."

Mete mektubu bildiğinden dolayı az çok tahmin yürütüyordu ama her şeyden bir haber olan Murat merakla sordu "Nasıl?" diye.

"Sen şimdi yazara sormak istediğin soruları bana yaz. Ben ona sorarım." İyi bir teklifti bana göre ama bunun böyle hemen hallolmayacağını biliyordum.

"İyi de yazar kendini saklıyor seninle niye röportaj yapıyor? Hem sen gazeteci de değilsin." Ah be kardeşim oralara girmesek?

"Ben uzaktan tanıyorum onu. Şimdi sen onu boşver de söyle, sorularını bana atsan olur mu?" Bir müddet düşündü ve konunun değineceğini tahmin ettiğim noktaya değindi,

"Bak oğlum, benim sana güvenim sonsuz. Biz aynı sokakta büyüdük aynı ekmeği paylaştık ama gün gelir bu yazar bu röportajı yalanlar, hayır ben öyle bir şey demedim derse koskoca gazete ne yapar?"

Bunu söyleyeceğini bildiğim için sordum,

"Sizin ve yazarın ileri de hiçbir şekilde sıkıntı yaşamasını ben de istemiyorum. Ama elinde bir delil olursa sıkıntı olmaz değil mi?"

Bu sefer memnun olmuş bir vaziyette karışık verdi, "Tabi, bir ses kaydı bir kamera görüntüsü..." benim fikrim başka olduğu için cümlesini bir soruyla ben tamamladım,

"Onlar yerine bir mesajlaşma olsa?"

"Olur tabi." dedi. İşte bu iyi olmuştu. Ancak bu yeterli değildi,

"Bak oğlum o öyle bir kız değil. Lakin seni de anlıyorum. Tanımadığın birisine güvenmek çok zor bu devirde. Ve aynı şeyi o da yaşıyor. Ya fotoğraflarım yayımlansa ya başka bir şey olsa. Hem benim gazeteci olmadığımdan da şüphe ediyor." Mete de o da sessizce beni dinlerken devam ettim, "Eğer iki tarafta reddedilmeyecek deliller olursa hem güven ortamı oluşacak hem de iki tarafta kazançlı olacak."

"Şu an devrelerimin anasını ağladı. Senin amacın ne lan?" dedi Mete afallamış bir şekilde bana bakıp.

√61+2x≠-4y [MAZRUB]Where stories live. Discover now