9

1.4K 164 203
                                    

"Bayan Yeager, sizleri tebrik ediyorum. Gerçekten harika bir çocuk yetiştirmişsiniz, Fleur, bizlere aile ne demek çok iyi gösterdi. Öyle ki; onun yaşındaki bir çocuk için aile sevgisi daha iyi anlatılmazdı."

"Teşekkür ederim Bayan Reiss, ancak biliyorsunuz onu yetiştiren ben değilim, babası." Mikasa, elini Eren'in göğsüne koydu." O ben yokken bile harika bir babalık yaptı. Oğlumuza annesizliği hissettirmediği için çok şanslıyım."

"Hayır, bu doğru değil. Asıl Fleur ve ben şanslıyız, savaşmaktan hiç vazgeçmediğin için sana minnettarız." Dedi Eren, elini Mikasa'nın beline atarak." Sen olmasan paramparça olurduk. Bizi bir yapan buydu, umut."

Bayan Reiss, gülümseyerek karşısındaki aile portresine baktı.
"Sizleri yalnız bırakayım."

Gülümseyerek yanlarından ayrıldıktan sonra, Mikasa, Eren'in elini tutarak karşısına geçti.
"Seninle gurur duyuyorum, sen harika bir babasın."

"Ve sen de harika bir annesin, üstelik mükemmel zahmetsiz bir eşsin. Kırk takla atıyordum kendimi nasıl hatırlatabilirim diye, beni hiç uğraştırmadın."

Mikasa, elinin üstüne hafif cimcikledi. Buna rağmen Eren yine de inlemişti.

"Hey!"

"Keşke biraz süründürseydim."

"Bana kıyamazdın."

"Sana değil, oğluma kıyamadım ben."

Eren, dudak büzdü.
"Bu benim yaşlı kalbimi çıt ettirmeye yetti bile."

Mikasa, gülümsemişti.

"Anne, baba! Konuşmamı dinlediniz mi? Herkes çok beğendi!"
Koşarak ailesinin yanına geldi, minik Yeager.
Annesi ve babasına sarılmıştı.

Mikasa ve Eren, onu ortalarına alarak aynı şekilde aile sarılması yaptılar.
"Elbette dinledik, sen ne kadar da olgun bir çocuksun öyle, bizi bu kadar çok mu seviyorsun?" Diye sordu Mikasa, tebessüm ederek.

Ancak geçtiği tatlı dalgayı anlamayan Fleur, başını yukarı kaldırıp annesinin gözlerinin içine baktı.
"EVET! EVET ÇOK SEVİYORUM!" demişti heyecanla Fleur, muhtemelen koşmaktan yanakları kıpkırmızıydı ve alnının üstünde minik ter damlacıkları vardı.

"Ama en çok babayı! Baba çok emek verdi sana çok..." dedi Eren, bir anne edasıyla." Yemedim yedirdim, içmedim içirdim."

"Dışardan yemek sipariş ediyorduk, neden bahsediyorsun sen baba?" Diye sordu Fleur.

Mikasa hafif bir kahkaha atarken, Eren ise somurtmuştu.

"Tamam tamam! En harika baba sensin tabi ki de!" Demişti Fleur gülerek.

"Bunu zaten biliyorum, bu beni tatmin etmez." Diye somurtmaya devam etti Eren.

"O hâlde seni ne tatmin eder?" Diye sordu Mikasa, Fleur'da başını hızlıca sallayarak sorunun cevabını bekliyordu.

"Bilemiyorum, aklımda bir şey var tabi ama... yok ya, sen hayır falan dersin şimdi yine kırarsın kalbimi." Dedi Eren, sahteden ağlar gibi yaparak.

"Baba!" Kolunu sallamıştı Fleur." Lütfen, söyle! Söz veriyorum hayır demeyeceğim!"

"Söz mü?" Diye sordu Eren, birden eski hâline dönerek.

"Evet, söz."

"Tamam, gel bakayım buraya." Oğlunun omzundan tutup kendisine çekti. Diz üstü çöküp onun kulağına bir şeyler fısıldadı.

Mikasa, bu iki erkeği hiç bir şey anlamadığı için anlamsız anlamsız izliyordu.

Bir süre sonra, Fleur, kulaklarından başlayıp ayak uçlarına kadar kıpkırmızı kesilmişti.
"H-HEEEEH?! NEEEE?!"

Eren, sırıtarak ayağa kalktı.
"Söz verdin."

"A-ama-!"

"Erkek adam sözünden döner mi hiç?" Diye sordu Eren, tek kaşını kaldırıp oğluna bakarak.

Fleur iç çekti.
"İyi, peki." Diye mırıldandı. "Ben arkadaşlarımın yanına oynamaya gidiyorum."

Koşarak arkadaşlarının yanına geri döndü, Fleur.

"Ona ne söyledin?" Diye sordu Mikasa merakla.

"Eve gidince öğrenirsin." Demişti muzip bir gülümsemeyle Eren.

Mikasa, gözlerini kısarak ona baktı.
"Eren."

"Ya...biliyorsun..." dedi gardını hemen düşürerek Eren. Mikasa'nın ellerini tutmuştu. Gözleri tutmuş olduğu ellerindeydi." Fleur'u birlikte büyütemedik. Bunun seni ne kadar üzdüğünün farkındayım. Tabi o hâla bir çocuk ama ilk konuşmasına, ilk yürümesine tanık olamamamın seni ne kadar üzdüğünü biliyorum."

"Vee?"

"Açıkcası...bir çocuğumuz daha olsun istiyorum."

"Ne?"
Mikasa'nın yanakları allanırken, ister istemez şaşkınlıktan dudakları aralanmıştı.
"Ciddi misin? Bunun Jean'la at koşturmalık bir durum olmadığının farkındasın değil mi? Yani sırf Sasha hamile diye-"

"Hey dur dur dur dur bir saniye!" Dedi Eren, gözlerini ellerinden çekip Mikasa'ya baktı.
"Böyle bir konuda o aptalla yarışa girer miyim? O bir at, sürekli üremek isteyecektir. Ben sadece bir kızımız olsun istiyorum, o kadar."

"Cinsiyete de karar verdin demek?" Diyip gülmüştü Mikasa.

"Fena mı? Sana benzeyen bir kızımız olsa..." Mikasa'nın önüne düşen saçını kulağının arkasına itmişti Eren." Hiç fena olmaz diye düşünüyorum."

"Bir şartım var."

"Her şeyiyle kabulum."

"Daha dinlemedin bile!"

"Olsun, her şeye razıyım. Yeter ki bir kızımız olsun!"

Mikasa kıkırdamakla yetindi.

"Ee, nedir?"

"Umarım gözlerinin rengini yine senden alır çünkü ne zaman zümrüt yeşili gözlerine baksam cenneti görüyorum."

"M-mikasa..." Eren, utanarak kızarmıştı." Bu beni şey etti... duygusal."

"Seni seviyorum, Eren." Eren'e sarılmıştı Mikasa.
"Sandığından daha da çok."

"Ben de seni seviyorum."
Ellerini Mikasa'nın beline indirip sıkıca kendine bastırdı Eren.
"Bir kere daha dünyaya gelsem, bir kere daha seni severim."

Forgotten.||EreMikaWhere stories live. Discover now