32 . Bölüm

58 7 12
                                    

Linda resepsiyona geçerken Liz ve Steave de mutfağa geçtiler . Önce ne yapacaklarına karar verdiler . Steave ton balıklı salata ,Liz de fırında tavuk ve spagetti yapacaktı . İkisi de önlüklerini takıp işe başladı . Onların en yakın oldukları yer mutfaktı .

Birlikte müzik dinleyerek yemek yapmak onlar için büyük keyifti . Aynı şarkıyı söylerken göz göze gelmek , vücutlarının hareket ederken birbirine değmesi , pişirdikleri yemekleri birbirlerine tattırmaları ,onlar için heyecan ve mutluluk vericiydi . Çünkü mutfak ,onların duygularının aşkla harmanlandığı yerdi . Yemek yaparken hiç bir şeyi düşünmüyorlardı .

Liz bu akşam konaklayanlarla birlikte yemeği yemek istediğini söyleyince , Steave ile masaları birleştirdiler . Bahçedeki çiçeklerden toplayıp vazoya yerleştirip masaya koydu . Mumları da yerleştirip , ağaçtaki fenerleri yaktı . Bahçenin de ışıkları açılınca muhteşem bir görüntü çıktı ortaya .

Saat 20:30 'da dört kişi hariç herkes masadaki yerini almıştı . Bu akşam Doug ve doktor da onlara katılınca on kişi olmuşlardı masada . Keyifli bir akşam yemeği yediler .

Doktor yemekten sonra Liz'in eline bakmış ve gayet iyi olduğunu söylemişti . Steve ateşi yakarken ,yaşlı Steve de bodrum da ki küçük mahseninden iki şişe kırmızı şarap alıp geldi . Herkes ateşin etrafında oturdu . Hep birlikte şarkılar söylediler . Liz ve Steve yan yana otursalar da şarkı söylerken hep birbirlerine baktılar .

Steave ona sarılmak istese de , Liz'in ne tepki göstereceğini bilmediği için sarılamıyordu . Liz ise , Steave'in düşüncelerinden habersiz onun kollarının arasında olmak istiyordu . Ama Steve'in de çekimser tavrının farkındaydı ki ,sebebinin kendisi olduğunu biliyordu . Yavaşta Steve'e yaklaştı .

"Üşüdüm "dedi masumca ve onun kolunun altına girip sırtını göğsüne yasladı.

Steave onu belinden kavrayıp önüne doğru çekerek bacaklarının arasına aldı , onu göğsüne yaslayıp , kollarını ona doladı .

Liz başını ona doğru çevirip gözlerinin içine baktı . Ah o buğulu ela gözler , o gözlerde bir ömür kaybolmak istedi o an . Steve de onun yeşil gözlerinde .
Konuşmaya gerek yoktu . Onlar gözleri ile ifade ediyorlardı zaten hissettiklerini . İkisinin gözleri birbirlerinin dudaklarına kayınca , Liz alt dudağını ısırdı . Steave ise bu hareketle sadece zorda olsa yutkundu .
Etraflarındaki insanlar olmasaydı , açacaklardı ağızlarını ,ağızlarında ki güneşe ...
Liz bakışlarını çekip Steve'in yanağını öptü koklayarak . Sonra da yüzüne bakmadan başını göğsüne yaslayıp alevleri izledi .

'Bu kollarda huzur var ,güven var , aşk var' diye geçirdi içinden Liz. Ona her baktığında farklı bir dünyada kayboluyor hiç olmadığı kadar mutlu ve huzurlu hissediyordu . Ona her yaklaştığında kokusunu her duyumsadığında kalbi sanki yerinden çıkacak gibi oluyordu .

Aşk buysa eğer ,Liz aşık olmuştu . Ama korkuyordu işte . Bu kadar kısa zamanda aşık olabilirmiydi ? Gerçi ilk görüşte aşka hep inanamıştır oysa . Duygularından emin olsa da , sonunda hem kendini hem de Steave 'i üzmekten korkuyordu işte . Onu bu düşüncelerinden koparan duyduğu 'aşkım 'kelimesi oldu .

Steave kulağına eğilip ;
"Aşkım " deyince ,Liz ışıldayan gözlerle ona baktı .
"Sana söylüyorlar " deyip karşılarında oturan çifti gösterdi .

Liz kendini biraz dikleştirdi .
"Af edersiniz ! Alevleri izlerken dalmışım."

Karşısında oturan çift ; dinlemekten çok keyif aldıkları bir şarkı olduğunu ,ama şarkının Türkçe olduğunu söylediler .

"Türkçe mi ?" Diye sordu Liz keyifle .

İkiside başları ile onayladı onu .

"Sözlerini yada söyleyeni biliyormusunuz ? Merak ettim bu güzel şarkıyı. "

"Biz altı yıl önce balayı için Türkiye'ye , Bodrum'a gittik . Bir gece orda dinlemiştik . Müziği , sözleri bizi çok etkilemişti . Her evlilik yıl dönümümüzde mutlaka dinleriz . Az önce biz konuşurken arkadaşlar sizin Türkçe bildiğinizi söyleyince, bu gün de yıldönümümüz belki siz "

Liz araya girip " sözlerini söylermisiniz ?"
Deyince ,kadın sevinçle söyledi sözleri.

"Gecmis deil bu gun gibi "dedi bozuk Türkçe si ile .

"Aa ! Çok güzeldir ayrıca bende çok severim ,eski bir şarkı . Benim babam da anneme söylerdi ." dedi buruk bir gülümseme ile .

"Bizim için söyler misiniz?" Diye sordu kadın heyecanla .

Liz gülümseyerek onayladı kadını . Steave notaları bilmese de gitarı ile eşlik etmeye çalıştı . Liz şarkıyı söylerken çiftte dans ediyordu . Nakarat kısmında onlarda Liz'e eşlik ettiler .

Geçmiş değil bu gün gibi
Yaşıyorum hala seni
Sen hep benim yanımdasın
Gündüzüm de gecemdesin
Çalınmazsın söylenmezsin
Sen benim şarkılarımsın

Onlar mutlulukla danslarına devam ederken Liz'de buğulu gözlerde kayboluyordu şarkıyı söylerken . Linda erkek arkadaşını görüntülü arayıp hem ortamı gösteriyor hemde şarkıyı dinletiyordu . Yaşlı Steave alevlerin karşısında anılara dalmıştı yine . Doug ve doktor keyifle kadeh kaldırıp şarap içiyordu . Pansiyonun diğer sakinleri de bahçe kapısından geçip , gelip bu güzel ortama eşlik ettiler .

Şarkı bittiğinde herkes onu alkışladı . Liz ayağa kalkıp referanse yaptı teşekkür ederken Steve de ayağa kalktı .

"Sizin sayenizde söylediğim bu şarkıyı ,önce size armağan ediyor ve sonsuz mutluluk diliyorum. Sonra da hayatımın ilk aşkı olan babama , çünkü beni duyduğunu ve gördüğünü biliyorum ." deyip Steve'e baktı .

"Ve bu gün ve geleceğimde ki bütün şarkılarımın sahibi olan adama ,sevgili Steave 'e . Tüm sevgim ile sana da hediyem olsun ."

Steave o an ne dese ,ne yapsa bilemedi . Liz bu söylediği ile ona dünyaları vermişti . O bu anı çok beklemişti hemde çok . Liz ona cennetinin kapılarını açmıştı sonunda .

Liz'in yüzünü avuçlarının içine alarak dudaklarına bir öpücük kondurup sarıldı. Kulağına eğilip "nihayet sevgilim nihayet " dedi gözünden akan bir damla yaşı silerken .

Herkes yanındakine sevgi ile sarılırken , Linda da erkek arkaşına sevgilerini iletiyor ,yanında olmadığı için de az biraz sitem ediyordu . Doug herkese şarap koydu ve kadeh kaldırdı .

"Aşk'a ,sonsuza dek aşık kalanlara ve özlemle beklenenlere " deyip yaşlı Steve'e göz kırptı .

Vakit gece yarısını çoktan geçmişti . Herkes yavaş yavaş odalarına çekilirken Steave bardakları toplayıp bahçeyi de düzenlemeye başladı . Liz bulaşıkları makineye yerleştirirken ,Linda da yarın sabah ayrılacak olanların işlemlerini yapmak için resepsiyona geçti . Doug Steave' den onu eve bırakmasını istediğinde , yaşlı amcasına baktı seni de bırakayım mı anlamında ama o ;
"ben eve gitmeyeceğim burda kalacağım " dedi .

Steave hemen mutfağa gidip tezgahı silmekte olan sevgilisinin arkasına sessizce yaklaşıp beline kollarını doladı , boynundan öptü . Doug 'ı bırakmaya gideceğini , eğer uyumazsa döndüğünde balkonda oturabileceklerini söyleyince , Liz yorgun olduğunu fakat erken gelirse belki oturabileceklerini söyledi .

Steave gittikten sonra oda odasına çıkıp üzerini değişip geceliğini giyerek balkona çıkıp oturdu . Yaşlı adamın hala ateşin başında oturduğunu görünce gitmediğini anladı ,bu adamı sevmişti . Onu izlerken adamın eli ile gözlerini sildiğini görünce içi acıdı ,yine ağlıyor dedi kendi kendine . Bu onu ilk defa ağlarken görüşü değildi . Ve bu adam gözyaşlarını herkesten saklıyordu .
Her ne kadar ona huysuz deseler de ,Liz onun yüreğinin yumuşacık olduğunu biliyordu . Bunu bakışlarında ve konuşmalarında ,hatta onu sahiplenmsinde görmüştü . Belki de o huysuz ,aksi tavırları bir kalkandı onun için tekrar kırılmamak adına .Bu adamın içinde bir acı yada kabuk bağlayaman bir yara vardı kimseye göstermediği buna emindi . Belki bir gün anlatır diye düşündü Liz .
Belki bir gün ... Onun için hala geçmemiş olan , ilk gün ki gibi aynı aşkla sevdiği ,özlediği , çalıp da söyleyemediği şarkısını yeniden söylerdi kimbilir .

YENI BAŞLANGIÇLARWhere stories live. Discover now