Gidiş 2

103 8 0
                                    

"Elif ! Tatlım burası karıştı . Adamlar mali şubeden miş ."

Liz elini öfke ile alnına vurdu ve sessiz kalıp dinlemeye devam etti .

" Sürekli sorular soruyorlar . Emre onlara şirketin mali işleri ile senin ilgilendiğini söyledi . Sana ulaşamadığını ve nerede olduğunu bilmediğini söyledi. Adresini aldılar . Neler olduğunu anlayamadım ."

"Lanet olsun sana Emre , seni tanıdığım güne lanetler olsun ."sinirden titriyordu .

"Elif neler oluyor . Her yer karıştı burda .Senin imzan olan belgeleri onlara gösteriyor seninle ilgisi ne?"

"Zeynep ! Bunların hepsi onun oyunu . Kendi pisliklerini bana yıkmaya çalışıyor ve ben hayatımı yakıp yok etmesine izin vermeyeceğim . Ben şimdi kapatmalıyım ."

"Bana söz verdin beni görmeden gitmeyecektin".

Liz derin bir nefes alıp verdi .
" Gitmiyorum  kara kız sen benim tek dostumsun ve seni görmeden gitmem  seni çok seviyorum. Sadece güvenli bir yere gitmem gerekiyor . Bana ulaşamazsan korkma . Ben ilk fırsatta seni ararım . Ve söz veriyorum herşeyi anlatacağım sana . Ona karşı dikkatli ol o ,o çok tehlikeli ." İkisi de ağlıyordu.

"Elif...Ne olursa olsun ben her ne yapmış olursam olayım sende benim tek dostum sun . Dikkat et  uçağın zamanını  da haber ver ."

"Görüşürüz Kara kız ".

Zeynep' in cevabını beklemeden telefonu kapadı .Hemen bir taksi çağırdı ve  kapıcıyı aradı . Bavullarını kapının önüne çıkarıp son defa dönüp evine baktı . Ne çok anısı vardı bu evde .Annesi,babası ve büyük annesi ile tabi Kara kızla da . Onu çok özleyecekti  ve bütün anılarını gözyaşları içinde geride bırakmasına sebep olan Emre ile .

"Adi pislik" diye söylendi .Arkasında duyduğu sesle kapıcının geldiğini anladı . Evin kapısını kilitledi .

"Elif kızım , iyi misin ne oldu ?"

" Değilim Mustafa abi hiç iyi değilim."
Adam üzgün ve meraklı gözlerle baktı ona .

"Ben gidiyorum  uzun zamanda yokum . Zor geliyor işte gitmek ".

"Anlıyorum . Yardımcı olayım ."

"Teşekkür ederim". Diyerek asansöre ilerledi . Bavulları koyup onlarda asansöre geçti . Liz gözyaşları arasında konuşmaya devam etti.

" Benden sonra arkadaşım gelecek evde o kalacak. Beni sorarsa veya başkaları sorarsa bilmiyorum gitti dersin." Adam kafasıyla onayladı .

Asansör durunca bavulları da peşlerinden çekerek dışarı çıktılar. Taksi gelmişti .Kapıcı taksicinin yardımı ile bavulları yerleştirdi .
Liz' e dönüp ;
"Güle güle kızım, kendine dikkat et ."

"Teşekkür ederim. Herşey için "diyerek ona sarıldı .

Bu gayri ihtiyari gelişti ama Liz kendini o kadar yalnız hissediyordu ki; o an birine sarılma ihtiyacı ile dolmuştu . Kapıcı şaşırsada , oda kızım dediği Liz 'e sarılıp sırtını sıvazladı.
Liz geri çekilip;
"Hoşçakal Mustafa abi" deyip hemen taksinin ön yolcu koltuğuna geçip oturdu .

Gözyaşları sel olup akıyordu .Telefonu çalıyor ama Liz ağlamaya devam ediyordu . Biraz ilerledikten sonra taksici kenara çekti .

"Bayan iyi misiniz?"
cevap vermedi. Fiziken orda olsa da , ruhen çok uzaklardaydı .

Taksici bir kaç defa seslenip, en son Liz 'in koluna dokununca dönüp taksiciye baktı.

"Pardon . Havaalanına lütfen "deyip başını cama çevirdi.

Taksici aracı çalıştırırken ;
"Özür dilerim ama telefonunuz çalıyor.Az öncede çalıyordu" deyip yola koyuldu .

Liz arayanın kim olduğuna baktı. Arama tuşuna basıp ,nefes alıp karşı tarafın açmasını bekledi.

"Pamuğum !"arayan büyük annesi idi.

"Tatlım iyi misin?"

Liz her ne kadar kötü olduğunu söylemek istese de ,onu üzemezdi.Acısını nefesi ile içine çekti. İyiyim demekle yetindi.

"Uçağın kaçta . Ne zaman yanımda olursun ?"

Liz eli ile saçlarını karıştırıp kafasını önüne eğdi . Sonra nefes alıp kafasını kaldırdı .

"Pamuğum , ben Manhattan'a gelemiyorum. Biliyorum öyle demiştim ama burda işler karıştı şirket meselesi.Sana daha önce bahsettiğim durumlardan yani. Ama planladığım gibi yapacağım bunu bil yeter. Uçağım bir kaç saate kalkacak. Her ihtimale karşı başka bir yere bilet almıştım vardığımda seni ararım . Sen sakın arama zaten arasan da ulaşamayacaksın."

"Tanrım çok üzgünüm ben senin sesini duymadan nasıl duracağım?"

Bu arada taksici yan gözle arada Liz'e bakıyordu.
'Ne kadarda akıcı ingilizce konuşuyor ' diye içinden geçiriyordu. Tabii ne söylediğini anlamıyordu. Fakat yüzünden ciddi birşeyler olduğu anlaşılıyordu.

"Bende üzgünüm Pamuğum . Seni görmeye çok ihtiyacım vardı . Seni çok özledim".

"Canımın içi bende ama hayat işte. Sen iyi ol ,güvende ol , gerisi hallolur hem ben hep seninleyim. Unutma beni görmesende  kolyeyi avucuna al beni yanında hissedeceksin ben hep ordayım tam göğsünde. Seni bir daha görmesem de sakın unutma Elizabeth herşey geçecek ."

"Sen benim herşeyimsin Pamuğum"

"Gözlerini kapat ve kolyeyi tut, beni hissedeceksin ben hissediyorum."

Liz kolyesini sımsıkı tutup ,gözlerini kapattı ve yine hissetti .

"İşte böyle ben hep yanındayım ."

Liz güçlükle"seni seviyorum büyük anne "dedi.

"Bende ...bende meleğim ."

İkisi de artık konuşamadığı için kapattılar. Bu arada hava alanına vardılar Liz ücreti ödeyip bavullarını aldı. Gözyaşlarını sildi ve içeriye geçip bilet onayını yaptırıp bavullarını teslim etti . O sırada yan tarafından bir kız belli belirsiz gülümsedi ama Liz , hiç farkında değildi. O kadar kötüydü ki ,kimseyi görmüyordu.

Uçağı anons edilince yürümeye başladı nihayet uçakta idi. Koltuğuna otururken bile gerginliği devam ediyordu. Bir şey olmadan bir an önce gitmek istiyordu  , kemerini takıp arkasına yaslandı.

Uçak ,İstanbul semalarında havalanırken ; başını minik cama yasladı.
"Elveda İstanbul,elveda babam ve elveda bütün yaşanmışlıklar."dedi içinden.
Gözünden yine yaşlar akmaya başlayınca onları elinin tersi ile sildi ve bu defa içinden değilde dilinden dökülü
verdi kelimeler.

"Elveda boşa geçmiş onca zaman ".

Uçak bulutların üzerinde ilerlerken , Liz derin bir nefes alıp arkasına yeniden yaslandı....

YENI BAŞLANGIÇLAROnde histórias criam vida. Descubra agora