0.4 | Water : The Warriors of Kyoshi

612 77 243
                                    

Açık Deniz-Draco'nun Gemisi

Açık denizin ortalarında bir yerlerde, demir gemideki odasında meditasyon yapıyordu Draco. Yere oturmuş, ellerini önünde birleştirmiş, gözlerini kapatmıştı. Düzenli bir şekilde nefes alıyor, sonra da geri veriyordu ve önündeki masaya dizdiği dört yanan mumun alevleri, o nefes alıp verdikçe bir küçülüp, bir büyüyordu. Aklı tamamen temizdi. Son zamanlarda yaşadığı bütün olumsuz olaylar yüzünden yapıyordu bu meditasyonu. Güçlenmeliydi. Zhao'dan bir adım önde olmak için, Avatar'ı yakalayıp evine dönebilmek için.

Ancak odasının kapısının açıldığını duyduğunda, gözlerini açıp, "İşimin sadece Avatar'la ilgili bir haber varsa bölünmesini istemiştim." dedi.

Amcası Iroh, kapıyı tamamen açıp, "Bir haber var zaten, Prens Draco." dedi. "Ama hoşuna gitmeyebilir. Çok üzülme."

Draco istifini bozmadan, sakinliğini koruyarak mumlara bakmayı sürdürdü. "Amca, soğukkanlı olmamın büyük liderlik işareti olduğunu bana sen öğrettin. Söyleyeceğin her neyse kaldırabilirim."

"Pekala." dedi, Iroh, omuz silkerek. "Onun nerede olduğunu bilmiyoruz."

Draco'nun önünde mumlar bir anda tavana kadar parıldadı. Draco hızla ayağa kalktı ve sinirle amcasına dönüp kaşlarını çattı. "Ne?"

Mumlar hala aynı görkemliği ile yanarken, amcası elindeki yelpazeyi açıp suratına tuttu. "Camı açmalısın bence. Burası baya havasız kalmış."

"Haritayı ver bana!"

Draco amcasının elinden haritayı aldı. Iroh, yelpazeyi yüzüne doğru sallamaya başladı. "Avatar bir çok kez, farklı yerlerde görülmüş ama izini sürmek imkansız."

Draco haritada gözlerini çevirdi. Avatar sandığından da zekiydi. Görüldüğü yerler birbirleri ile o kadar alakasızdı ki, sonraki durağının neresi olduğunu söylemek, neredeyse imkansızdı. "Onu nasıl bulacağım, amca? Kaçınma manevraları yapmada usta."

Iroh omuz silkti. "Bilmiyorum. Haritada gördüğün gibi onun izini sürmek çok zor. Ayrıca, artık şu mumları eski haline çevirebilir misin?"

Draco farkında olmadan büyüttüğü mumun ateşlerini söndürdü ve geri yerine oturdu. İşler daha da kötü gitmez dedikçe, daha çok çıkmaza girdiğini hissediyordu. Onu yakalayıp eve götürmek gözüne ilk başta çocuk oyuncağı gibi gelmişti. Ancak şimdi anlıyordu ki, onu bu kadar hafife almamalıydı. Bu hataya bir kez düşmüşken, ikinci kere aynı şeyleri tekrarlamamalıydı.

"Bir yolunu bulacağım." dedi, Draco, haritayı bir kenara bırakarak. "Ömrümde yapacağım son şey bile olsa, onu yakalayıp ülkeme geri döneceğim."

"Prens Draco," dedi, amcası. "Bu tür olaylarda, sabırlı ve sakin olmalısın. Eğer sakinliğini yitirirsen, en büyük zayıf noktan ortaya çıkar."

Draco derin bir nefes aldı. "Biliyorum, amca."

"Sen meditasyon yapmaya devam et." dedi, amcası, kapıya yönelirken. "Biz Avatar'ın izini aramaya devam edeceğiz."

"Tamam." dedi, Draco. "Teşekkür ederim."

Amcası gülümsedi ve odadan çıkıp, arkasından kapıyı kapattı. Draco da tekrardan mumlara doğru döndü ve ellerini önünde birleştirip gözlerini kapattı. Derin bir nefes alırken, önündeki mumların ateşi büyüdü ve nefesini verirken de, mumların ateşi normal boyutuna döndü.

Sakinleşmeliydi. Panik yaparsa, amcasının da dediği gibi zayıf bir duruma düşerdi. Sakin olmalı ve en doğru anı beklemeliydi.

Yoksa hayatta Avatar'ı yakalayamazdı.

The Last Airbender | Drarry Où les histoires vivent. Découvrez maintenant