BÖLÜM-16

4K 153 20
                                    

Çaresizlik canımı çok yakıyordu. Dayanmak artık çok zordu benim için. Ya biri beni kurtaracak yada baranın dediği gibi zamanı geldiğinde ölüp gidicektim. Beni bu duruma sürükleyen ölen babamdan nefret edemiyordum çünkü o ölmüştü. Eyer yaşasaydı ona söyleyeceğim  çok ağır sözler olabilirdi. Annem babama herzaman sevgi ile yaklaşmıştı acaba nasıl bir pislik olduğundan haberdar mıydı.

                                         *****
Baran bana bu sabah sarılmıştı ve saçlarımı okşamıştı. Beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama bunu neden yaptığını bir türlü çözemiyordum. Sormak istiyordum ama çekiniyordum. Aslında onun bana sarılması kendimi iyi hissettirmişti. Nekadar saçma değilmi bana okadar eziyet eden bu adam sabah bana huzur vermişti.

Baran karşımda dikilmeye başladı. O az önce benim göz yaşımımı silmişti. Buna şaşırmak istesemde sanki duygularım yok olmuş gibiydi o yüzden tepkisiz kaldım ve yattığım yerden doğrulup oturmaya çalıştım. Onun bana baktığı gibi bende ona bakmaya başladım. . Aramızda sessizlik volta atıyordu. Bu sessizliği benim bozmam imkansızdı susup onu izlemeyi tercih etmiştim. Beni izlemeyi nezaman bırakacaktı bu beni gerçektende rahatsız ediyordu. Bakışlarında sanki bir plan gizliydi birşey düşünüyormuş gibi gözüküyordu.

" Nasılsın" sorduğu soruya karşılık şaşırsamda tepkisiz bir şekilde durdum.

" Niye soruyosun" ses tonum sanki nefrete bürünmüş gibiydi. Sorduğum sorudan sonra yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.

" Soruya soruyla cevap he" bu cümlesine karşı busefer ben gülümsedim. Ama bu gülümseme hiç içten değildi.

" Çağan nerde" tekrardan bir soru yöneltmiştim.

" Niye soruyosun" bu ne şimdi benimi taklit ediyor diye düşündüm bende onu taklit edebilirdim.

"Soruya soruyla cevap he" yüzündeki gülümseme büyümüştü.

" Zekisin" bu lafına karşı yüzümde mimik oynamamıştı. Cevap verme gereğide duymadım. Acıkmıştım aşağı inip bir şeyler yemem gerekiyordu. Bire ağrı kesici atsaydım benim için iyi olurdu çünkü ağrılarım hala devam ediyordu.

Barana bakmadan ayağımı yerle birleştirmeyi başarmıştım. Yavaşça kalktım ve aksayarak kapıya doğru ilerledim. Baran hala ayakta dikiliyordu umursamadan odadan çıktım. Merdivenlerde olabildiğince yavaştım. Sonunda indim salonda akay ve çağan oturuyordu. Çağan beni farketmişti.

" Birşey mi istiyorsun" sorusuna kafamı sallayarak evet demeye çalıştım. Ayağı kalktı ve yanıma geldi

" Acıktınmı istersen sandviç yapabilirim yada menemen yada bak tavukta var" diye bir ton seçenek sundu

" Sandviç" dedim şaşırır gibi baktı

" Okadar şeyden onumu seçtin inanılmazsın adacım" göz kırpmayı ihmal etmemişti. Onu seçme sebebim gecenin bir yarısı uğraştırmak istemiyordum. Zaten iyi hissetseydim ona yaptırmazdım. Sandalyeye oturdum ve Çağanı izlemeye başladım. Bir yandan şarkı söylüyor bir yandan sandviçi hazırlıyordu.

Kusura bakma seni unutamadım
Bu benim hatam ne yapsam olduramadım
Alev alev yanıyor can kafesim
Kesilir nefesim seni bırakamadım

Kusura bakma seni unutamadım
Bu benim hatam ne yapsam olduramadım
Alev alev yanıyor can kafesim
Kesilir nefesim seni unutamadım


Severdim bu şarkıyı sesi çokta güzel değildi bu yüzden gülümsedim. Güldüğümü görünce alayla sinirlenmiş gibi yaptı elini beline koydu ve kaşlarını çattı.

KANLI ELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin