prologue

773 67 121
                                    

chalice

yer: Kore Dostluk Buluşması

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

yer: Kore Dostluk Buluşması

"Artık bu iki devlet arasındaki anlaşmazlığa bir son vermeliyiz, bu barışı sağlamak için bu toplantıyı yapan Kore Krallığı'na da sonsuz teşekkürlerimi sunarım." Çin kralı konuşmayı bitirip barış istediği Türk kralına çevirdi gözlerini. Neredeyse tüm gözler aynı kişinin üstündeydi.

"Dürüst olmak gerekirse," diyerek başladı sözlerine Türk Han'ı. "Halkıma, toprağıma verdiğiniz zarar aşikar. Ancak sanıyorum ki ördüğünüz o uzunca taş duvar sizi de benzer bir zarara uğratmıştır. Biz her zaman barışı temenni ederiz, tabi koca duvarlar örmeye hevesli olmayanlarla."

Uzunca süren konuşmanın ardından bu barış toplantısını düzenleyen Kore hükümdarı, hizmerkarlara eğlencenin başlamasını işaret etti. Kadehlerdeki lüks ve oldukça pahalı duran içecekler masalara gelirken içinde çeşit çeşit yiyecek bulunan tabaklar da yerini çoktan almıştı. Arka fondaki kısık geleneksel melodi; büyük, altın kaplama olan gösterişli salonun havasını yumuşatıyordu.

Kore kralının oğlu olan Hyunjin orta yaşlı krallardan ve onların orta yaşlı sohbetlerinden bıkıp Japon prensi Haruto'yu büyük salondan koridora çıkardı.

"Bunlar çok sıkıcı Haruto, biz kral olunca böyle olmayalım." Haruto ona gülüp Hyunjin'in uzattığı kadehe vurdu kadehini.

Hyunjin'in yardımcısı olan Hyunsuk ve Yeonjun kardeşler onların yanına geldiğinde derin bir sohbet başlamıştı.

Uzun ve geniş, pastel pembe tonlarda ki elbisesinin eteklerini yerde sürükleyerek onlara yaklaşan Yeji selam verip konuşmaya dahil olduğunda ortam çok daha eğlenceliydi.

Kralın kızı Yeji'nin ortaya çıkmasıyla birkaç prenses daha ortaya çıkmıştı. Yeji; açık renk, oldukça gösterişli giyinmiş ve elinde bir kitap tutan kıza bakıyordu. Kitabın üstündeki yazıyı az olan Çincesiyle okudu Haruto. Anladığı kadarıyla bir şiir kitabıydı.

"Bak şu kız Çin kralının ikinci karısından olan küçük kızı, bizim Hyunsuk'a aşk mektupları yazan kız bu." Yeji kızı masadakilere gösterip güldü.

Hyunsuk utançtan kızarırken Haruto dalga geçmeden durmayacaktı. "Kız güzelmiş, eğlenebilirsin." Hyunjin kahkaha atıp Haruto'nun omzuna vurdu hafifçe.

"Güzel mi? Herkes Japon prensinin kör olduğunu duymalı." Yeji yüzünü buruşturup kıza baktı ve geri döndü.

"Bu kız Yeji, Hyunsuk ile yakın diye Yeji'yle tartışmış. O yüzden sevmiyor." Dedi Hyunjin hafif parmak ucunda yükselip Haruto'nun kulağına. Haruto hafif gülerek kafasını salladı ve Hyunsuk'a döndü.  "Ama yerinde olsam yine de bir düşünürdüm. Şu devirde hangi prenses ilk adımı atar ki?" Haruto dalga geçerken Hyunjin kahkaha attı.

"Dalga geçmeyin, kız ciddi anlamda takıntılı." Hyunsuk kıza bakmamak için yüzünü diğer tarafa çevirirken konuştu.

"Haruto önüne gelene yürüdüğü için bizden de aynı performansı bekliyor." Yeonjun'un Hyunsuk'a destek olan konuşması onu cesaretlendirirken Haruto omuzlarını genişletti.

"Her önüme gelene yürümem tamamen iftira ama her önüne geldiğim bana yürür. Bu tartışmasız."

Yeji hızla arkasına dönüp kısık gözleriyle Haruto'yu süzdü ve yüzünü buruşturmayı ihmal etmedi.

O Haruto'yu gömmek adına bir şeyler söyleyecekken kapının önünde oluşan gürültü bunu engellemişti. Kafasını çevirip baktığında gördüğü yüz gülümsemesine neden oldu.

"Hyunjin çabuk bize iki içecek getir. Arkadaşım geldi." Yeji hızlı adımlarla onun yanından ayrılıp kapıya doğru yürüdü ve içeri giren kadının önünde saygıyla eğildi.

Hyunjin yüzünü buruşturup onun arkasından bakıyordu. "Bir prensle bu şekilde konuşamazsın, hele benim gibi bir prensle asla!" Yeji, onu duyamasa da Hyunjin söylenmeyi asla ihmal etmezdi.

Haruto hafifçe kafasını uzatıp Yeji'nin ne için gittiğini anlamaya çalıştı. Genç ve oldukça iyi giyimli bir kızla sıkı sıkıya sarılmışlardı. Tanımadığı bu kızın yüzündeki büyük gülümseme Yeji'yi ne kadar sevdiğini gösteriyor gibiydi.

"Bu kız kim?" Hyunsuk'un kulağına eğilip sordu.

"Türk kralının kızı." Haruto kaşlarını şaşkınlıkla kaldırıp kıza bir kez daha baktı ve daha sonra Hyunjin'e döndü.

"Tamam tamam ben götürürüm içecekleri nazlı prens."

"Haruto söyle hizmerkarlara getirsinler şu odaya." Yeji Hyunjin'e şımarık şekilde dil çıkarıp yan taraftaki odaya girdiğinde Haruto hızla arkasına dönüp içeceklerin olduğu masaya ilerlerledi.

Elindeki içecekleri hızlı adımlarla içeri götürürken gözleri Yeji ve o kızı aradı. Köşede oturan ikili, aralarında kısık sesle konuşurken oldukça eğleniyor gibi görünüyorlardı.

İçecekleri onların önündeki minik masaya bırakıp gülümsedi. "Buyrun hanımlar. "

Az önce Türk prensesi olduğunu öğrendiği kızın önünde eğilip onu selamladı ve aynı karşılığı kızdan da aldığında  elini zarifçe kavrayıp dudaklarına yaklaştırdı. Yumuşak dudakları, kızın beyaz tenine sürterken yüzünde oluşan gülümsemeyi gizlemeden başını kaldırdı.

"Merhaba, ben prens Haruto. Sizinle tanışmak benim için bir şeref." Haruto tuttuğu eli nazikçe bırakıp kıza baktı.

Kız, büyük bir nezaketle gülümsüyordu. Bu Haruto'nun öz güvenini yükselmişti. 

"Prenses Ayana, o şeref bana aittir." Haruto gülümseyip tekrar selam verdi. Kızın adını öğrenmek onu mutlu etmişti, Yeji ve imalı bakışları olmasaydı onunla sohbet etmek isterdi.

Yeji'nin sohbete pek imkan tanımayacağını anladığında kibarca gülümseyip arkadaşlarının oldu köşeye ilerledi.

Hyunjin Haruto'yu gördüğünde elini yanındaki Hyunsuk'a uzattı. "Sizinle tanışmak büyük bir şeref." Sesini oldukça inceltmişti. Haruto yüzünde bir tebessümle ona göz devirdi. Onu umursamıyor gibi davranarak masadaki kadehe uzandı ve içeçekten bir yudum aldı.

Yeonjun kolunu masaya dayayıp Haruto'ya yaklaştı. "Hakikaten de her gördüğüne yürümüyormuşsun!"

Haruto kendini beğenmiş bir gülümsemeyle ona baktı. "Her adımda önüme güzel prensesler çıkıyorsa demek."


Haruto  Watanabe  fanfiction  by
©helenrensa
2021

chalice ❧ harutoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin