“Sen hangisi için bu kadar dikkatli baktın?” dedim şakayla karışık. O da gülümsedi.

“Senden o kadar çok hoşlandım ki kötü bir yanını bulabilmek için diktim sana gözlerimi.” Kahkaha attım. “Şaka bir yana sarışın değilim diye ısrar edince bakma gereği duydum. Bir insan bir şeyden rahatsız oluyorsa ya gerçek bir sebebi vardır ya da kusurlarının yüzüne vurulmasından hoşlanmadığı için kaçığa bağlamıştır.”

“Ya da sadece hoşlanmamıştır.” dedim kendi durumumu özetleyerek.

“O da olur.” diye onayladı. Kafeteryanın dolu olduğunu görünce yüzümü ekşittim. Kalabalık ortamlar çok nadir zevkimle uyuşuyordu. Uzun kuyruğa girip on dakika sonra elimde iki paket çikolatalı sütle ayrıldım. Barın ananas suyu almıştı. İnsanların daha az olduğu bir yerde çimlere oturduk.

“Çikolatalı süt güzel seçim” elindeki plastik bardağı tutarken pipeti ağzına yerleştirdi ve içmeye başladı.

“Ananas suyu hiç içmedim bir şey diyemeyeceğim.” Ayrıca burada satılmasına bile şaşırmıştım. “Dene” dedi bardağı bana uzatırken. Bardak ve Barın’ın gözleri arasında bir süre gidip gelmiştim.

“Erkek arkadaşım var!” diye bağırıp yüzüne bakmaya devam ettim. Sanki o bana çıkma teklif etmiş gibi yaptığım bu çıkış, kendimi rezil ettiğimin bir göstergesiydi. Kahkaha atmaya başladığında kaşlarımı çattım.

“Tamam! Gerçekten komikti ama gülme!” diye tekrardan bağırdım, o hala gülerken. Karnını tutmaya başlamıştı. Sırtüstü çimenlere yatarak gülmeye devam ederken omuzlarımı göğüs hizamda birleştirdim. Kısaca bir kızın trip atma modundaydım ama tabi ki atmıyordum.

Yattığı yerden hızlı nefesler alarak gülmeyi bıraktı. “Benim de var” dedi.

“Özür dilerim. Bu konularda iyi değilim” dedim. Yerinden doğruldu ve ananas suyundan bir yudum daha içti. “Hangi konuda? Bence iyi bir komedyensin” dedi beni sinir etmek için. Başardı da.

Şakacı çocuk” pipetin plastiğini çıkartıp kutuya soktum ve efkârlı bir şekilde içenler gibi süt içmeye başladım. Hem de çikolatalı bir efkâr! “Arkadaş ilişkilerinde iyi değilim”

“Psikoloji okuyacak biri için derhal öğrenilmesi tavsiye edilir” dedi gülerek. Haklıydı. Aslında arkadaşım yok diyordum ama Duygu vardı. Barkın’la konuşuyorduk, bazen de Elif’le. Azdı ama özdü. Her dakika onlarla değildim belki de çok az beraberdik ama en azından vardı.

“Arkadaş ilişkilerini zamanla öğreneceğimi umuyordum” dedim ufak bir yalanla. Aslında amacım sessiz kalmaktı ama bu tarafını düşünememiştim. Başını ‘tamam’ dercesine salladı. Birkaç dakika içeceklerimizi içtik ve sessiz kaldık. Yenilerine ihtiyacım olmadığı konusunda yanılmış olmalıydım. En azından şimdilik öyle görünüyordu.

                        ♠♣♦

Kampüsten sürünerek çıktım. Barın’la içeride vedalaşmıştık zaten. Motorumun yanına giderken yanımda bir araba belirdi. İçindeki görünmüyordu, bu yüzden umursamayarak yoluma devam ettim. Pencere açılma sesi gelse de dönüp bakmamış ve çantamı motorumun arkasına yerleştirmiştim.

“Hey güzel bayan! Benim ev bugün boş!”  tanıdık sesle arkamı dönüp tek kaşımı kaldırdım.

“Senin ev hep boş Devrim. Tek yaşıyorsun” pencereden kafamı uzattım.

“Tek olmaktan sıkıldım ve seni kaçırmaya geldim” dedi çocukça gülümseyerek.

“Kaçırsana hadi” dedim umduğum şeyi yapmasını beklerken. Tam o sırada kapısı açıldı ve içinden kusurlarıyla kusursuzluğun profilini çizen ‘erkek arkadaşım’ çıktı. Kapıyı sertçe kapatıp bana döndü ve hınzır bir şekilde sırıttı. Umduğum şeyi yapacağını anladığımda meydan okurcasına güldüm ama zorluk çıkartmayı düşünmüyordum.

Sen Gittiğinde(Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin