10. BÖLÜM

525 59 190
                                    

Hemmen gelen yeni bölümümüzde tekrardan selamün aleyküüm

Şimdi tekrardan söylüyorum yeni kitabımız SEVDALUK'a hepinizi bekliyorum! Davetlimsiniz efenim!

Bu bölümün oy sınırına daha yüksek koyacağım( çünkümsü hemen geçilmesini istemiyorum, bir anda çok fazla bölüm attım ve okulum başladı, yeni bölümü yazabilmem için biraz vakte ihtiyacım var)

OY SINIRI 35

OY VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN LÜTFEN

HADİ BAKALIM GEÇİN BÖLÜMEEEEE

 ....................................

Oğuzlar göreve gideli tam 1 hafta olmuştu, cuma günüydü ve hala dönmemişlerdi. Bu müddette öğrendiğime göre sadece bir teslimatı durdurmak için gitmişlerdi ama böyle bir görev neden bu kadar uzun sürsündü ki?

Bir hafta boyunca Oğuz hiç görev telefonunu açmamıştı ve benim endişelerim gittikçe derinleşiyordu.

Sanki bir hançer vardı haber alamadıkça göğsümün biraz daha derinlerine batan, canımı yakıyordu.

Bugün karakola gidecektim.

Hüseyin amcanın dediği gibi tam bir hafta sürmüştü karakola atanmam ama açıkçası ben tam bir hafta sürmesini beklemiyordum. Sonuçta hangi insan yeni işine hafta sonuna bir gün kala başlardı ki?

Bugün değil de pazartesi başlarım diye düşünmüştüm ben. Demek ki bir acelemiz vardı!

Erken uyandığım için dün akşam fırından sabah kızartmak için aldığım hamuru dolaptan çıkarıp halkalar haline getirerek kızartmaya başladım. Kendim içinse kahvaltı niyetine sadece zeytin peynir yemiştim.

Bu arada evet kendi evimdeydim, ilk iki gün her ne kadar Nermin teyzelerde kalmış olsam da böyle durumlara çok alışık değildim ben.

Onlar beni öyle görmese de ben kendimi yük olmaya başlıyormuş gibi görüp rahatsız olurdum. Bu yüzden üçüncü gün ısrarlarına rağmen eve gelmiştim. Zaten şu ikili de peşimden ayrılmıyordu.

Başta sadece onlar vardı, gündüz de gece de, ama ben sonrasında hallerine çok acıdığım için Hüseyin amcayla konuşup onu ikna etmiştim. Artık kava kararınca başkaları geliyor, aydınlanır aydınlanmaz da onlar geri dönüyordu.

Benim yüzümden insanların bu hallere düşmesinden ötürü kendimi oldukça kötü hissetmem de işin cabasıydı!

Evi son kez kontrol edip ayakkabılarımı giydim ve dışarı çıktım. Bu sırada kızarttığım hamurla beraber zeytin peyniri de poşetle kapının üzerine astım.

Hava daha tam aydınlanmamıştı ve bulabileceğim en temiz havaya rastladığım için çoktan derin derin nefesler alıp mis gibi havayı içime çekmeye başlamıştım.

Gece burada kalan ikili beni görünce arabalarından inip yanıma gelmeye başladılar. Biri yürürken kollarını ovuşturuyordu. Büyük ihtimalle uyuyordu ve şimdi de yeni uyanmış olmalıydı. Gözleri de aynını söylüyordu.

Öteki ise anladığıma göre daha kuralcıydı. Uykusuzluktan gözleri kızarmıştı ama hiç uyumuşa benzemiyordu. Kaşları ise ilk gördüğümden beri hafif çatıktı.

Az önce uyananın da yüz iadesine bakınca arabadan inmeden önce disiplinini bozmayanın azar işittiği belli oluyordu.

Fark ettiklerimle kendi içimde gülüp dışarıya mimiksizce hiçbir şey yansıtmıyordum.

Bir Sevda HikayesiDonde viven las historias. Descúbrelo ahora