9. BÖLÜM

762 71 55
                                    

Bekledik uzun süre. Doktor içeri girmemize izin verince iki kişilik odaya girdik. Şaka gibiydi ama odadaki iki yataktan birinde Emir birinde de Mustafa yatıyordu. Birbirlerini bu hâle getirdikten sonra yan yana yatmaları ne kadar saçma salak bir durumdu böyle...

Saadet Teyze'nin ayılıp bayılmalarının ardından odadan çıktık. İkisine de geçmiş olsun dememiştim. Biz odadan çıkmış kantine doğru yürürken annemin telefonu çaldı. Abim nihayet geri dönüş yapmıştı anneme, onun bir şeyi yoktu. Hastane kapısında olduğunu söyleyince annem bizi bırakıp koşarak kapıya gitti.

Kantinin olduğu yöne dönecekken Saadet Teyze beni durdurdu.

"Nalan."

"Efendim Saadet Teyze."

Kadıncağızın ağlamaktan sesi çatallaşmıştı. Üzüntüyle baktım gözlerine.

"Emir'im sana baktı durdu kızım. Olmaz mı gidip konuşuversen?"

Şok olmuş bir hâl ile yüzüne bakmaya devam ettim. Renkten renge girdiğimi hissediyordum. Saadet Teyze'nin bu ani isteği beni ciddi anlamda şoka uğratmıştı. Oğlu o berbat hâldeyken, bunu nasıl fark edebilmişti? Ve en önemlisi, Emir daha önce bahsetmiş olabilir miydi acaba benden?

Ne diyeceğimi bilemiyordum, tamam diyip gitsem ayıp olurdu. Reddetsem daha da ayıp olurdu.

Şaşkın suratımla beraber bir aptal gibi bekliyordum karşısında.

Ağzımı aralayacakken tekrarladı isteğini.

"Hadi kızım, ben kantinde otururum bir masaya; sen iki dakika geçmiş olsun diyip gelirsin."

Elini kolumdan çekip kantine doğru yürümeye devam etti. Koridorda bir süre dikildikten sonra Emir'in kaldığı odaya doğru adımlamaya başladım. Saadet Teyze'den bunu hiç beklemiyordum. Şaşkınlığımı birkaç gün üzerimden atamayacaktım sanırım.

Ayrıca Mustafa da oradaydı. Ne yapacaktım Allah'ım ben? Tek olsak canıma minnet ama Mustafa varken ne diyebilirdim ki?

Hayatım boyunca birdaha asla yaşayamayacağım kadar saçma olan dakikaları yaşamak üzere odaya girdim. Ürkek adımlarla ilerleyip iki yatağın ortasında durdum.

Aşırı derecede geri zekâlı gibi göründüğümün farkındaydım aslında.

"İkinize de geçmiş olsun."

Arkamı dönüp kapıya doğru yürümeye başladım. Mustafa konuşmasaydı dışarı atacaktım kendimi ama olmadı!

O lanet ağzını açtı yine! Tansiyonu yükseltmek için yapıyordu.

"Geçmiş olsunluk bir durumum yok benim."

Ona bakıp şöyle bir süzdüm.

"Belli."

Sırıttım.

Komikti.

Yüzündeki alaycı ifade yerini gerginliğe bıraktı. Emir'e baktım. O da benim gibi sırıtıyordu.

İçimdeki şımarık çocuk ellerini havaya kaldırmış tepiniyordu.

Evet böyle saçma bir şekilde sevinirdi içimdeki çocuk, konumuz bu değil.

Mustafa diyecek bir şey bulamayınca gözlerini üzerimden çekip kafasını sağa çevirdi. Ben de kapıdan çıkmak üzere arkamı döndüm yine.

"Sizi birbirinize yar etmem. Haberiniz olsun."

Şu odadan çıkamıyordum bir türlü.

Ben cevap vermek için ağzımı açacakken Emir yatağından fırlayıp Mustafa'nın üzerine çullandı.

NALANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin