12.Bölüm -Ucundan Çatlayan Maske-

1K 92 202
                                    

9 Kasım,

İnsanların iki yüzü varmış, yakınları gerçek yüzlere kör kalırmış. Senin beni görmemen, bana kör kalman sana yakın olduğum için mi, Alaz? Değil. Çünkü biz yakın değiliz. Ben sana yedi senedir uzak, sen bana yedi senedir yalnızca körsün.

Elimde tuttuğum masumluğu temsil eden beyaz kasımpatı siyahlara boyandı, Alaz. Artık masumiyetim için sana olan aşkım yetersiz.

Yine de ben buradayım Alaz. Bahsettiğin Yalım'ın tam ortasındayım. Senin göğüs kafesinin sınırındayım. Beni içeri alman için kül olmam gerekiyorsa da olacağım.

Asel Çilay Seyhanlı'dan
Arden Alaz Duman'a.

🌼


En acımasızlar bile melek maskesi takarlar. O maske düştüğünde mi kırılanlar çıkar ortaya, yoksa maskenin kapattığı yer hariç kırılanlar ortada mıdır bilmiyorum. Çünkü ben o maskenin ardına gizlenirken, benim bedenim yıkık döküktü. Toplayamadıklarımı bir bir maskenin ardına atsam bile, yıkık döküktü bana ait olan şeyler.

Gerçek yüzümün ardına sakladığım o melek maskesine rağmen şeytan kuyruğum vardı benim, sadece izin verdiklerimin görebileceği. Şeytana ayak uyduran biri değildim ben, onun bana ayak uydurmasını sağlayacak kadar kötü biriyim.

Yedi yıl geçti. Bundan yedi yıl önce, bu kız çocuğu suratındaki melek maskesinin gerçek yüzü olduğunu düşünürdü. İçinde, kavga ettiği kişinin kendisi olduğunu düşünürdü. Zamanla anladı. Birini sevdikçe anladı. O konuştuğu kişi kendisi değildi, vicdanıydı ve sadece dediklerini dinlemekle yetiniyordu; dediklerini yapmıyordu. Acı çekiyordu ve ertesi gün yalan söylemeye devam ediyordu. Sonra aynaya baktı. Okyanuslarını izledi. Okyanuslarını gölgede bırakan maskesini fark etti. Gerçek yüzünü daha görmemişti.

Yedi sene geçti ve hiçbir şey değişmedi. Hala birini seviyordu, hala yedi yaşında kendine söylediği o yalanlarını değiştirerek kendine söylemeye devam ediyordu. Maskesinin farkındaydı, bunu içindeki o vicdanı söylüyordu fakat yine dediklerini dinlemekle yetiniyordu.

Seneler geçsede bazı şeyler aynı kalıyordu sanırım. Mutluluk değişkendi ama hüznü ve nefreti ilelebet aynıydı. Aynı kalacaktı.

Dünyanın bir saniyede değiştiğini düşünen ben, hiç kendim değiştirmeye çalışmış mıydım ki? Mesela bir gerçek neleri değiştirdi? Yalanım onları kandırıyordu ya hani, peki şimdi tüm dünyayı kandırsam... Gerçeğe dönüşür müydü ki? Sırf Alaz için tüm dünyayı o simsiyah yalanıma boyayabilir miydim ki?

Yapabilirim.

Çünkü ben vicdanına kulaklarını kaptan o kızım. Suratımdaki maskenin rahatlığıyla yaşayan o kızım. Yalanlardan şikayet etsem bile doğruları dile getirmeyen o kızım. Kaçtıklarım yok. Peşimden koşan gerçeklere rağmen yavaş attığım adımlarım var çünkü ben bazı şeyleri kabullendim.

Ben bu hayatı kabullendim.

Şimdi bu salonun ortasında çocukların, Afra'nın, Kılıç Ardınç'ın ve her şeyden önemlisi Alaz'ın karşısındayken kabullendiğim bu hayatın kurallarına göre oynayacaktım oyunumu.

"Şimdi doğru mu anladım ben," dedi Bulut. Gözleri benim ve Afra arasında gidip geliyordu. "Kolama uyku hapı attınız, belleğin içindekini çaldınız. Şifresini kırıp listeye ulaştınız. Algoritmayı zorlaştırdığınız için ben bir haftadır boşuna dayak yiyorum." Öfkeli bakışlarının altında aslında kırgınlıkları yatıyordu Bulut'un. Onu kandırdığımız için, ona oyun oynadığımız için kırgındı bize.

YALIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin