0.1

3K 92 82
                                    


"Biliyorum, sen de çok yalnızsın.

Belki çok yoran bir savaştan çıkmışsın."

Seni daha yeni farketmeye başlamıştım o zamanlar, her zaman ki yerinde oturuyordun ve içkini yudumluyordun. Benim hazırladığım içkini. Barın renkli ışıkları yüz hatlarını aydınlatıyordu, şaheser gibiydin.

Bir haftadır tanıdık bir sima olarak hep görmüştüm seni. Pek de dikkat çekici bir özelliğin yoktu, en azından seni anlattığım insanlar öyle demişti. Çirkin olduğunu söyleyenler bile olmuştu.

Çirkin değildin, gördüğüm en güzel şeydin. Kuzgun saçların yumuşak ama darmadağındı, aynı sen gibi. Zümrüt gözlerin etkileyici ama sönüktü, yine aynı sen gibi.

Ben ise, bendim işte. Bir bardaki sıradan bir barmen. Pek özelliğim yoktu.

Neden bu kadar yalnız ve yorgun olduğunu merak ediyordum.

Biri ile niye tanışmadığını merak etmiştim aslında.

İsteseydin biri ile arkadaş olabilirdin. Gülümsesen mesela, eğer gelip bana tanışmak istediğini söyleseydin seni reddetmezdim.

Yalnızlığı doldurmak kolay. Birini çevrene kolayca alabilirdin. Ama sen yalnızlığı seçmiştin.

Güvenin mi yok olmuştu? Güvenemiyor muydun? Seni suçlayamam. Ben de güvenemiyordum.

'Belki birbirimizin yalnızlığını doldurabiliriz, ne dersin?' diye düşünüyordum hep.

Beni farkettiğini bile sanmıyorum o zamanlar, gelip benimle tanışmazdın. Ben de galiba o kadar cesur değildim.

Yanına bir garson çağırdın, hala daha içmeye devam ediyordun. Bünyene zararlıydı, bağımlı olabilirdin.

Umarım o sıralarda çevrende sana bunu hatırlatacak birisi vardır.

Pardon, Tanışalım Mı? /DrarryWhere stories live. Discover now