''Hadi kalk bakalım sulu göz. Okula geç kalacagız.'' Derya eliyle gözlerinden akan yasları silip benide uyarmıştı. Eliyle sırtıma vurup beni yataktan ittirdiğinde zorda olsa kıkırdamıştım. Dün gece Derya'larda kalmıştım ve şuan onların evindeydim. Derya'nın odasından cıkıp odanın çarprazında olan tuvalete ilerledim ve dışarda duran ışığa basarak tuvaletin ışığını yaktım. İşlerimi halledip tuvaletten cıktıgımda tekrar Derya'nın odasına geri döndüm ve bugun  okulda giyeceğim kıyafeti giydim. Derya cokta aşağıya inmişti. Eğer ac kalmak istemiyorsam hemen asağıya inmeliydim yoksa Derya bütün kahvaltıyı bitirirdi. Makyaj ve saç hiç birşey yapmadan cantamı aldıgım gibi odadan cıkıp merdivenlerden asağıya inmeye basladım. Düşündüğüm gibi Derya masaya kurulmuş ayı gibi herşeyi yiyordu. Yetiştiğim için kendimi tebrik ederken hemen masaya oturdum ve yemek yemeye basladım. 

DERYA

Bakışlarımı biraz ötemde duran Aylin ve Tuna'ya cevirdiğimde onların birbirlerine sevgi dolu bakıslarını gördüm. Tuna sadece Aylin için böyle bakıyordu. Onlara imrenerek bakarken yanımdaki Ayaz kıpırdandı ve eliyle sırtıma dokunup beni dürttü. Kafamı ona cevirip baktıgımda sırıttıgını gördüm. Bu aralar Ayaz'la fazla takılmaya baslamıştık. Bunu her ne kadar istemesemde onunla oldugum zaman eğleniyordum. En azından Aylin Tuna'yla zaman geçirdiğinde tek kalmamı engelliyordu. 1.5 ay hergün buluşup deli gibi şeyler yapmıştık.Ve bu 1.5 ayda Aylin'le ilgili hiç birşey yapıp söylememişti. Sanırım gerçekten artık Aylin'i sevmiyordu. Eliyle sınıfın kapısını gösterince dışarıya çıkmamız geretiğini anlamıştım. Bizimkilere dönüp ''bizim bir işimiz var.'' diyip ayaga kalktım. ''Yine yanlışlıkla sarılmayında.'' Alp iğneleyici bir ses tonuyla bunu söylediğinde ona bütün öldürücü bakışlarımla baktım. Bir aydır her gün bunu hatırlatıp beni sinir ediyorlardı. Ne yapayım, Ayaz ''yanında fare var!'' diye bağırınca korkudan sülük gibi  sarılmıştım çocuga. Ne var bunda? Gerçekten isteyerek olmamıştı ama Ayaz'a baktıgımda halinden gayet memnun görünüyordu. O zaman gözlerimin önüne gelince gözlerimi burusturup o anı unutmaya calıştım. Gözlerimi devirip bizimkilere baktıgımda hepsi gülmeye baslamıştı. Buna Ayaz'da dahil. ''Sen ne gülüyorsun be? Yürü.'' diye çemkirip Ayaz'ın kolundan tutup dışarıya cıkarttım. 

Okulun arka bahcesine geldiğimizde kimsenin olmadıgı mekanımıza gidip ordaki küçük taburelere oturduk. Ayaz yüzündeki sinsice sırıtışıyla bana bakıyordu. ''Söyle bakalım.'' elimle söyle işareti yapıp sordum. 

''Birşey yok.'' omuzlarını silkti. Nasıl birşey yok ya! O zaman neden dışarıya cıktık?

''O zaman neden burdayız?'' gözlerimi devirip sormuştum. Ayaz taburesini benim tabureme yaklastırdı ve kolunu omzuma atıp karşıyı izlemeye basladı. Bu hareketiyle donup kalmıştım. Bir bucuk ay hergün birlikt takılmamıza rağmen hala bana böyle yakın temaslarda bulunmasına alışamamıştım. O benim arkadasımdı ve arkadaslar böyle yakın olurdu değil mi?

''Canım sıkılmıştı.'' sıkıldıgını belli edercesine iç çekip konusmustu. ''Neden acaba?'' aslında cevabını merak etmiyordum ama suan kalbimin hızla atmasını ve terlememi önlemek için konusmam lazımdı. 

''Derya ordaki fare mi?'' Ayaz yüzündeki sırıtmayı silmiş yerine endişeli bir hal bırakmıştı. ''Artık yemezler canım boşuna ugrasma.'' gözlerimi devirip Ayaz'ın gösterdiği yerden baska tarafa baktım.  ''Şaka yapmıyorum. Ayağının dibinde Derya.'' sesini ciddi cıkarmıştı ve gerçekten endişeli görünüyordu. 'Acaba gerçek söylüyor olabilir mi?' diye geçirdim içimden. Geçen sefer bunu söylerken yüzünde böyle bir ciddiyet yoktu ama inanmıştım işte. Bakışlarımı onun gibi dondurup Ayaz'ın gözlerine bakarken o gözleriyle ayagımın dibini işaret ediyordu. Nefesimi tutup gözlerimi ayagıma kaydırdıgımda gerçekten bir fare oldugunu gördüm. OHA ARTIK! Tamda ayagımın dibinde.. Koca bir çıglık atıp ayaga kalktıgımda fare hala orda duruyordu. Benden korkup kaçmamıştı. Farenin hala orda oldugunu göünce cıglıgıma kaldıgım yerden devam edip Ayaz'ın üstüne atladım. Ayaz yerinden hiç kalkmamıştı. Ayaz'n kucagına oturup korkudan ayaklarımı kendime çekip cıglık atarken Ayaz'ın vücudunun sıcaklıgını cok yakınımda hissetmiştim. 'Heralde yakınında hissedeceksin mal, cocugun kucagında oturuyorsun' diye hatırlatan iç sesimle beraber attıgım çıglıgı durdurup Ayaz'a baktım. Gülmemek için iç yanagını kemiriyordum bunu görebiliyordum. 

Anlamamış gözlerle bakışlarımı tekrar fareye cevirdiğimde farenin yerde ters cevrilmiş bir şekilde yattıgını gördüm. Ortasında kırmızı bir ışık yanıyordu. Ne? Yoksa? Olamaz ya. Bu oyuncak fare miydi şimdi? Vücudumu Ayaz'a döndürdüğümde çoktan ellerimle omuzlarına vurmaya baslamıştım. ''oyuncak fare ha?'' yumruklarımı daha da sertleştirip vurmaya devam ederken hala Ayaz'ı kucagında oturdugumu hatırladım. Alt tarafımda sert birşeyler hissedince gözlerimi kocaman actım ve yumruklarımı kestim. Ayaz kahkaha atmaya devam ederken ben sadece utancımdan yerin dibine girme planları yapıyordum. Arkamda kalabalık birşekilde kahkaha sesleri duymamla Ayaz'ın kucagından kendimi yere fırlatmam bir oldu. 

''Yine mi ya?'' Alp bunu söyleyip diğerleri gibi elini karnına koyup gülmeye baslamıştı. Şuan bizimkilerin hepsi bana gülerken ben sadece Ayaz'ın kucagına oturdugumda hissettiğim şeyi düşünüyordum..

Yorum ve beğenilerinize ihtiyacım var..

Aptal Üvey KardeşimWhere stories live. Discover now