4. Bölüm: Kurt, ben ve Artun

129 28 236
                                    




Bölümü okurken şarkıyı dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim. ^^

Keyifli okumalar ^^



Dedem, geniş bir kapının önünde durmuş gülümseyerek bana bakıyordu, adamların o kapının arkasında olduğunu anlamıştım. Yanına gittiğimde sakin olmam ve dediklerini unutmamam konulu bir konuşma yaptı ancak dediklerinin hiçbir kelimesini hatırlamamakla beraber tehlikeli derecede sakindim. Bu durgunluğum beni dehşete düşürürken, kontrolsüz şekilde kapının koluna asılıp gürültüyle açmıştım kapıyı.

Odada ki bütün kafalar bize dönerken tek bir ses bile çıkmıyordu. Ben, bize dönen kafalardan çok pencereleri inceliyordum; geniş pencereler ayna gibi parlarken karşıda olup biteni net şekilde görebiliyordum.

"Tuğrul, neler oluyor, bu kızda kim?" Dedeme kimin seslendiğini görmek için döndüğümde adam susmuştu. Bende ortaya konuşmayı tercih ettim.

"Kabalık ettim kusuruma bakmayın, ben Lamia. Lamia Gümüşoğlu. Yeni lideriniz." Dikdörtgen masanın başında oturan adamın yanına gittim ve koltuğun başına dirseğimi yaslayarak kulağına doğru eğildim. "Sanırım bu koltuk benim." Adam, masada oturan birkaç arkadaşına bakarken bende masada aradığım yüzleri bulmak adına küçük bir tarama yaptım. İhsan ve Halit Beyleri bulunca durdum, karşılıklı masanın ortasında oturuyorlardı. Adını bilmediğim adam koltuktan kalkarken kısa bir baş selamı verip yerime oturdum.

"Bizler Tomris'in yerine geçecek bir kızının olmadığını düşünüyorduk?" İhsan'ın beni atlayıp dedem ve babama bakarak konuşmasına içten içe sinir olurken konuşmaya başladım.

"Sizlerin ne düşünmenizi istediysek onu düşündünüz. Hatta bu düşüncenize o kadar çok inanmışsınız ki haberimiz olmadan toplantı planlamışsınız." Dedem ve babam masanın en ucuna karşılıklı otururken bana onaylayan bakışlar atmışlardı. Böyle bir bakış için senelerce savaş vermiştim, illa bunların mı yaşanması gerekiyordu?

"Bu koltuğa oturmak için testten geçebildin mi sen?" Koltuktan kaldırdığım adam sormuştu bunu. Dedem devreye girmişti bu noktada ve adamların hepsine kapının yanında asılı duran televizyonu işaret etmişti.

"Geçtiğimiz akşam Lamia test için kaçırıldı, bu görüntüleri de adamlarımız saatler önce gönderdiler bize." Sözlerine noktayı bilgisayarında bir tuşa dokunarak koymuştu. Gerçekten de beni kaçırdıkları anı kaydetmişti psikopat akrabalarım.

Görüntüler eve getirildiğim andan başlıyor, Asaf'ın silahını bizimkilere tutmamda son buluyordu. Macera dolu dakikalarım izlenirken masadaki adamların hiçbirinin yüz ifadesini görememiştim ekrana baktıkları için. Dedem ekranı kapatırken evrenin sırrını çözmüş gibi konuştu Halit Bey.

"Kızın üstünün aranması gerekiyordu, çakmak nereden çıktı? Kızına iltimas mı gösteriyorsun Atilla?" Koltukta arkama yaslanıp masanın üstündeki kalemle oynamaya başladım. Bir yandan da masadaki yüzleri anlamaya çalışıyordum. Akın denilen çocuk babasının çıkışından memnun olmayan bir yüz ifadesi ile babama vermişti dikkatini. Masadaki diğer adamlar ise koz olabileceğini düşündükleri bu ayrıntıya takıldığı için arkadaşlarına minnettarlardı.

"Aksine adamlarımız kızımı olabildiğince yordular, bizzat emrimle. Bu eve getirilmeden önce aralarında bir arbede yaşandı ve Lamia üzerinde ne varsa orada bırakmak zorunda kaldı. Kilometrelerce bir koşuşturmanın ardından arabaya bindi. Çakmak ise adamlarımdan birinin dikkatsizliği sonucu Lamia'nın eline geçmiş, çakmağı koltuğun altına düşürdüğüne inandırmış."

Masadaki üç adam memnuniyetsiz bir tatminkarlıkla önlerine döndüler. İhsan, Mustafa ve Halit... Akın, o bu üçlüden farklıydı bariz şekilde ve bana anlatılanlardan daha fazlasıydı bence.

HİDRA ⚔️ Where stories live. Discover now