1

4.4K 245 1K
                                    

"Mikasa, hadi hayatım! Fleur'un ilk deniz serüveni olacak bu, çok heyecanlıyım!"

"Geldim geldim!"
Başına güneş gözlüğünü taktı ve ahşap merdivenlerden koşar adımlarla indi.
"Bekleyemedin, değil mi?" Gülümsemişti.

"Bekleyemedim, çok heyecan verici olacak!"

Mikasa buna gülümsemek ile yetinmişti. Arabanın arka kapısını açıp bebek koltuğuna çocuğunu yerleştirmiş, emniyet kemerini bağlamıştı. Bebeğinin alnına bir öpücük kondurup, geri çekildi. Kapıyı kapatıp ön koltuğa geçti.

Eşi Eren, direksiyonundaki yerini alırken parlak yeşil gözleri heyecandan ışıl ışıldı. Mikasa dirseğini kapıya dayayıp gülümseyerek eşine baktı.

Eren arabayı çalıştırıp gaza basarken, ona bakıp gülümseyen Mikasa'yı yeni fark etmişti. Bir anlık ona bakıp, önüne döndü ve bir tebessüm yerleşti yüzüne.
"Neden bana öyle bakıyorsun?"

"İki çocuğum varmış gibi hissediyorum." Demişti Mikasa, yüzünden gülümsemesini silmeden.

"Bundan şikayetçi misin?" Diye sordu Eren.

Vitesde ki elinin üstüne elini koymuştu Mikasa.
"Hayır, hoşuma gidiyor."

Eren, elini bir anlığına çekip, güzel karısının elini tutup dudaklarına götürdü. Elinin üstüne bir öpücük kondurdu. Buna karşılık Mikasa tebessüm etmekle yetinmişti. Daha sonra tekrar elini vitese koydu.

"You ask what is love, yes i have a love, yes i have a love for cats!"

"Eren!" Demişti Mikasa." Ne zamandan beri bu tarz müzikler dinliyorsun?"

"Fleur'e söylemek için ezberledim. Güzel bir melodisi var."

"Sen gerçekten... çocuksun." Diyerek önüne dönmüştü Mikasa.

"Ama beni seviyorsun, hem bi de şöyle bakmak lazım olaya: Muhtemelen ben olmasam bu ilişki çok sıkıcı olurdu."

"Zaten tek başıma bir ilişki yaşayamam." Diyerek Eren'in teorisini çürütmüştü Mikasa.

"Tch, bu beni üzdü."

"Üzülme sen olmasaydın...hm..." Mikasa biraz düşünmeye başlamıştı." Şey olmazdı mesela..." hâla bir şeyler düşünüyordu.

"Fleur?"

"Kesinlikle Fleur!" Eren'e bakıp sırıttı.

"Unut bunu, tek başına üreyemezsinde."
Eren somurtmaya başlamıştı.

"Hey, asma suratını. Sen olmasaydın ben olmazdım."

"Seni ben doğurmadım, Mikasa." Diye açıklamada bulundu Eren, dudaklarını büzmüştü.

"Ama beni kurtardın?" Tek kaşını kaldırarak bilmişcesine eşine baktı, Mikasa.
"Hem de bir çok kez."

"Evet, bunu yaptım. Sen de beni kurtardın, bilmem kaç kez."

"Biraz alıngan mısın bu aralar ne?" Diye sordu Mikasa, gözlerini de kısarak Eren'e bakmıştı.

"Şaka yapıyorum, seninle dalaşmayı seviyorum. Hem de çok."

"Bana daha çok yakınıyormuşsun gibi gelmişti ki halbuki."

"Acısını çıkarırım ama." Demişti Eren sinsice sırıtıp.

Mikasa kızararak başını çevirdi.
"Aptal..."

Yarım saat süren bir yolculuktan sonra, Wall Rose adlı bir plaja gelmişlerdi.

Forgotten.||EreMikaWhere stories live. Discover now