16. Bölüm "ŞEYTAN'IN MEYVESİ"

19 8 10
                                    

Taladro - PayizCan Ozan - Toprak Yağmura

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.

Taladro - Payiz
Can Ozan - Toprak Yağmura

🏹

"İnsan geçmişini silemez ama geleceğini kendi elleriyle çizebilir."
12:30 Seansı
halapenobiberi


🏹

Çok sevdiğim bir kitabın kalbime dokunan satırları düşerken aklıma bir kez daha kırıldım. Aynen şöyle yazıyordu: İnsan geçmişini silemez ama geleceğini kendi elleriyle çizebilir.

Bu satıra ilk geldiğim an da gözlerimi sımsıkı kapatıp düşünmüştüm. Gözümden düşen tek damla yaş geçmişimle ilgili duyduğum hayal kırıklığını anlatırken yanağımdan süzülüp dudaklarımın arasına sızan damlanın tuzlu tadı boğazımı yakmıştı, zehir gibi.

Gözlerim kısılırken geçmişimden bir kez daha nefret ettim. Ellerimi hızla Emre'nin göğsüne koyup onu ittiğimde gülerek geri çekildi. İğrenerek yüzüne baktığımda yüzüne küfürler etmek istiyordum ama bu hiçbir şeyi değiştirmeyecekti, biliyordum. Derin bir nefes alıp onu yok sayarak babama yaklaştım. Hiçbiriyle münakaşaya girmeyecektim. Kendimi yormama değmiyorlardı.

Babamın önünde durup yüzüne iğrenerek baktım. "Eşyalarım nerede?" Sorumla yüzündeki eğlenen ifade aydınlandığında dişlerini göstererek güldü. "Çöpte," kaşlarım ok gibi alnıma yükselirken ona bir adım daha yaklaştım. "Nerede?" Anlayamıyordum. Ben ona ne yapmıştım da bu kadar nefret ediyordu benden? O benim canımdan, kanımdandı. O benim babamdı. Ben de onun kızıydım ama onun gözünde yoldan geçen bir adam kadar değerim yoktu. Sevmiyordu beni, sevmeyecekti.

"Eşyalarım nerede?" Sabrımın son demlerini yaşarken yüzündeki gülüşü sildi. "Ee, yeter be! Burası benim evim, neyin evde kalacağına ben karar veririm. Eşyalarının çöp olduğuna karar verip attım. Sana ne?" Sinirli sesi bedenimin titremesine sağlarken alkol kokan nefesi yüzüme çarptı. Gözlerime oturan yaşların adına hayal kırıklığı derken omuzlarımı düşürdüm. Tek kelime etmeden arkamı dönüp kalabalığın arasından sıyrıldım. Arkamdan gelen Nevra sessizce beni takip ederken sokağın sonundaki konteynere ilerledim. Tişörtümün kollarını dirseklerime kadar sıvayıp çekinmeden konteyneren içine eğildim. İçine atılmış eşyalarım gözlerime çarparken boğazıma koca bir yumru oturdu. Fermuarı yarım yamalak çekilmiş bavula elimi uzattığımda Nevra yanıma gelip diğer ucundan tuttu. Ona minnetle kavrulmuş sessimle sessizce teşekkür ettim.

Bavulu birlikte çöpten çıkarıp diğer eşyalarımı da çöpten çıkararak içine doldurduk. Kazaklarım, fotoğraflarım, kitaplarım, madalyalarım... Hepsini gözüm yaşlı bir şekilde bavula doldurduktan sonra Nevra'ya döndüm. "Taksi çağırır mısın? Telefonum yok." Yüzü bana dönerken kafasını sallayıp telefonunu cebinden çıkardı. O taksi çağırırken aşağı sokağa inip bakkaldan ıslak mendil aldım. Geri geldiğimde bıraktığım yerde bekliyordu. Kendimi gülmeye zorlayarak elimdeki paketten bir tane mendil çıkarıp ona uzattım. Elimden alırken bir kez daha, "Teşekkür ederim," dedim. Dudakları benimkiler gibi kıvrılırken bir şey demeden ellerini silmeye başladı. Sessizliğine uyup bir şey demediğimde eğilip bavulun kenarlarını silmeye başladım. Yüzümü buruşturarak her yerini iyice sildiğim sırada önümüzde duran taksiyle derin bir nefes verdim. Ellerimi de silip çöpe pis mendili atıp taksicinin bavulu bagaja yerleştirmesini izlemeden arabaya bindim. Nevra da bana uyarken hiçbir şey düşünemiyordum. Gözlerimi kapatıp yolun bitmesini beklerken yanağıma süzülen tek damla yaş söndüremedi içimdeki yangını.

GÜNIŞIĞI SERİSİ - 1 PERESTİŞNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ