Kapıda gördüğüm Esat Abi'ye selam verdim. Mekanın sahibiydi kendisi. İçeri girince yüzüme vuran klima ile rahat bir nefes aldım. Sıcaktan ölmüştüm. Kardelen'in yanına ilerleyip kutuyu masaya bıraktım. "Hoş geldin"

"Hoş buldum."

Kolumu omzuna atıp ne yaptığına baktım. Peçeteleri düzenliyordu. Aslında ona böyle bir iş vermemiştim. Sıkıldığından uğraşıyor olmalıydı. "Pasta'yı aldın mı?"

Sorduğu soruyla aniden ona döndüm. Bu dönüşümle bile almadığımı anlamıştı. Koşar adım çantamı alıp çıkarken arkamdan seslendiğini duydum. "Anca kendini getir!"

Annem gibi konuşmuştu işte. Telefonla pastaneyi arayıp yürümeye devam ettim. Yürümekte değil, koşuyor sayılırdım. "Abla, kusura bakma ya dediğim saatte gelemedim."

Nefes nefese kalan halimden koştuğumu anlamış olacak ki güldü. "Merak etme, burada pasta. Başkasına verecek değiliz ya kızım, ne dert ediyorsun"

"Ben hemen geliyorum. Abla mum falan ayarlayabilir misin sen?"

"Tamam famam. Hallederiz sen gel de"

Telefonu kapatıp nefes nefese karşıya geçtim. Sıcak yoruyordu insanı. Pastaneye girip kasaya ilerledim. Pastayı kendim seçmiş ama şimdi alsam getir götür yapamayacağımdan burada bırakmıştım. "Merhaba abla"

"Ne çabuk geldin?"

Küçük dolaptan çıkardığı poşeti bana uzattı. Ücreti daha önce ödediğimden sıkıntı yoktu. İçine baktığımda mum koyduğunu gördüm. "Şu yazılı mumlardan da istemiştim geçen sefer"

"Aaa unuttum onları dur"

Kenardan seçip bana uzattığında teşekkür ederek aldım. Pastaneden çıktığım gibi kafeye doğru ilerledim. Biraz daha oyalanırsam geç kalacaktık. Yine kısa sürede kafeye gelmiştim. Girdiğim gibi dalga geçeceğini bildiğim Kardelen'e parmağımı salladım.

"Bana bak, bugün benim sevgilimin doğum günü. Olabilir yani böyle şeyler dalga geçersen döverim seni"

"Artiste bak"

Gülerek yanıma geldiğinde pastayı alıp dinlenmem için sandalyeyi gösterdi. Başımı iki yana sallayarak kenarda duran açılmamış soğuk suyu içtim.

Mumları yerleştirirken kafamı kaldırıp ona baktım. Elinde telefonla uğraşıyordu. Üstü yeni dikkatimi çekmişti.

"Benim aldığım elbise mi o?"

Başını kaldırıp onayladı. "Nasıl olmuş? Dolapta giyilmeyi bekliyordu. Gün bugündür dedim, giydim."

"İyi yapmışsın, çok güzel olmuş"

Önümü dönüp son mumları da yerleştirdim. Hazır olduğunda telefona dalmış Kardelen'e yanımdaki mumu fırlattım. Aniden sıçrayarak kafasını kaldırdı.

" Ne oluyor ya? "

" Nereye daldın böyle? "

" Eren ile konuşuyoruz"

"Onun görevi Ata'yı oyalamak değil mi? Böyle telefona gömüldüyse ohoooo. Çıkıp bizim kapıya bile dayanır Ata biliyorum ben"

"Ay şiştim ama he! Hep bana yükleniyorsun"

Triple telefonu kapattı. Kollarını bağlayıp arkasına yaslandığında şaşırarak ona baktım.

"Sen git gide daha çok benziyorsun Eren'e. İnanılmaz bir şey."

"Abartma"

Asıl bu sefer abartı bir şokla ona baktım. Bir de kabul etmiyordu. Bakışlarımı görünce dil çıkardı.

Basketçi |                                              Yarı Texting/ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin