Bölüm 11

792 37 7
                                    

[Elsa]
Kapkara kumlar etrafımı sarmıştı... Ama artık korkmuyordum... Basit bir şarkı bile karanlıktan korkmamı önleyebiliyorsa ve ben yıllarca karanlıktan korkmuşsam kendime nasıl güçlü diyebilirdim ki? Ama artık değişmişti... İçimde dışarı çıkmak isteyen bastırılamaz bir güç oluşmuştu ve onu içimde daha fazla tutamazdım... Ellerimi açtım, kollarımı yanlara doğru kaldırdım... Karanlık kumlar bana değemeyip geri çekildiler ama hala etrafımı sarıyorlardı... Ellerimi biraz kendime doğru çekip hızla geri ittim... Ellerimden çıkan buzlar kumları dondurdu. Ellerimi havaya kaldırdım. Buzlar parçalandı... Kumlarda havaya karışıp yok oldu... O an gözüm Jack'e kaydı. Yaptıklarımın hiçbirini görmemiş gibiydi(-.-). Ona biraz yaklaşıp, kafesin yanına çöktüm... "Jack..." Diye fısıldadım... Hızla başını kaldırdı. "E-Elsa sen haklıydın... Hepsi benim suçum... Seni bu işe ben bulaştırdım. Ben olmasam bunların hiçbiri başına gelmeyecekti..." dedi. Benden biraz uzağa kaydı. Ona arkamı dönüp sırtımı parmaklıklara dayadım. "Jack... Sen olmasan ben hayat boyu yalnız olacaktım... Küçükken hayatıma karışmasan belki her gün ağlayacaktım..." Gözümden birkaç damla yaş düştü..." Belki sen olmasan şu bir hafta göz yaşları arasında geçecekti..." Bana yaklaştığını duydum. Ama arkamı dönmedim. Beni göz yaşları arasında görmesinin canını yaktığını biliyordum... Bir el yanağımdan aşağıya doğru akan göz yaşını sildi. Sonra Jack'in bana arkamdan sarılışını hissettim... Bir süre öyle kaldık sonra baş parmaklarını dudağımın iki ucuna koyup yukarı çekti. "Sen hep gülümse, gülümsemek sana çok yakışıyor." Dedi. Bende istemsizce gülümsemeye başladım... "İşte böyle..." Dedi elleri dudaklarımdan kaymıştı ve bunu derken saçımla oynuyordu... Acaba gülümsediğimi nereden biliyordu? "Ben bilirim..." Dedi. Hayretle arkamı döndüğümde sırıtıyordu. Bende gülümsedim ve "Hadi seni şu kafesten çıkaralım." Başını salladı, "iyi fikir" "biliyorum... iIkimizde buna güldük. "Üzgünüm ama buna izin veremem!!!" Arkamdan gelen sesle irkilip döndüğümde Kara'yı yine gördüm. Ama perişan haldeydi... "Yeter ama yüzünü görmekten bıktım senin!" Diye bağırdım. Yüzüne şeytani bir gülümseme yayıldı "ama ben seninkini görmekten bıkmadım küçük Elsa'm" çenemin altın kavradı. Jack'se hırladı -evet cidden hırladı-. Bense Kara'nın midesine tekme atıp uzaklaşmasını sağladım. Jack kendi kendine konuşuyordu söylediği çoğu şey deşmek,gebertmek,parçalamak gibi şeylerdi. Kara kendisini toparladı sırtını dikleştirdi ve "madem benim olamıyorsun... O zaman kimsenin olamazsın" dedi. Elinde korkunç bir yay ve ok belirdi, bana doğrulttu... Elini bıraktı... Bense ellerimi öne doğrulttum, gözlerimi kapattım ve ölümü bekledim... Jack'in elini daha bir sıktım... Bir dakika ne? Jack'in elini tutmuyordum ki... Havalandığımı hissettim sonra yumuşak bir zemine düştüm. Gözlerimi açtım. İlk olarak Jack'in durduğu kafese çevirdim başımı. Parmaklıklar bükülmüştü... Ardından yanağımda hissettiğim ıslaklıka önüme döndüm ve Jack ile göz göze geldim. Başımı çevirince beni öpmüştü. Ona sarıldım. Anladığım kadarıyla ok bana doğru gelirken kafesi bükmüş, elimi tutup beni kenara çekmişti. "İyimisin?" Diye sorunca başımı salladım. Üzerinden kalkıp yanına oturdum. O da oturur pozisyona geçti. "Bundan sonra sana buz bükücü diyeceğim Elsa... Kara'nın içinden kocaman bir buz sarkıtı geçirdin!" Arkamı dönüp kalan bir kaç siyah tozun uçuşunu izledim. Sonra önüme döndüm. "O zaman bende sana kafes bükücü diyeceğim!" Kıkırdadı. Yorgun gözüküyordu... "Gidelim mi prenses?" Dedi. Başımı salladım. Yine beni kucağına aldı. Jack'e kesinlikle bir kızak lazım... O Yukarı doğru yükselmeye hazırlanırken bende eldivenlerimdeki desenleri inceliyordum... Ne?! "Jack!" "Ne oldu meleğim?" Derin bir nefes alıp sakin olmaya çalıştım. "Ben... Nasıl eldivenlerle ateş ettim? Bu eldivenlerin güçlerimi engelleyeceğini söylemiştin..." "Sana güçlerini engelleyecek eldivenler yapmadım. Yapamam da... Sana sadece sakin olduğun sürece güçlerinin kimseye zarar vermeyeceğini göstermek istedim... Ayrıca gerektiğinde lazım olacağınıda..." Beni yere indirip ellerimi tuttu. Korkuyordum... "Sakın! Sakın korkma Elsa... Sadece gözlerime bak... Tamammı? Bana asla zarar vermessin... Kimseye zarar vermessin... Ama bu güçler... Sana zarar verenlerden seni korur... Bugün hayatımızı kurtardın..." Dediğini yapıp sadece gözlerine baktım... Ben ne olduğunu bile fark etmeden kalp atışlarım yavaşlamış ve sakinleşmiştim... "İşte böyle aferin meleğime!" Dedi Jack. sonra yine beni kucağına alıp uçmaya hazırlandı tam uçacakken kıkırdadım. "Ne oldu?" Diye sordu. "Sopan..." Sopasını kafesin yanında unutmuştu... Başına vurdu. "Ah, tabi ya!" Dedi ve beni ayaklarımın üstüne bıraktı. Sonra sopasını yere koydu ve beni kucağına alıp (tekrar -.-) sopasının üzerinde ayakta durdu. Sonra o şekilde havalandı ve gök yüzünde snowboard'a biniyormuşçasına bir görüntü oluştu. Yüzüne baktım. Suratı asılmıştı. "Ne oldu?" İç çekti "sadece 3 günümüz kaldı meleğim..." Doğru... 4 gün ne ara geçmişti? Bütün sorunlarım arada uçup gitmişti... Peki 3 gün sonra ne olacaktı? Kraliçe olacaktım... Ama bunu istiyormuydum? Sanmıyorum... "Sorun ne?" Jack'e baktım zaten çok yorgun görünüyordu... Bir de üzerine benim dertlerimi yükleyemezdim."hiç... Hiçbirşey yok... Sadece yorgunum..." Zoraki gülümsedim... O da gülümsedi... Yorgunluk gözlerinden akıyordu ama hala gülümsüyordu... Tüm bu olanlar... Bize çok ağır gelmişti ama sevgimizi azaltmamıştı... Aksine, artmıştı...
Selaaaam nasıl bir bölümdü? Aslında Elsa karanlık tarafta biraz daha kalır diye düşünmüştüm ama Jack'e birşey olur filan... zorlamayalım çocuğu :P her neyse açıkçası Vote'leri biraz arttıramazmıyız... Ayrıca beni mutlu etmek isteyen yorum yapsın... Gerçekten o kadar güzel yorumlar yapıyorsunuzki sevinçten havalara uçuyorum... ^.^ ha! Bu arada video bölümle alakasız ama gerçekten çok komik neyse susuyorum artık ben byeeeeeee :) :D

FROZEN GUARDİANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin