"beni böyle seven kalbini severim..." Dilan kollarını Ferman'ın boynuna doladı

"sen benim başıma gelen en güzel şeysin prenses o yüzden anla beni sana kıyamıyorum"

"seni çok seviyorum"

"bende seni çok seviyorum prenses, hadi şimdi bir şeyler yiyelim bak bakalım kocanın menemeni nasıl olmuş" Dilan sandalyeye oturdu

"benim kocam yapar da güzel olmaz mı ellerine sağlık birtanem" Ferman ocaktaki tavayı masaya koydu

"buyurun efendim afiyet olsun"

"teşekkür ederim buyurun beraber olsun" Dilan gülünce fermanda gülmüştü, yemeklerini yedikten sonra Dilan masayı toplamış ve kahve yapmıştı

"evet şimdi sorgu vakti"

"ne sorgusu ne oldu ki"

"orasını sen anlatacaksın hanım efendi Dicle olayı ne masada neden öyle konuşuldu, Dicle konusunu İstanbul'a giderken de demiştin ama sen anlatırsın diye bekleyip üzerine gelmemiştim ama artık anlatırsın diye düşünüyorum" Dilan bir an Ferman ile kayalıklarda veda konuşması yaptığı zamanı hatırladı

"haklısın sana Dicle ile olanları en baştan anlatayım" Dilan hafifçe boğazını temizledi

"Dicle bizim şirkette halasının yanında çay ocağında çalışıyordu bir gün onu gizli gizli ders çalışırken buldum başta halasına söyleyeceğim diye çok korkmuştu, babası Dicle'yi okutmamış Dicle de gizlice sınava hazırlanıyormuş. Bana bunları anlattıktan sonra ona destek olmak istedim o zamanda istanbuldaki işlerin başına birinin gitmesi gerekiyordu abimle ile Baran'ın burada bir düzeni olduğu için benim gitmem daha uygundu bende Dicle'ye bir teklifte bulundum benimle İstanbul'a gelmesini benimle kalmasını istedim hem ders çalışsın hem de evde bana yardımcı olsun diye. Dicle garibim hemen kabul etti babası ile de konuştum maaşının daha fazla olacağını söyleyince kabul etti, biz İstanbul'a gittik her şey yolundaydı ama Ali ile elifin düğünü için Mardin'e geldiğimizde onu ailesinden koruyamadım" Dilan bir yudum su aldı

"Dicle'nin ailesi Dicle'nin kursa gittiğini öğrenmişler başta kızı dövmüş Dicle ona aldığım telefonla beni aramış ama benim düğünden dolayı haberim olmadı gördüğümde aradım ama ailesi Dicle'nin ağzından mesaj attı içim rahat etmeyince baranla evlerine gittik babası açtı kapıyı uyuyor dedi telefonunu bozulmuş dedi ısrar edemedim sabah beni aramasını söyleyip mecbur geri konağa döndük...herkes yatmak için odasına geçtiğinde kapı yumruklandı, Dicle üstü başı yırtılmış dudağı patlamış bir vaziyette kapıdaydı...abim onu benim odama taşıdı hepimiz ne olduğunu anlamamıştık daha doğrusu aklımıza gelenlerin olmamış olmasını diledik" Ferman çatık kaşlarla Dilan'ı dinliyordu

"babasının evlendirdiği adam Dicle'yi alıp evine götürmüş ve kıza zorla...sahip olmuş...Dicle banyoda bulduğu makasla adamı yaralayıp kaçmış bize gelmiş...Dicle ile birlikte yeniden İstanbul'a geldiğimizde psikoloğa gittik devamlı gidiyordu hayata dönmeye başlamıştı kadirle de o zaman tanıştılar. Dicle şarkı söylemeyi seviyordu kendisini daha iyi hisseder ona iyi gelir diye müzik okuluna gidiyordu orada ki arkadaşları ile kadirin mekanına gitmişler orada adamın biri Dicle'yi rahatsız etmiş kadir yardım etmiş korumuş bir anda mekanda kavga çıkmış ve işin sonu nikah masasında bitti"

"peki o piç kurusuna ne oldu"

"abimgil ilgilendiler..." aralarındaki sessizliği Dilan dayanamayıp bozmuştu

"yarın kaçta gideriz"

"bugünkü gibi sabah kalkarız sizinkilere gideriz sonrada yola çıkarız olmaz mı"

SÖZ AŞKIWhere stories live. Discover now