2. BÖLÜM

36 7 6
                                    

İki çift mavi göz ve elimde kalbine doğrultulmuş bir silah. Simsiyah saçları alnına tabutunu kurmuştu, gözleri gökyüzünün tonunu çalmış, elmacık kemikleri korkusuzca çıkıkıktı. Gözlerimi gözlerinden çekmem uzun zaman aldı.

Nedense tanıdık bir siması vardı. Simsiyah takım elbisenin içinde ihtişamlı boyuyla etkileyici duruyordu. Peki kimdi bu adam? Tanıdıktı fakat bir o kadar da yabancı... Silahı daha sıkı kavradım. Gözleri sadece gözlerime odaklıyken kolunu havaya kaldırdı.

"Bunu mu arıyordun ?" Elinde aradığımız chip vardı. Sırıtarak surat ifademi süzdü.

Üzerine doğru yürüyerek anlık refleksle chipe uzandım. Bir eli havada chipi tutarken koluyla belimi kıskaç gibi sardı. Aramızda çok az bir mesafe vardı. Fütursuzca yüzünde gezintiye çıktı gözlerim. Yeni traş edilmiş kirli sakalları ve dolgun dudakları onu daha da alımlı gösteriyordu.

Suratımı daha fazla suratına yaklaştırarak dikkatini dağıtmaya çalıştım. Buğulanan gözleriyle amacıma ulaştığımı fark ettim. Dizimi kırıp kasık bölgesine tekmemi geçirdim. Beklemediği anda gelen darbemle sarsıldı fakat daha iyisi geliyordu. Ondan uzaklaşıp döner tekmeyle dizini hedef aldım.

Artık tamamen yerdeydi. Bu sefer sırıtan taraf ben oldum. "Son gülen iyi güler" diyerek güldüm.

Aniden yerde dönerek ayağımdan tuttuğu gibi kendine çekti. Yeri boylamamla parke zeminde bir gürültü oluştu.

"Lanet olsun." Diyerek dişlerimi sıktım. Üzerime eğildikten sonra silahı tam kalbimin üzerine doğrulttu. Suratını parçalamak istiyordum.

Daha fazla eğilerek burnunu boynuma sürttü. Kalbimin ritmi nefes alışımı bile hızlandırmıştı. Çeneme değen saçları beni huylandırdı. Boynuma odaklı gözleri gözlerimi buldu.

Dudaklarını aralayarak "Bir daha tetiğine basmayacağın silahı bir başkasına doğrultma." Dedi. Kalbimde hissettiğim baskıyla korkusuzca gözlerinin içine baktım ve tetiğe bastı.

Silahın içi boşmuş, derin bir nefes verdikten sonra "Bir daha karşındakini öldüremeyeceksen tetiğe basma." Dedim ve onu üzerimden ittim.

Ayağa kalkıp toparlandım hemen sonra o ayaklandı. Omuzlarını silkeleyip "Sanırım biraz daha fazla dövüş çalışman gerek Ajan." Dedi. Şaşkınlıkla kaşlarım havalandı.

Bu adam kimdi ? Bir örgüt üyesi olmadığı kesindi. "Kimliğimi bildiğinize göre siz kimsiniz ?" Diye sorgularcasına sordum.

Ciddi surat ifadesiyle "CIA yöneticisi, Operasyon Uzmanı Federal Ares. Sen de Ajan Tina olmalısın." Dedi.

Ne yani bunca hazırlık ve operasyon boşa mıydı ? Faka basmıştık, tabii ya General Frank bizimle oynamıştı. Sanırım test edilmiştik.

Başımla selam verdikten sonra "Üzgünüm Federal-" diye konuşmaya başlamıştım ki eliyle konuşmamı böldü.

"Sizin hatanız değil Ajan Tina, başarılı bir operasyondu." Dedi. Hafifçe gülümsedikten sonra kulaklığımı tutup "Sos2" diye seslendim fakat hiçbir yanıt alamadım.

"Şey..." Diyerek parmağıyla etrafı gösterdi ve "Ses yalıtımı mevcut." Dedi Federal. Tabii ya, dövüş seslerimizi bile duymamışlardı ekipler.

Boncuk boncuk bakan mavi harelere dönüp "Bir isteğiniz yoksa eğer işimin başına döneceğim Federal." Dedim. Üzerimi süzüp başını onaylar anlamda salladı.

FEDERALOù les histoires vivent. Découvrez maintenant