''Merak etme her şey yoluna girecek. Lale doğduğunda o kalın kafalı ağabeyimde yaptığı hataların farkına varacak ve siz tam bir aile olacaksınız, ben inanıyorum.''

''Umarım Meltem. Umarım dediğin gibi olur.''

''Heyy ne kaynatıyorsunuz siz bakayım. Yine kocalarınızı mı çekiştiriyorsunuz?''

Gece, gülümseyen yüzüyle yanlarına gelmiş onların yüz ifadesinden biraz üzüntülü olduklarını görünce şakayla karışık laf atma ihtiyacı hissetmişti.

''Gelin görümce dertleşiyorduk hem sen keyfine bak hayatım bu gece senin gecen, dilediğin kadar kurtlarını dök.''

''Ya siz otururken hiç içme sinmiyor eğlenmek. Sözde düğünde hep beraber göbek atacaktık ama baksanıza biriniz doğurmak üzeresiniz diğerinizde zaten hareketler sınırlı... Of ya bu haksızlık ama''

Meltem ufak bir kahkaha attı;

''Hadi oradan kaynananla karşılıklı göbek atarken hiçte sıkılmışa benzemiyordun. Ama bir şey diyeyim mi annen kötü kötü bakıyor size... Kesin şimdiden seni kıskanıyor.''

Gece bir an başını kaldırıp annesine baktı. Kıskanmak mı? Hayır. Gevher Hanım kızına karşı her şey hissedebilirdi. Kızgınlık, nefret, acıma, eziyet ama kıskançlık... Hiç onun tarız değildi. Olsa olsa bu ortamdan duyduğu gerilim yüzüne yansımıştı.

''Hiç sanmıyorum Meltem. Annem ve beni kıskanmak! Bu geceden sonra benden kurtuluyor. Sonunda hayallerindeki gibi zengin bir aileye kakaladı kızını... Bu gece onunda zafer gecesi!''

Gece'nin gözlerinin dolması üzerine arkadaşını elini sıkarak destek vermişti Meltem.

''Hadi ama yapma lütfen. Annen o senin, tabi ki üzülüyor senden ayrılacağı için bakma gururundan gösteremiyor.''

Gevher hanım ise kızının arkadaşları ile konuşmaya daldığını görünce sinirlenmişti. Zaten bu tiyatroya sırf onun için daha doğrusu Zulal Hanım'ı kırmamak için kabullenmişti. Şimdi de bir an önce bitmesini ve evinin boşaltılmasını istiyordu. Yarın düğün vardı ve gözleri şiş şekilde etrafta dolaşmak istemiyordu. Daha aroma terapili banyosunu yapacak, güzelce uykusunu alacak ve yarın için dinç şekilde misafirlerini karşılayacaktı.

Düğünün yapılacağı yer konusunda bir hayli uğraşmış ama yine dediğini yaptırarak Çırağan Sarayını kızına ve damadına kabul ettirmişti. Ona göre bir tane kızının düğünü en sosyetik mekanda yapılmalı, gazeteler günlerce düğün fotoğraflarıyla süslenmeliydi. Gerçi düğüne gazeteci alınması yasaktı bu konuda hem Gece hem de Batu onu uyarmışlardı ama o yine de çok güvendiği birkaç muhabiri aramış onları gizlice düğüne sokacağını söylemişti. Tabi güzel bir manşetle birinci sıradan haber yapma ve en çok okunan sosyete dergisinde yayınlanma sözünü de almıştı. Her şey için çok heyecanlıydı. Sonunda dergilerde onunda boy boy resimleri çıkacaktı. Daldığı hayallerden sıyrıldığında gülümseyen yüzü yeniden düştü. Gece hala arkadaşlarıyla dedikodu yapıyordu. Etrafa gülümseyerek birkaç adımda yanlarına gitti.

''Kızım burada oturup dedikodu yapacağına gel de misafirlerinle ilgilen. Sonra günlerce arkamdan konuşurlar. Hem kına gecesini sen istedin o halde sorumluluğunu al.'' Diyerek kibirli şekilde oradan uzaklaşmıştı.

Gece yavaşça ayağa kalktı gitmeden önce arkadaşlarına dönerek;

''Kızlar siz rahatınıza bakın ben size yiyecek bir şeyler yollatıyorum hemen, yeğenlerim aç kalmasınlar. ''dedi.

Tam gidecekken yeniden Meltem dönerek;

''Biraz önce ne demiştin? Üzülmek ve annem ha?'' Diyerek tekrar misafirlerin yanına doğru ilerlemişti.

LEYLA İLE MECNUNWhere stories live. Discover now