7. Bölüm

109 12 2
                                    

Şubat ayının ortasına gelmişlerdi. Güneş "zaman ne çabuk geçiyor" diye düşünmeden edememişti. Şu an Karahan Holding'in kuruluş yıl dönümü için yapılan baloya hazırlanıyordu. Tek omuz, taşlı, derin yırtmaçlı, belinden aşağıya doğru salınan tül detayı ile pembe tonlardaki elbisesini giymişti. Biri uzun, biri kısa küpelerini takıp işini bitirdi. Çantasını ve paltosunu alarak çıktı odasından. Ailesi bu gece amcasındaydı o yüzden doğrudan çıkışa yöneldi.

İhsan Bey ile selamlaştıktan sonra, araç balonun yapılacağı saraya doğru yola çıkmıştı. Bu gece Agâh Bey'in diğer çocukları ile de tanışacaktı. Sonrasında iş başı yapacaklardı. Güneş, uyumlu olmalarını için dua ediyordu.

İş dünyasının tüm çakalları bu gece baloda olacaktı. Yatırımcılar, borsacılar, holding sahipleri ve hatta ünlüler, spor ve sanat camiasından, sosyeteden birçok kişi... Bu gece zorlu geçecekti.

Sarayın girişine geldiğinde açılan kapısı ile derin bir nefes aldı. Ayağının biri henüz zemine değmişken ilerden "Güneş Çınar bu" sesini duydu. Tabii ki gazetecilerde buradaydı. Güneş'in aklından tamamen çıkmıştı bu detay. Karahan Holding'in yıldızlar geçidi gibi olan balosunu kaçırmamışlardı tabii ki. Güneş kaçış olmayacağının farkındaydı. Araçtan inerken yüzüne hafif bir tebessüm oturttu.

"Merhaba Güneş Hanım, nasılsınız?"

"İyiyim arkadaşlar, siz nasılsınız?"

"Güneş Hanım gece ile alakalı birkaç şey söyler misiniz?"

"Karahan Holding ile çalışmak nasıl bir duygu?"

"Bu genç yaşınızda kazandığınız başarının sırrı nedir?"

Arka arkaya gelen sorular ile çoktan bunalmıştı Güneş. Sevmiyordu tüm bunları. Rahatsız hissediyordu. Ona göre değildi.

"Arkadaşlar ilginiz için teşekkür ederim. İçeriden bekleniyorum. Sizlere kolay gelsin. Teşekkürler." Sonuçta yeterli pozu da vermişti bu kadar zamanda. Arkasına dönüp girişe yöneldi. Hala sorular soruyorlardı.

İçeri girdiğinde bir görevli gelip paltosunu almıştı omuzlarından. Güneş başıyla teşekkür edip kırmızı halının çizdiği yolu takip etti. Mert her zamanki gibi onu bekliyordu. Merhabalaşıp merdivenleri çıkmaya başladılar.

"Çok kalabalık değil mi?"

"Fazlasıyla kalabalık Güneş Hanım."

Balo salonunu girişine geldiklerin yine birkaç fotoğrafçı ile karşılaşmışlardı. İçeride belli anların kareleri çekiliyordu. Girişte duran Simten Hanım'a doğru ilerledi Güneş. Selamlaştıktan sonra arkasına döndüğünde ona sıkıntıyla gülümseyen Hakan ile karşı karşıya geldi.

"Her zamanki gibi çok güzelsin."

"Teşekkür ederim. Sende çok yakışıklısın." Hakan şimdi içten gülümsüyordu. "Şimdi oldu" diyen kadına baktı Hakan. "Şu an içten gülümsüyorsun." Hakan yeniden bu kez büyükçe gülümsemişti. Hadi diyerek kapıyı işaret etti.

Güneş ortada, sağında Hakan, solunda Mert içeriye girdiklerin başlar onlara dönmüştü. Çoğu kişi ismen tanıyordu Güneş'i. Burada tanışmak için fırsat kollayanlar vardı. Özellikle sosyetenin bekar oğullara sahip isimleri.

Kalabalığın arasından sıyrılan Agâh Bey, onlara doğru yürüyordu. Güneş gülümseyerek başı ile selamlamıştı yaşlı adamı. "Hoş geldin Güneş." Diyerek elini uzatan adama aynı şekilde karşılık verdi genç kadın. Arkasına dönüp bir işaret yaptı Agâh Bey, sonrasında Güneş'i eliyle yönlendirerek ileriye doğru yürüdüler. Karşıdan üç kişi yaklaşıyordu. Güneş Azra'yı tanıyınca ona gülümsedi.

SARSINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin