4. Bölüm

173 11 8
                                    

"Evim evim güzel evim" diyerek etrafında tam tur döndü genç kız. Arkasındaki iki adamda kızın bu haline göz deviriyorlardı. Evim dediği yeri hatırlıyor muydu ki?

"Aman ne ev ne ev." dedi bıkkınca genç adam. "Neden döndük anlayamıyorum. Bütün düzenimiz alt üst oldu."

Düşünceli bir şekilde kardeşlerine bakan adam dış hatlar çıkışına ilerledi. Kapıda onları karşılayan tanıdık simaya doğru yürüdüler. Valizleri arkalarından geliyordu. Şoför ile selamlaştıktan sonra minibüs tipi lüks araçlarına bindiler. Azra büyük bir merak ile perdeyi çekerek henüz daha çocukken bırakıp gittiği şehri izlemeye başladı.

Alaz'ın gözü ise abisindeydi. Bu dönüş ona iyi gelmeyecek diye düşünüyordu. Babalarına verdikleri değer yüzünden ısrarlarına boyun eğip dönmüşlerdi ancak Alaz burada geçmişin acıları ile dağılıp gitmekten korkuyordu. Abisinde geri dönüşü olmayan yaralar açmış travmaların şiddeti daha da artarsa ne yaparlardı?

Araç Karahan malikânesinin taş yoluna girdiğinde kale kapısını andıran kapılar ardına kadar açıldı. Azra heyecanla etrafına bakıp hafızasını zorluyordu. Hatırasında kalmış bir tanıdıklık arıyordu. Alaz sıkıntı ile bir nefes verip ifadesiz duruşunu hiç bozmayan abisine baktı. Bir tepki arıyordu yüzünde. Herhangi bir duygu... Ama yoktu. Abisi istemediği sürece anlayamazlardı da ne hissettiğini. Amerika'dayken biraz açmış, yumuşatmıştı kendini. Tabi bu tavır yine kendisi ve Azra'ya özeldi.

Aracın kapısı açıldığında evin dışındaydı herkes. Agâh Bey gururla bakıyordu araçtan inen evlatlarına. Özlemişlerdi babalarını. En son bir yıl önce Agâh Bey Amerika'ya ziyarete gittiğinde görüşmüşlerdi.

Halaları Simten tüm kem gözü ile bakıyordu. Şu koca ailenin imzası olan "mavi gözler bir tek bu kadında güzel durmuyor" diye düşündü genç adam. Sanırım bu yüzden tüm aile koyu mavilere sahipken Simten Hala açık mavi gözlere sahipti. Kimsenin kötülüğünü istemeyen Nermin Hala, eşi ve kızları Bade, hiçbir işe yaramayan mirasyedi küçük amcaları ve... Hakan ile yengesi. Yüzlerinde gördüğü mahcup ifadeden nefret etti Alaz. Diğer kuzenleri ya işte ya da aile parası ile tatildeydi muhtemelen.

Sırayla herkes ile hoş geldiniz, hoş bulduk faslını bitirip içeriye geçtiler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sırayla herkes ile hoş geldiniz, hoş bulduk faslını bitirip içeriye geçtiler. Masanın başında tabakları yerleştiren kadın içeriye girenleri fark edince dolu dolu gözlerle "kuzularım" diye seslendi. Alaz'ın, göz çevresindeki kırışıklıkları dışında neredeyse hiç değişmemiş Özlem Hanım ile burnunu direği sızladı. Kaçamak bakışlar ile baktığı abisinde bile ancak Alaz'ın anlayabileceği kadar silik olan bir tebessüm vardı. Yurtdışına gidene kadar tüm kahırlarını çekmiş evin emektar kahyası... Sıkı sıkı kucaklaştılar. Abisi bile kollarını sarmıştı. Azra, Özlem Hanım'ı hatırlamasa da bu sıcak karşılama ile çoktan kalbini kaptırmıştı.

Salonda onları bekleyen babaanneleri Zuhal Hanım'ın da nezaketen elini öptüler. Abisi yalnızca baş selamı vermişti. Şu an abisinin gözlerindeki nefreti görebiliyordu. Abisi bu duygusunun görünmesini istiyordu ya da saklayamayacak kadar büyük bir nefret duyuyordu. Bu bakışlar içini titretti Alaz'ın. Kafasını çevirdiğinde babasının da abisine dikkatle ve hüzünle baktığını gördü.

SARSINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin