Bölüm 12-Buzluk

265 23 2
                                    

Bölüm geç geldiği için çok özür dilerim ama sınavlarım ve idmanlarim olduğu için yazamadim.Umarım begenirsiniz.İyi okumalar :Dd

Adam bi kızın saçından çekiştirerek aşağıya indirdi ve Ashley'nin yanında diz çöktürdü.Ashley şaşkın ve korkulu gözlerle adama bir adama bir yanındaki kıza bakarken adam yamuk gülüşünü yüzüne yerleştirerek belindeki silahını kızın başına doğrulttu ve gözünü kızdan ayırmayarak kardeşine son kez bak Ashley Peters dedi ve Ashley'nin bir şey demesine fırsat bırakmadan tetiğe bastı.Kız dizlerinin üzerinde geriye doğru düşerken Ashley hıçkırarak yerde yatan kıza bakıyordu.Adam ise hiç birsey olmamış gibi yukarı çıkıp ardımızdan tahtaları kapattı.

Yaşadığım şok nedeniyle hala yerde donmuş bir şekilde Ashley'ye bakıyordum.O ise bir yandan yerde yatan kızı uyandırmak ister gibi omuzlarından tutup sarsıyor bir yandan da ağlıyordu.

Yattığım yerden doğrularak Ashley'nin sesine doğru ilerledim ve tam önüne geldiğimde onun gibi dizlerimin üzerine çöküp karşısına oturdum.Ne diyeceğimi bilemiyordum.Bu yüzden sadece sustum.

Dakikalar hatta saatler geçti Ashley hala ağlıyordu.Müdehale etmemin zamanı geldiğini düsünüp onu omuzlarından tutarak yerde yatan kızdan uzaklaştırmaya çalıştım.O ise ordan uzaklaşmamak için direniyordu.

Daha fazla direnecek gücü kalmadığında direnmeyi bırakıp olduğu yerde hıçkırarak ağlamaya devam etti.Ellerimi omzundan çekmeden konuşmaya başladım.

O-o senin kardeşin miydi ?

Bir süre gözlerini yerde cansız yatan kızdan ayırıp bana baktığında belli belirsiz kafasını salladı.Başını tekrar kıza çevirdiğinde bu sefer ben de kıza bakmaya başladım.Tahtaların arasından gelen kesik ışıklarla az da olsa kızı görebiliyordum. Yüzü tanınmayacak haldeydi, her tarafinda kan vardi ,üzerine giydiği kot pantolonu ve tisortunun rengi kırmızıya dönmüştü ve bazı yerlerinde yirtiklar vardi hırpalandığı çok belli oluyordu.

O an aklıma Emma geldi.O kızın yerine Emma'yı koydum.Benim gözümün önünde hiç acımadan onu öldürebileceğini düşündüm.Kardeşimin yanıma öylece yığıldığını ve benim hicbirsey yapamadığımı...

Yanağımda hissettiğim sıcaklıkla ağladığımı farkettim. Onu böyle düşünmek bile bana acı veriyorsa Ashley bu olaya dayanabilir miydi?

Elimin tersiyle gözyaşlarımı silip hızla ayağa kalktım.Ashley bundan ürkmüş olacak ki hemen yüzünü bana dönüp dizlerinin üzerinde gerilemeye başladı.Ona kısaca sakin olmasını söyleyip bir çıkıs bulabilmek için cesetlerle dolu tünelde ilerlemeye başladım.Ayağımla çarptığım cesetlere acıyla bakıp ilerleyeceğim sırada Emma'nın da burada olacağını düşündüm.Sahi onu da diğerleri gibi öldürmüş müydü?

Tünelde ilerlerken bir yandan da eğilip cesetlere bakıyordum.Ancak içerisi oldukça karanlık olduğu için hiçbirinin yüzünü göremiyordum.Yukarı çıkıp fener bulmam gerektiğini düsündüm.Geldiğim yöne doğru tekrar ilerlerken ses çıkaramamaya devam ediyordum. Merdivenlerin olduğu yere geldiğimde basamakları teker teker çıkmaya başladım. Üçüncü basamağa geldiğimde bir elimle merdivenden tutunurken diğer elimlede tahtaları itiyordum.Bir kaç kez denememden sonra tahtalar kısa bir gıcırdamayla açıldı.

Ashley'ye hemen geleceğimi söyleyip kalan basamaklatıda çıktıktan sonra o iğrenç bodruma tekrar ayak bastım.Ses çıkarmamaya özen göstererek eski bodrumda ilerlemeye başladım.

Banyo sandığım odaya geldiğimde kapıyı açmaya çalıştım. Kapı açılmayınca kapının yanindaki anahtarları alıp anahtarla teker teker denemeye başladım.Şansıma ikinci anahtarda kilit çevirildi ve kapı açıldı.Ses çıkarmadan kapıyı itip içeri girdim. Dolapları teker teker açtıktan sonra sonunda büyük sarı bir el feneri buldum. Hemen el fenerini elime alıp banyonun çıkışına yöneldim.Bir elimle feneri tutarken diğer elimle de kapıyı kilitlemeye çalışıyordum.Ancak kilit açıldığında anahtarları elime aldığım için simdi hangi anahtar olduğunu bulamıyordum.

Kendime ve içinde olduğum duruma bir kez daha lanet okuyarak feneri yere bıraktım ve yine anahtarları denemeye başladım. Yaklaşık iki dakikalık bir uğraştan sonra kapıyı kilitleyip anahtarları yerine astım ve tünele ilerlemeye başladım. Tünelin önüne geldiğimde fenerin ışığını yaktım.Ancak ışık yanmadı. Bir kez daha kapatıp açtım ancak yine açılmamıştı.Tünelin başında yerde öylece oturan Ashley'ye birazdan geleceğimi söyleyip tünelin tahtalarını kapattım ve feneri alıp tekrar o odaya ilerlemeye başladım. Kenardan anahtarları alıp yine teke tek kapıya denemeye başladım. Bir kaç denemeden sonra kapı açıldı. Hemen dolabın yanina ilerleyip dolabın kapaklarını açtım. İçinden işime yarayacak bisey bulmaya çalıştım ama bulamadım. Başka bi dolabı açtığımda burada da bisey bulamamıştım.

Olduğum yerde etrafıma bakındım. Gözüme çarpan bir dolapla ister istemez şaşırdım. Bu dolabı daha önce hiç görmemiştim.Ya da tam dikkat etmemiştim.

Tüm düşüncelerimi geride bırakarak dolaba ilerledim.Dolabın yanına geldiğimde bunun bir buzluk olduğunu farkettim.

Elimi dolabın kapağına koyduğumda korkularımı geride bırakarak yavaşça kapağı açtım.Gördüğüm şeyle vücudumdaki kanın çekildiğini hissettim. Çünkü buzluğun içinde gördüğüm şey iki bebeğin cansız cesediydi..

Bu kadar kötü bitirmek istemezdim ama aklıma başka bir şey gelmedi. Bölüm sonunu yazarken ciddi anlamda kemiklerin sizladi. Umarım begenmissinizdir.
+30 vote da yeni bölüm gelecek. Hoşçakalın :Dd

KATİLWhere stories live. Discover now