~13

88.1K 3.2K 1.7K
                                    

13. Bölüm:

Karan öptüğü dudaklarla karşısındaki kızdan önce kendi hislerini gözden geçirip, gözlerini yumdu. Karısının ilki olduğu kadar, kendisi için de öyleydi ve içinden bir yerde Mehin'i kabullenmesi için bir kıpırtı oluşmuştu.

Mehin ise ilk günlere göre oldukça farklı bir gün yaşarken, hem mutluluk hem de panikle tepki veremedi. Üstelik her an biri gelip de görecekmiş gibi hissediyordu. Ama umursamadı. Karan'ın kollarındayken, kendisini suçlu hissetmemeliydi. Sonuç da kabullenilmeye başlanması, onun için güzel bir gelişmeydi.

Üstelik Devin'i sevmediğini söylemişti az önce! Saçını okşamıştı... Hatta ve hatta öpmüştü değil mi? Onca sözleri söyledikten sonra bir an da ne olmuştu da fikri değişmişti bu adamın? Hadi dün gece fotoğrafı yırtmıştı ama bu kadarını beklemiyordu. Üstelik utanmıştı da... Yanakları alev alev olmuştu ve kapattığı gözlerini korkudan aralayamıyordu.

"Yeterli olmuştur sanırım."

Duyduğu fısıltıyla bir süre bekleyip her şeyi farkına varırken, elini yumruk yapıp sakince nefes alıp verdi. Kocası az önce sevgiyle değil, kendini bu şekil de affedeceğini düşündüğü için mi öpmüştü? Oysaki Mehin ister istemez bu sefer daha çok kırıldı. 2 gündür kendisine alayla dokunuyordu kocası. Halbuki istediği kesinlikle bu değildi. Az önce başka bir kadını sevmediğini söyleyen adama nasıl inanacaktı ki bu şekilde.

Gözleri dolmasın diye bir süre bekledikten sonra hemen kendini toparlayıp kocasının kollarından sıyrıldı ve ayağa kalktı.

"Ben... Üşüdüm. İçeri geçsem iyi olacak.".

Karan, yüzüne bile bakmayan karısıyla afallayıp, sinirlenirken bunu utandığına yordu. Şimdi kolundan tutup yanında geri oturtabilirdi ama yapmamayı seçti. Sonrasında belki gerçekten karısından etkilendiğini düşündürebilirdi ve bunu asla istemiyordu. Ailesinin kendisini zorlaması inadına, egosuna ve kibirine yediremiyordu.

...

Mehin olanların ardından direk odasına çekilip yaşananları hazmederken, kayınvalidesine de başının ağrıdığını söylemişti.

Çiftliğin her zamanki güzel havasından olsa gerek, baba ve oğullar terasta çay içerken bu sefer okeye kuruldular. Normalde sık sık 4 erkek oynarlardı ama Karan oynamak istemediği için eksik kalıyordu. Şimdi ise sanki bir şeyler rayına oturmuş gibiydi ve Karan okey fikrini sundu.

"Vee ben biterim abicim."

Son elde Yusuf neşeyle ıstakasını çevirip, elini gösterirken Karan Ağa göz devirip arkasına yaslandı. Bugün hiç şansı yok gibiydi ve ne kadar kafa dağıtmak istese de, aklına ya Devin ya da Mehin geliyordu.

"Tamam bu kadar yeter. Geç oldu, sizde fazla geç vakite kalmayın."

Mehmet Ağa yumuşak davranmaya çalışsa bile masada oturan büyük oğlu yüzünden bir türlü gerginliğini atamadı. Bu yüzden sert tavrıyla masadan kalkıp odasına geçerken, Murat da abisine bakmıştı. Bir haller vardı bu adamda ama ne olduğunu bir türlü anlamıyordu.

"İbrahim denen herif, alacağımız arsaya göz koymuş."

Karan söylemesi gereken bir şeyi dile getirdiğinde duydukları isimle Yusuf'un neşesi de sönmüştü.

"İyi de onların işine yaramazki o taraf."

"Sorun da o işte. Amacı sorun çıkartmak. Biz orayı her halükarda alırız ama onca zaman sonra tekrar iki aşireti birbirine dolayacak."

Murat elini saçlarına daldırıp karıştırırken, gözlerini abisinden kaçırdı. Şu an içinden sövmek geliyordu ama büyüğü olduğu için saygı da kusur da edemezdi. Eğer abisi Devin denen kızla yakınlık kurmasaydı, Devin'in abiside karşılarına çıkmazdı.

MEHİN | ᏖÖᏒᏋ Where stories live. Discover now