~2

90.1K 3.1K 1.1K
                                    

2. Bölüm:

"Örtünün altında, sesimi çıkartmamaya özen gösterirken titreyen elimle yanağımdaki yaşı sildim. Kalabalık ve gürültü de zaten burnumu çekmem bile duyulmuyordu. Bir tek o sessizlikte 'kabul ettim' derken zorlanmıştım. O da sesim titremesin diyeydi.

Şimdi ise bizim odaya çıkacağımızı bilirken, yine göz yaşları dökmeye devam ettim. Çok korkuyordum. Bilmediğim bir evde yeni bir hayat sürecekken, bana karşı tavırlarından çok korkuyordum. Başkasına aşık bir adamla birazdan aynı yatağı paylaşmaktan çok korkuyordum. Bana nasıl davranacağını bile bilmiyordum.

Üstelik artık sığınağabileceğim o baba kucağı da yoktu. Kaç dakikadır, annem ve babamın gidişi, beni yalnız bıraktıklarında aklım kalmıştı. Ne yapacağımı bilemeden yabancı bir evde öylece oturuyordum.

"Hadi gelin hanım."

Bilmediğim bir ses duymuştum, ardından da koluma girmesiyle o kadına uyup beni yönelttiği yere ilerledim. Başımdaki örtü yüzünden önümü göremiyordum ki.

"Sen geç otur, ben Karan Ağa'yı göndereceğim yanına kızım."

Kafamı sallayarak onaylarken ardımdan kapı kapanmış, ben anında örtüyü açmıştım. Önümü bile göremezken, bir de göz yaşlarımla nefessiz kalmıştım. İtiraz edememiştim tabii! Hep o küçük kız kalma gibi bir şansım da yoktu. Şimdi de ağlamaya hakkım var mıydı?

'Karan Ağa seni üzmez ki, herkesin saygı duyduğu sevilen bir adam o. Öyle olmasa neden herkes övüp, başı üzerinde taşısın.'

Kendimi avutmak için farklı yönlerinden iç sesimi konuştururken ya canımı yakarsa diye düşündüm. Başka bir kadını seviyordu o.

'Olsun, kader değilmiş. Artık evlendiği kişi sensin, seni sevmek zorunda. Seni üzecek olsa kabul eder miydi?'

Etmezdi.

Odada bir ayna bulmak için bakınırken büyüklüğü karşısında ağzım açık kaldı. Eğer örtüyü açmasaydım önümde ki basamakları göremeden aşağıya bile düşebilirdim.
Oda o kadar büyüktü ki, bizim evin toplam alanı kadar edebileceğini düşündüm. Ben şimdi bir ömürü, o adamla bu odada mı geçirecektim.

Niye konuyu saptırıyordum ki?

Elimi hızla atan kalbimin üzerine koyarak üç basamağı da dikkatlice indim. Eteğimin uzunluğu yüzünden, takılıp düşmem an meselesiydi. Bu yüzden yavaşça dikkat ederken taşlı duvara dayanmış olan kocaman yatağın önünde ki gardıroba ilerledim. Ortasındaki boydan aynasına geldiğim de yüzümdeki kızarıkları nasıl yok edeceğimi düşündüm. Ama Allah'tan makyajım akmamıştı. Belki de kızarıklar birazdan gidecekti. O yüzden güzelliğimi sorun etmeyip yatağa ilerledim ve oturdum. Bilmem gerekenleri annem zaten bana özet geçmişti, korkulacak hiç bir şey olmadığını da biliyordum. Ama elimin titremesini engelleyemedim.

Ben daha kıyılan nikah sırasında onun sesini duymam dışında başka hiç bir şekilde karşılaşmamıştım ki, nasıl korkmazdım ondan. Evlendiğim adamın sadece şanını bilip, sesini duyarken şimdi nasıl bir tepki verebilirdim. Kafamdaki binbir soru kapının arkasından gelen gürültüyle son bulurken anında eteğimi güzelce düzeltip yüzümü kapattım. Ellerimin de titrememesi için birbirine kenetlerken ne olur ne olmaz diye gözlerimi yumdum.

Kapının açıldığı anda kalbimin hızı nefesime vururken tırnağımı etime bastırdım. Telaş yapmayacaktım. Her şey çok güzel olacaktı. Bana kızması için bir sebep yoktu. Beni sevecekti. Canımı yakmayacaktı. Ve her şey çok güzel olacaktı!

Bütün dikkatimi kapının kapanma sesinden sonra onun seslerine verirken, alt dudağımı ısırdım. Odaya girdiği anda, tedirginlik bütün bedenimi sararken, kapıyı çarpmasıyla düşüncelerim de boşluğa düşmüştü.

Adımları yavaş ve bana doğru gelirken, kıpırdanmamak için zor durdum. Gözlerim kapalı sadece onun beni yönlendirmesi için bekliyordum.

"Mehin..."

Kalın ve tok sesinden, algılamak istercesine fısıltıyla ismimi söylerken bir şey deyip dememekte kararsız kaldım.

"Zayıflık demek."

Ses tonundan bunu duymak, beni şaşırtırken yutkundum.

"Kalk ayağa!"

Aniden yükselen sesiyle yerimde sıçrarken, ağzım açık kaldı. O kadar öfkeyle bana mı demesini asla beklemiyordum.

"Kalk dedim."

Aynı ses tonu baskınlığını koruyunca, ağlamamak için direndim ve yavaşça eteklerimi tutarak ayağa kalktım.

"Ne güzel ya! Bir de benden kısasın."

Sesinde sezdiğim alayla daha fazla direnemezken, göz yaşlarımın beraberinde elim ağzıma gitmişti. Bunlar asla beklediğim tepkiler değildi.

"Hâlâ inanamıyorum. Devin'i kabul etmeyen ailemin, seni bana layık görmesini AKLIM ALMIYOR!"

Sondaki kükremesinden dolayı sesinin dışarıyı duyup duymadığını bile düşünmeden iki elimide, yaşlar dinsin diye gözüme bastırdım. Devin dediği kişinin sevdiği kadın olduğuna emindim.

Oysaki benimle evlendiği için, benim yaptığım gibi onunda kabullenmesini umuyordum. En azından güzel bir şey söylemesini düşünmesemde, bana kızmasını alay etmesini beklememiştim.

"Şimdiden söylüyorum. Sana dokunmamı, kocalık yapmamı bekleme. Benimle göz teması kurma. Konuşma. Gözümün önünde durma!"

Her cümlesi, aklıma kazınırken dediklerini hazmettim. Dudağıma gelen tuzlu tatla, dişlerimi sıkarken içimden babama kızdım. Ağa karısı olacağım için sevinen anneme ve beni gece gündüz ikna etme çabalarına lanet ettim. Unutmamıştı işte. Sevdiği kadının yanında ben bir hiç kalacaktım.

"Ağlama."

Sesi biraz daha sakinleşirken, yanımdan geçtiğini hissettim.

"Sabaha kadar mümkünse bu odada tek başıma olduğumu varsayacağım. Bana asla yüzünü göstermeden, varlığını hissettirmeden ne halin varsa gör."

Dolabın açılma sesinin hemen ardından birde kapı sesi duyduğumda gözlerimi açtım ama bulanık gören gözlerimi bir de örtü kapattığı için hiç bir şey görememiştim.

Örtüyü kaldırıp elimle yüzümü sertçe silerken odaya baktım. Anladığım kadarıyla üstünü değiştirmek için banyoya girmişti ve ben ne yapacağımı bilemeden öylece kalakalmıştım.

Gelen su sesiyle banyoya girdiğini anlarken elimi hızlı tutup dolaptan, önceden gelen eşyalarımın arasından ince bir elbise çıkardım ve zar zor gelinlikten kurtulur kurtulmaz üzerime geçirdim. Başıma da bir örtü çıkarıp örtmüşken, direk gelinliğimi bir köşeye koymuştum. Bir yandan da ağladığım için ağrıyan gözlerimi siliyordum.

Yatağa kısa bir an baktığım da yatıp yatmamakta kararsız kaldım. Gözüme görünme, demişti. Banyodan çıkınca da yatmak isterse varlığımı hissedecekti. Hem belki başka bir kadını severken, benimle beraber yatmak bile istemiyor olabilirdi. Sırf bir daha kızmaması adına yataktan bir yastık alıp, dolaptan da ince bir battaniye bulmuşken, odanın bir köşesinde duran oturma koltuklarına ilerledim. En azından ona varlığımı belli etmeden burada yatabilirdim.

Banyodan gelen su sesiyle, duş aldığını anlarken, biraz daha zamanım olduğunu bilmeme rağmen yine de hemen koltuğa yatıp, üstümü örterek arkamı dönmüştüm.

Çok korkuyordum.

Bir ağayla evlilik yapıp da, ilk geceden bunları duymak kendimi aşırı değersiz ve bir çöp gibi hissettirmişti. Sanki ailemden kopmuş ve bir sığıntı gibi bu evde yaşayacakmışım gibi geliyordu.

•••

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum ♡

MEHİN | ᏖÖᏒᏋ Where stories live. Discover now