4.1

611 38 22
                                    

Erim"Ben nedense hayatımın her anında o ormanda kaybolmayı göze aldım." diyerek gözlerimin içine baktığında gülümsemiş kapı açıldığında kapıya dönmüştüm.

Doktor olduğu her halinden belli olan adam önce Erim'i ardından beni süzmüş gözleri elimdeki damar yoluna takıldığında "Siz hasta olmalısınız." diyerek gözlerime bakmıştı.

Başımı salladığım sırada Melodi'yi fark ederek kaşlarını çattı. "Bu köpeğin burada ne işi var?" Erim"Ona köpek demeyelim, hem kanser tedavisi görmüş bir genç olarak söylemeliyim ki arada bazı şeyler suistimal edilebiliyor." diyerek konuşmaya başladığında ona göz devirmiştim.

Bir konuda bir fikrin ya da bilgin olmasın be adam.

*

Gece kolumdan çekiştirmeye başladığında acıyla inleyerek kolumu kendime çekmiştim.

"Ya canım yanıyor öküz, bari hastayken rahat ver."

Gece"Siz sevgili misiniz? Neden ikiniz de pişmiş kelle gibi sırıtıp duruyorsunuz?"

Yüzümü buruşturarak kurduğu cümlenin iğrençliğine öğürdüm. Pişmiş kelle mi?

"Sus, mümkünse beni rahat bırak. Zaten her yerim ağrıyor." diyerek yatağıma tekrar uzandığımda odaya giren Cenk"Erim neden şu an dışarıda Pars ile kavga ediyor?" demesiyle korkuyla doğrulmuş Gece'de göz devirerek "İyi yapıyor, Mina'yı bu hale getiren oydu." demesiyle Cenk'in duru gözlerindeki öfke kırıntılarının tek tek yeşermesine şahit olmuş korkum giderek artmıştı.

Odadan çıktığı anda Gece'ye dönerek "Kızım sen deli misin?" demiş yataktan kalkarak önce odadan ardından evden çıkmıştım.

Merdivenlerden indiğim gibi ağır demir kapıyı kendime çekerek açmış mahalleye bakmıştım. Mahallenin başında olan Erim, Kayra, Cenk, Oğuz ve Pars ile alt dudağımı kemirerek onlara doğru koşmaya başlamıştım.

Erim'in, Pars'ın yüzüne attığı yumruk yüzümü buruşturmama neden olurken Erim'in yanına gitmem ile Oğuz belimden sarılarak benim gitmemi engellemişti.

"Ya bıraksana, çocuğu nasıl dövüyor!" Oğuz"Daha biz döveceğiz, dayanıklı gibi görünüyor." dediğinde kolunu itmeye çalışmış "Erim, Pars'ı rahat bırak!" dediğimde derin bir nefes alarak bana dönmüştü.

"Efendim." rahat sesiyle kaşlarımı kaldırdım. "Pars'ı bırak, bir daha yanımıza gelmez. Şiddete ne gerek var?" Erim"Ben bunun cevabını verdiğimi hatırlıyorum." dediğinde Oğuz'a başımı kaldırdım.

"Beni bırak, canım acıyor." beni bıraktığında derin bir nefes almıştım. Selim'in sesiyle ona dönmüştüm.

"Neler oluyor?" "Erim, Pars'ı dövüyor. Bir şey söyler misin?" dediğimde başıyla beni onaylayarak ona dönmüştü.

"Aferin, böyle devam."

Gözlerimi büyüterek ona döndüğümde bana gülmeye başlamıştı. "Erim, lütfen. Hadi ya, dövmesin kimse." diyerek diğerlerine döndüğümde Erim karşıma geçerek nazikçe omuzlarımdan tutmuş beni çevirmişti.

Kulağıma eğildiğinde nefesimi tutmuş o da konuşmaya başlamıştı. "Şimdi sen git, benim ve diğerlerinin dövdüğünüde görmemiş olursun." dediğinde göz devirerek ona döndüm.

"Salak mısın sen? Rahat bırakın şunu hem bu hiç adil değil, bir kişiye beş kişisiniz." diyerek arkaya baktığımda Erim göz devirerek "Sadece ben dövdüm. Bire bir yani." "Tamam işte yeter o ona. Hadi hep beraber gidelim."

Pars'ın sesini duyduğumda Selim'in sabırlı sesini duymuştum. "Gece'ye de bunları yapsam ne olur?" Erim yüzünü buruşturarak "Gerçekten bunu dövmemi istemiyor musun?" dediğinde başımı iki yana sallamıştım.

Selam Kadınım! Gökyüzün De Bir Beste /Texting/Where stories live. Discover now