2.5

1.1K 63 25
                                    

Gökyüzün De Bir Beste....✨

GÜNÜN İKİNCİ BÖLÜMÜ!

Telafi için attımmm, iyi okumalar.❤️

Gözlerimi araladığımda ağrıyan şakaklarım ile derin bir nefes almış, vücudumdaki amansız sızılara anlam verememiştim. 

"Mina? İyi misin?" Erim'in sesiyle başımı o tarafa çevirmiş, irkilerek sessizce yüzünü incelemiştim. Sanırım hala burada olmasına alışamamıştım. 

Başımı olumlu anlamda salladığımda kapı açılmıştı. İçeri Oğuzhan girdiğinde ona gülümsemiş, o da öfkeyle Görkem'in yakasına yapışmıştı. "Seni geberteceğim, küçücük kızı koruyamadın mı?!" o küçücük kız mı dedi? Benim nerem küçük aa. 

"Oğuz, Oğuzhan! Erim'i bırak, onun bir suçu yok." dediğimde  doğrulmaya çalışmış göz devirerek Erim'i bırakmıştı. Beni omuzlarımdan ittirerek "Yat." sert ses tonuna göz devirerek elini çektim.

"Geri zekalı canım yanıyor, öküz gibi iş yapmasana." ardından vücudumun ağrımasını yersiz bularak kaşlarımı çatmıştım. Vücuduma baktığımda kolumda dirseğimin altında, ellerimde, ayak bileklerimde ve bir omzumda sargı olduğunu gördüğümde kaşlarımı çatmıştım.

"Ne oldu ya?" diyerek Erim'e döndüğümde alt dudağını dişlerinin arasına almış, mavi harelerinde suçluluk adlı duyguda master yapmış biri olarak o duyguya rastlamıştım. 

Erim gözlerini kapatarak "Sesini duyurmak için kırdığın camları... Tenine saplamıştı." dediğinde korkuyla yutkunmuştum. "N-ne?" Oğuz öfkeyle tekrar soluduğunda ona dönmüş, gözlerimin içine bakarak konuşmaya başlamıştı. 

"Türkiye'ye dönüyorsun. Dönmüyorsan da ben buraya yerleşiyorum, o p-" ağzını gözlerimi büyüterek kapattığımda gülümsemeye çalışmıştım. "Küfür yok, önce hastane odasından çıkalım." 

Odanın kapısı açıldığında Ege, Efe ve Görkem'i görmüş onları şaşırarak izlemiştim. "Türkiye'deki herkesi topladınız mı? Ne yaptınız?" Efe"Biz herkes miyiz?" diyerek alınganlık yaptığında gülmüş "Cevabını bildiğin soruları sorma." diyerek onu cevaplamıştım. 

"Çok hoşuma gidiyor." gülerek diğer yanıma oturduğunda "Geçmiş olsun pıtırcık." Görkem Ağabey ama ağabey dememizi istemediği için Görkem'e dönerek gülümsemiş, "Teşekkür ederim." demiştim.

Bana gülümseyerek cevap verdiğinde Ege'nin gelişinden beri ses çıkarmamasıyla ona baktım. Çekinerek yüzüme baktığında tek kaşımı kaldırmıştım. "Sanırım iki bin altı yüz doksan kilometreyi sadece beni izlemeye geldin." "Özür dilerim." dediğinde göz devirerek yatakta doğruldum.

Oğuz karşı çıkacakken ona ters bir bakış atmış, "Arkadaş demek, tartışma demek. Bunun için özür dilemiyoruz yoksa ben ve Gece sadece 'Özür dilerdik.'" "Ben senden ölsem özür dilemem." diyerek odaya giren Gece'ye dudağımı büzmüştüm.

"Ne söylemiştim?" Selim, Erim'e kısa bir bakış attığında bana dönmüş "Geçmiş olsun." demişti. "Ölmedim, yaşıyorum. Bunu söylemek için erken." diyerek baygınca konuştuğumda Oğuz"Zaten öldüğünde etrafına 'Allah rahmet eylesin.' diyorlar. 'Geçmiş olsun.' değil." "O anlamda söylemedim, yani daha ağır hastalıklı kişiler var. Neyse ya, konuşturmayın beni." diyerek telefonumu alacağım sırada Erim komodinden almıştı.

Anlamayarak yüzüne baktığımda kaşlarımı çatmıştım. Erim"Mesaj geldi, şifreni bilmiyorum ama pek hayırlı olmadığı belli. Yeni uyandın." diyerek açıklama yaptığında göz devirmiş, anonim halinin Gece'den bile sakladığım şeyleri bilirken bu unutmuş halimin daha telefonumun şifresini bilmemesine ne demeliydim bilmiyorum. "Bir şey olmaz, ver." diyerek dikkatimi düşüncelerimden ona verdiğimde "Şifreni söyle, ondan sonra." demişti.

Selam Kadınım! Gökyüzün De Bir Beste /Texting/Where stories live. Discover now