18. Bölüm- Final

191 12 30
                                    

Bir hafta boyunca babaannem, dedem ve halam ile aynı evde kalmıştık. Kadınlar ve erkekler olarak ayrılıp yatmıştık ve hayatımdaki geçirdiğim en eğlenceli geceleri burada yaşamıştım.

Ben, annem, halam ve babaannemle pijama partisi yapmıştık. Bolca dedikodu, Asaf ile olacak olan muhtemel düğünümün planı, halamın işleri, anne ve babamın aşk hikayesi ve patlamış mısır içeren bu saatlerimize erkekleri dahil etmemiş, onları bir kahvehaneye postalamıştık.

Annem ve ağabeyim, ailemin geri kalanıyla iyi anlaşmıştı ve bu beni çok mutlu ediyordu. Sevdiğim herkesin birbiriyle iyi anlaşmasını istiyordum, huzursuzluğa gelemeyen bir yapım vardı.

Bir haftanın sonunda, sık sık ziyarete gelme sözü vererek İstanbul'a geri dönmüştük.

Asaf beni okuldan almıştı ve sahilde yürüyorduk. Koluna girmiştim ve burnuma deniz kokusu geliyordu. Huzurluydum ama bu anın çok uzun sürmeyeceğini bilirmiş gibi diken üstündeydim de. Sanki bir şeyler olacağını hissetmiştim ama görmezden gelmeye devam ediyordum.

İçgüdü olarak olumsuzlukların üstünü kapamaya meyilliydik. Kötü bir şey varsa üstü mutlaka örtülmeli, bahsi bile açılmamalıydı. O konu hakkında konuşmamak, bir şekilde onu yok edebilirmiş gibi davranıyorduk ama ne kadar görmezden gelinirse gelinsin bir yerde mutlaka fire veriyordu.

"Üniversiteye geri dönmeyi düşünüyorum." Diye mırıldandı Asaf. "Sanırım zamanı geldi, kolayca aşılacak engelleri bahane etmemeliyim artık."

"Bu çok güzel bir haber!" diye şakıdım. Heyecanla konuşmaya devam ederken gözlerim ışıldıyordu.

"Ne kadar sevindiğimi bilemezsin! Hayallerinin peşinden koşman gerekiyor, ne olursa olsun."

Samimi bir tebessüm gönderdi ve munzur bir şekilde cevapladı.

"Eh, kaç o zaman Aylin!"

Ne demeye çalıştığını anlamaya çalışırken o beni kovalamaya başlamıştı ve refleks olarak kaçıyordum. Kahkahalarımız kulağımıza çalındığında gerçekten mutlu olduğumuzu biliyorduk.

Kısa bir kovalamacanın ardından beni belimden yakalamayı başarmıştı. Önümü ona dönerek sarıldım ve çok geçmeden o da kollarını bana doladı.

Bir dakika boyunca öyle kalmıştık ve telefonum çalmış olmasaydı daha da kalabilirdik.

"Bir saniye..." diyerek kollarımı çözdüm ve cebimdeki telefonumu çıkardım. Okay Boğacı arıyordu. Soran gözlerle Asaf'a baktım. O da Okay'ın neden aradığıyla ilgili tahmin yürütemiyordu.

İçimden bir ses, onun benim dayım olduğunu ve istediği zaman aramasının normal olduğunu söylüyordu ama içinde bulunduğumuz durum pek normal değildi.

Babaannemlerde kaldığımız zaman aynı evin içinde bir nevi köşe kapmaca oynamıştık. Halamın restoranındaki itiraflardan sonra aramızın normalleşmesini bekliyordum ama ona mesafeli davranmayı bir türlü bırakamamıştım. Pişman olduğunu her fırsatta dile getirmesine rağmen onu affedecek gücü kendimde bulamıyordum.

Telefonu açıp kulağıma götürdüm. Birkaç saniye sonra sesi duyuldu.

"Aylin?"

Sesi düzdü ve hiçbir duygu seçilmiyordu.

"Efendim?"

"Bir saat sonra evime gelebilir misin? Önemli olmasa çağırmazdım. Asaf da gelebilir."

"Tamam, geliriz. Bir şey mi oldu, bir sorun mu var?"

"Hayır." dedi sakince. "Sadece buraya gel yeter."

Ayın Karanlık YüzüWhere stories live. Discover now