15. Bölüm- Aile

163 25 30
                                    

AYLİN.

Tam iki hafta geçmişti.

Okay Boğacı'nın dayım olduğunu öğrenmemizin üstüne Asaf, Anka'ya rest çekerek işinden ayrılmıştı ve o konuşmayı yaptığını söylediğinden beri bunun hakkında pek konuşmamıştık. Ne diyebilirdik ki, her şey karmakarışıktı ve konuşmak hiçbir şeyi çözmeyecekti.

Annem ve ağabeyime bu konuda tek kelime etmemiştim. Onların hayatlarının da yeterince karışık olmasının yanı sıra, bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum.

Okay Boğacı'ya olan hislerimi en iyi onlar biliyordu. Sevdiğimi sandığım bir adamın dayım çıkması benim için bile oldukça saçmayken onlar ne diyebilirdi? Her şeyi açıklığa kavuşturmadan onlara bir şey söylemek istemiyordum.

Asaf işi bıraktıkran sonra beni okula götürüp getirmeye devam etmişti, sadece artık bütün gün okulda beklemiyordu ve ben de derslerde onu düşünmek zorunda kalmıyordum. Her ne kadar şoförlüğümü yapması gerekmediğini söylesem de vazgeçmemişti ve bu bizim rutinimiz haline gelmişti.

Marinada yaptığımız o konuşma haricinde ciddi konulara girmiyor, havadan sudan konuşmakla yetiniyorduk ve bu iyi geliyordu. Her şeyle ilgili konuşabileceğim tek kişi Asaf'tı ve beni sıkmadığını, daha açık olmam için zorlamadığını bilmek beni rahatlatıyordu.

Salı günü Asaf beni okula bırakırken telefonum çaldı. Ekrana baktığımda biraz paniklemiştim çünkü arayan Anka'ydı. Daha ne istiyordu acaba, alabileceği her şeyi almamış mı?
Asaf, gözünü yoldan ayırmadan sordu. Telefonum hala çalıyordu.

''Kim arıyor?''

''Anka.'' dedim mırıldanarak. İsmi söylemenmemesi gereken kişinin adını duyduğunda o da gerilmişti.

''Aç istersen, önemli olabilir. Çoktandır hastaneye gitmiyoruz.'' Bu halde bile beni düşünmesi çok başka bir duyguydu. Doğru insan bazen hiç olmayacak zamanlarda ortaya çıkabiliyordu.

Telefonu açtım. Anka'nın sesi düz ve tane tane geliyordu. Kafayı yemiş ya da sinirli değildi, sesinden sadece bunlar anlaşılıyordu.

''Merhaba Aylin.'' dedi hiçbir şey olmamış gibi. Okay'ın ona her şeyi anlatıp anlatmadığını merak ediyordum. Sevgilisiydi ve patronuydu, önemli şeyleri bilmek hakkıydı ama böyle bir şeyi o bile nasıl söyleyeceğini bilmiyor olabilirdi.

''Merhaba, ne oldu?'' diye sordum direkt konuya girerek. Palyaçoluk seviyesini çoktan geçmiştik.

''Tedavinle ilgili konuşmalıyız. Bugün hastaneye gelmen gerekiyor.'' dedi net sesiyle.

Bir an için, sadece bir an için, her şeyi başlatan o olayı unutmuştum ve Anka bunu çok güzel bir şekilde hatırlatmıştı.

''Ah, tamam. Okuldan çıktıktan sonra geleceğiz.''

''Tamam, bekliyorum.''

Telefonu kapatıp Asaf'a döndüm.

''Okuldan sonra hastaneye gitmemiz gerekiyor.''

Üniversiteye varmıştık ve Asaf duracak bir yer arıyordu.

''Tamam. Çıkışta burada olacağım.''

Sonunda duracak bir yer bulduğunda birbirimize baktık. Kapıyı açmış, tam inecektim ki bana seslendi.

''Aylin?''

''Evet?'' elim kapının kolunda, ona doğru dönmüş bekliyordum.

''Seni seviyorum. Bunu unutma, olur mu?''

Ayın Karanlık YüzüWhere stories live. Discover now