2. Bölüm- Demek Sensin

364 51 23
                                    

O an söylemek istediğim birçok şey vardı ama ağzımdan tek kelime çıkmıyordu. Her ne kadar beni kurtarmak için burada olduğunu düşünmek istesem de öyle olmadığını biliyordum. 

Nabzım boğazımda atarken birinin bir şey söylemesini bekledim. Herhangi bir şey olurdu, sorun değildi.

Anka konuştu ama sanırım konuşmasını tercih ederdim. “Nerede kaldın?”

“Başhekimle bir şey konuşuyordum. Neyse, geldim artık. Başlayabiliriz.”

Okay bana doğru yürürken, Anka'yı daha önce nerede gördüğümü acı bir şekilde hatırladım. Anka, Okay'ın çalıştığı aşırı pahalı hastanenin sahibinin kızıydı. Bir nevi onun patronu sayılırdı. 24 yaşındaydı ve medyada pek gözükmezdi ki tüm ailesi medyadan kaçınırdı. Üstelik tıp okuyordu.

Okay yanımda durduğunda, Anka ve Selim'e hızlı bir bakış attı. “Siz çıkın.”

“Hadi ama!” diye isyan etti Selim. “Ve bunu kaçıralım mı? Hatırlatayım, bunu benim için yapıyorsun.”

“Hasta gizliliğini yeterince ihmal ettik. Haydi, çıkın artık.”

Anka ve Selim çıkmadan önce bana son kez baktılar. Memnun olmadıklarını sezebiliyordum ama Okay hiç itiraz istemeyen bir tonda konuştuğundan çıkmak zorunda kaldılar.

Okay, yanımdaki yüksekçe yerden bir şırınga ve küçük bir şişe aldı. Şişenin içindeki ilacı iğneye çekerken, ben sadece ağlayabiliyordum.

“Lütfen...” dedim yalvararak “Yapma. Korkuyorum.”

Kafasını iki yana salladı. “Onu, yüklü bir miktar para karşılığında sözleşmeye imza atmadan önce düşünecektin.”

“Ama ben

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

“Ama ben...” cümlemi tamamlayamadan elindeki şırıngayı koluma saplayıverdi. Ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı. Normal bir iğnenin yakması gibi değildi, çok daha şiddetliydi.

Gözlerimden birkaç damla yaş daha düşerken, iki yıl boyunca karşılıksız sevdiğim adam, başka bir iğneyi yavaşça boynuma batırdı. Hayatımda hiç hissetmediğim kadar büyük bir fiziksel acı duydum. Ağzımdan sesli bir hıçkırık kaçtı.

Üçüncü iğne en zoruydu. Okay da bunun farkında olmuş olacaktı ki konuştu.

“Bu iğneyi şakağına yapacağım. Acıtacak.”

“Ne? Dur!” beni dinleme gereği duymadan bir eliyle kafamı sabitledi ve iğneyi şakağıma yavaşça batırdı.

İçindeki ilacı salmasıyla, başım son hız dönmeye başladı. Dünyanın sarsıldığını hissediyordum. İlacın yakıcı etkisi de iyiden iyiye hissediliyordu

“Başım dönüyor.” dedim zar zor bulduğum sesimle. Gözümün önündeki görüntüsü dönüyordu. Midem neredeyse ağzıma gelmişti.

“Geçecek.” dedi umursamazca, bana yaptığı iğneleri toplarken.

Ayın Karanlık YüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin