A.T.▪ 04: "Asla Pes Etmez."

35.5K 1K 105
                                    


BÖLÜM 4-"Asla Pes Etmez."


Her yıl, üniversitemiz yalnızca seçilen edebiyat öğrencileriyle bir konferans düzenler. Bu artık gelenekselleşmiş bir olgudur. Seçilen kişiler, konusunu kusursuzlukla temsil etmelidir ki, bu ayrıca hocalarla iletişimimiz ve özgeçmişimiz için de çok önemlidir.

Bu yıl, kaderin cilveli tanrısı işaret parmağını bana doğrultarak öpücük atmış olsa gerekti ki, seçilen kişi Elit Ajun Sağanak'tı. Uygun bir konuyu, uygun bir üslupla yoğurarak dinleyici kurulun kalplerine Eros'un oklarını pat pat saplamalıydım!

Fakat işe bakın ki, bunun için pek moralim ve motivasyonum olduğu söylenemezdi.

"Sırların herkese açık olduğu bir dünya düşünün. Akıllara sığmayacak kadar çok sır..."

Yazdığım cümleye son beş dakikadır bakıyordum ve içime sinmiyordu bir türlü. Çok sıradan bir konuydu ve seçici kurulu hayal kırıklığına uğratma riskini göze alamazdım. Bunun için yapabileceğim en iyi şeyi yaptım.

Kağıdı yırttım.

Hemen yanımdan gelen buğulu bir ses ile bakışlarım o kuzguni gözleri buldu. "Öfkeni ağaçlardan çıkartmamalısın, Elit." Ona yorgun gözlerle baktım.

"Öfkeli değilim." Dedim, oturmasını izlerken. "Sadece konuşmam için, endişeliyim." Kaşlarını kaldırdı. "Seçildin, demek." Gülümsedim, bu konuşmayı bilmesi hoşuma gitmişti. "Evet." Diye mırıldandım. "Ve batırmamam gerekir."

"Batırmayacağına eminim." Dedi yazılarımı karıştırırken. Üzeri çizilmiş, silinmiş onca kelime ve cümleyi gördükten sonra kafasını kaldırdı. "Tamam belki de, batırabilirsin." Bıkkınlıkla inleyip kağıtları elinden aldım. "Ne yapmam gerekiyor, bilmiyorum." Beyaz teninin üzerinde kusursuz duran kaşlarını kaldırdı. "Şu sıralar okuduğun bir şeyler var mı?" Başımı kaldırıp ona baktım. "Hayır." Durdum, "yani evet. Aslında, okumayı çok istediğim bir kitap var ama ona nasıl ulaşacağımı bilmiyorum."

Bana kaşlarını kaldırarak baktı. "Bir fikrim var." Ona baktım. "Bir kitapevine git." Gözlerimi devirdim. "Ah, çok teşekkürler." Dedim. "Bir kitapevine elbette gittim fakat kitabın satılık olmadığını söylediler. Düşünebiliyor musun?" Kaşları çatıldı. "Kitabının ismi ne peki?"

Ona küçük bir bakış attım. "Matruşka Soykırımı. Polemos York isimli Yunan bir yazar." Ondaki tepki, görülmeye değerdi. Önce kaşları daha da çatıldı, sonra çenesinde bir kas seğirdi. Dişlerini sıktığı dışarıdan bile belli oluyordu. Gözleri ise, öfke ile çalkalanıyordu. Fakat konuştuğunda, sesi yumuşak ve sıcaktı.

"Öyle mi? Peki nerede görmüştün bu kitabı?" Ondaki bu dengesiz tavırların üzerine gitmeyerek konuştum. "Bilmiyorum. Köşe başına gizlenmiş eski bir sahaftı sanırım. İsmini hatırlamıyorum ama..." Kaşlarını kaldırdı. Derin bir nefes aldım. "Boş ver." Ayağa kalkıp kitaplarımı toparladıktan sonra gözlerimi kantine diktim. Sıcak, vanilyalı bir kahve bana çok iyi gelecekti. O tarafa doğru hareketlenmiştim ki, Savaş'ın kolumu tuttuğunu hissettim. Ayağa kalktığında aramızdaki mesafeyi uzatmak amacıyla bir adım geriledim.

"Seni kırdım mı?" Dedi gözlerini koca koca açarak. Büyük siyah gözleri o kadar derindi ki adeta beni içine çekiyordu. Dudaklarını hafifçe büzüşü erkeksi güzelliğine çocuksu bir tatlılık katıyordu. "Genelde insanları kendimden uzaklaştıran bir yapım vardır." Başımı iki yana salladım. "Hayır, Savaş. Beni neden kırasın ki?" Omuz silkip kolumu bıraktı. "Bilemiyorum. Birden kalkınca..."

Aşka TapanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin