A.T.▪ 35: "Kan Kokan Hayaller Havuzu"

7.5K 358 37
                                    


BÖLÜM 35- "Kan Kokan Hayaller Havuzu"

Odada ki bu ölüm sessizliği, kulaklarımı sağır ediyordu sanki. Her bir nefes alış sesi, bir diğerine haberciydi. Bunca insanın, tek bir sırrı saklaması ne kadar zor olabilirdi? Ki, o sır, tüylerimi diken diken eden, beni başka bir boyuta taşıyan, kanla, acıyla, göz yaşı ile dolu bir video ise...

Sanırım herkes şaşkındı; bende dahil.

Kimse bir şey söylemiyordu; bende dahil. Ne söyleyebilirdim ki?

Bir şey söylemek için açtığım ağzımı kaç defa kapatmıştım, kim bilir.

Ne söyleyebilirdim ki, ne söyleyebilirdim bilmiyordum ki!

"Pekala," diye soluyan, Amar'a döndü tüm gözler bir anda. "Sanırım, artık bir şeyleri saklamamız gerekmiyor. Ona anlatmak isteyen var mı?" Savaş, Amar'a 'ciddi misin?' içerikli kısa bir bakış attıktan sonra, Amar, ellerini iki yana açtı. "Evet, neden soruyorum ki, elbette bunu Savaş yapacak." Amar, etrafa kısa bir bakış attı. "Değil mi, Savaş?" Savaş, ellerini saçlarının içerisinden geçirip, Amar'a bakarak Yunanca olduğunu tahmin ettiğim bir dilde bir şeyler homurdandı, ardından çevreye göz attı. Gerilimini hissedebiliyordum. Oktan, başını hafifçe yana eğerek şöyle bir etrafı süzdü, ardından homurdanarak oturduğu sandalyeden kalkıp odadan çıktı. Savaş'a baktığımda, çekinerek bana baktığını gördüm. Derin, bıkkın bir nefes alarak Oktan'ın kalktığı sandalyeye oturarak onlara bakmaya devam ettim. Bir süre bekledim; fakat kimseden ses çıkmadı. Yutkunarak televizyona baktım; Çağan'ın yere düştüğü yerde video durdurulmuştu.

Başımın döndüğünü, midemin bulandığını hissediyordum. Onu, bunca zaman aklıma getirmediğimin acısı, işte şimdi çıkıyordu. Başımı yana eğerek gözlerimi bir süre kırpmadım; doluşan göz yaşlarımın çekilmesini bekledim ve sonunda çekildiğinde, tekrar onlara döndüm.

"Bana neden hiçbir şey söylemediniz?" Gibi klasik bir giriş yaparak, tepkilerini ölçtüm önce. Savaş, ellerini tekrar o kuzguni buklelerden geçirdiğinde, sonunda bakabilmişti bana. "Söylemeli miydik?"

"Elbette!" Diye bağırdım, kendime engel olamayarak. "Ne düşündünüz ki, Tanrı Aşkına! Neden benden sürekli bir şeyleri gizlemek zorundasınız? Neden ben sürekli bunları kendi başıma öğrenmek zorundayım? Bir açıklama bekliyorum. Hemen, şimdi. Ben yokken neler olduğunu bilmek istiyorum. Tek tek, her bir dakikasını; her bir detayını." Savaş, bana baktığında, gözlerindeki yorgunluğu gördüm.

"Sanırım tutuklanmanın sabahıydı; bir gazetede bir makale yayımlandı." Dedi, Savaş. Makalede, benim tutuklandığımın yazdığını söyledi. Bunu hiç kimse bilmezken, o adamın bilmesini şüpheli bulan kişi, Amar'dı. Adamı araştırmış ve kolayca numarasını almıştı. Oktan tarafından oynanan sesi ile adamla konuşup, sonuçta adamın da tutuklanmasına neden olmuşlardı. Söylediklerine göre; benim ordunun elinde olduğumu, bu adam söylemişti onlara fakat bu adamın kim olduğu hala sırdı. Ardından, Amar, banka hesabına yüklü bir miktar para yatırıldığını fark etmişti; bu uzun sürmemişti çünkü yeni bir karargah için –buraya karargah diyorlardı- bankaya ismini aldığı adamın emekli maaşını çekmeye gidiyordu. Bunu, diğer tüm birikimi ile birleştirecekti fakat tabii ki yeterli olmayacaktı.

Bu para, yeni bir karargah bulmasına yetmişti. Amar, eski fakat çok dökük olmayan bu binayı tekrar canlandırmıştı. Onlara, buraları geçmelerini söyledim. Benim asıl merak ettiğim, neden bu kadar büyük bir yere ihtiyaç duyulduğuydu.

Amar, Oktan ve Alkan'dan, bir site oluşturmalarını istemişti. Bu site aracılığıyla, Elit Ajun Sağanak'ın tutuklu olduğu ve onun savaştığı düşünce uğruna savaşabilecek 'yoldaşlarımızın' toplanması gerektiği düşüncesi yayılmıştı. Amar, bundan ilk başarısı olarak söz ediyordu çünkü gerçekten çok kısa bir zamanda; bir çok kişi bu siteye tıklamış ve mesaja geri dönmüştü.

Aşka TapanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin